Kanserden nasıl kurtulacağız

DÜNYA Sağlık Örgütü’nün raporuna göre 2010 yılında kanserden 15 milyon ölüm, 20 milyon yeni vaka beklenmektedir.

Türkiye’de ise yılda yaklaşık 140.000 yeni kanser vakası oluÅŸmaktadır. Bu konu önemli bir halk saÄŸlığı problemi oluÅŸturmaktadır.Â

Kanser nedenleri arasında %35 ile beslenme ve çevre, %30 ile sigara, %10-15 ile enfeksiyon olup, "Tüm ölümlerin %30’u sigara ile ilişkilidir. Sigara içenlerde yaşam beklentisi içmeyenlere oranla 18 yıl kısadır."

Kanserin ortaya çıkmasından sorumlu en önemli nedenlerden birisi giderek artan çevre kirliliğidir. Çevre kirliliği sadece hava kirliliğinden ibaret değildir. İçme ve kullanma sularının, toprakların, dolayısıyla yiyeceklerin kirliliği de bu kapsam içerisine girmektedir. İnsanoğlu toprağı kazıp pek çok madeni yeryüzüne çıkarmakta, ne var ki aslında yeryüzünde bulunmaması gereken bu madenlerin atıklarını zararsızlaştırmada aynı duyarlılığı göstermemektedir. Kansere yakalanma olasılığı bu etkenlerle karşılaşma yoğunluğu ve süresi ölçüsünde artmaktadır. Bu nedenle yaş ne kadar ileriyse o kadar sık ve düzenli doktor kontrolünden geçerek hastalığın henüz başlangıcında yakalanması mümkündür. Yeterince erken tanı konulduğunda kanser tamamen tedavi edilebilecek bir hastalıktır. Ozon tabakasının incelmesi ultraviyole ışınlarının zararlı etkilerini artırmıştır. Fazla ve korumasız güneşten kaçınmak gereklidir. Ultraviyolenin cilt kanserine neden olan etkisi kesindir.

SEMPOZYUM 20 ARALIK’TA

Günümüzdeki nüfus artışı ve ekonomik gelişmeler, toprakların yanlış kullanımı, kentleşme, kirliliğin olumsuz etkileriyle birlikte çevre koşulları gittikçe artan bir kaygıya yol açmaktadır. Çevresel problemler içinde kirlilik, insan sağlığı ve refahı eko-sistemdeki denge için en önemli tehdidi oluşturur. Kanser oluşumu sıklığı ile çevresel şartlar arasındaki ilişkiye verilebilecek doğrudan ve dolaylı pek çok örnek vardır.

Sağlık Bakanlığı olarak öncelikle kanserin önlenmesi ve kontrol altına alınması amaçlanmakta olup çevre ile oluşan kanserlerde ise etkenden uzaklaşma, yani korunma ile erken tanı ve taramaya büyük önem verilmektedir.

Kanserin önlenmesinde tütün kontrolü, mesleki ve çevresel etkenlerin azaltılması, ultraviyole temasının en aza indirgenmesi, aşılama, sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazanılması ve obezitenin önlenmesi çok büyük önem taşımaktadır.

Bu konularda sadece Sağlık Bakanlığı’na değil, Çevre ve Orman Bakanlığı, belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve basın kuruluşlarına da büyük görevler düşmektedir.

Bu görevin bir parçası olarak Sağlık Bakanlığı ve Sağlıkta Umut Vakfı’nın ortaklaşa olarak düzenlediği; 20 Aralık Cumartesi günü İstanbul Sultanahmet Four Seasons Otel’de Dünya Sağlık Örgütü IARC Bölümü Başkanı Dr. Peter Boyle’un ve yurtiçinden birçok bilim adamının da katılacağı "Çevre ve Kanser" konulu bir sempozyumun sonuçlarının izlenmesi gerekmektedir.
Prof. Dr. Murat TUNCER
Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanı


Egzoz gazı ve kömür

1991 model, Macar dizel teknolojisi ürünü 100’lerce Ikarus marka otobüsün egzoz gazıyla, oy uğruna dağıttığı tonlarca kalitesiz kömür dumanıyla vatandaşı zehirleyen kafa, ’halk sağlığını koruyorum’ diye, vapur güvertesinde açık havada sigara içmeyi yasaklıyor.
Cem TOKER-LDP Genel Başkanı

Yarman’ın başarısı

OKAN Üniversitesi’nden yapılan açıklamada, üniversitenin nükleer bilimler konusunda uzman, dünyaca ünlü öğretim üyesi Prof. Dr. Tolga Yarman’ın, Einstein’ın ’Genel Görecelik Kuramı’nı çürüten yeni teorisi, deney yoluyla kanıtlandığını, Yarman’ın, bilim dünyasında çığır açacak teorisini, çalışma arkadaşları Prof. Dr. Metin Arık ve Prof. Alexander Kholmetskii ile birlikte, ilk kez, Okan Üniversitesi’nde yarın 11.00’de açıklayacakları bildirildi. (0216- 677 16 30/1235)

Biliyor musunuz

EMRE Saltık, Onur Akın, Tolga Sağ, Pınar Sağ, Arzu, Mustafa Özarslan (Grup Çığ), Gülcihan Koç, Özcan Türe, Kıvırcık Ali, Taner Özdemir, Aydın Öztürk (şair), Ali Tutal, Arda Esen, Ömer Uğur, Selçuk Uluerguven, Mustafa Dolu ve Üzeyir Darıcı’nın bugün İstanbul’da CHP’ye törenle katılacağını... İSTANBUL Valiliği İl Mahalli İdareler Müdürlüğü görevinde bulunan, Bakırköy Belediyesi Başkan Yardımcısı Ayhan Otlatıcı’nın Çatalca’dan CHP’den aday adaylığını açıkladığını... MHP’nin, Kars Belediye Başkan adaylığına Settar Kaya’nın aday gösterilmesine tepki gösteren ve 2007 milletvekili aday adayı Metin Özat’ı destekleyen il örgütünden 4’ü yönetici olmak üzere 15 kişinin partiden istifa ettiklerini...

Bütçe itirafları üzerine

CHP Uşak Milletvekili, AB Uyum Komisyonu üyesi Osman Coşkunoğlu, Maliye Bakanı Unakatın’ın dün TBMM’de yaptığı bütçe konuşmasında ilginç itiraflarda bulunduğunu söylüyor. Coşkunoğlu, bakanın konuşmasında ve dağıtılan konuşma metninde yer alan ’itirafları’ şöyle sıralıyor:

(Sayfa 9): "Bu büyüme sürecinde kişi başına milli gelirimiz bu yıl sonunda, kurdaki artışa rağmen 10 bin doları aşacaktır. Halbuki bu rakam 2002 yılında 3 bin 517 dolardı."

Yani kişi başında düşen gelir, AKP iktidarı döneminde bakanın övünerek ifade ettiği gibi yaklaşık %300 artmıştır. Peki, kişi başına bu %300 artışı ülkemizde kimler almıştır? Bakan’ın konuşmasının 16. sayfasına bakalım kimler almış. Aralık 2002 ile Kasım 2008 arasında:

EN DÜŞÜK memur maaşı %164.5, asgari ücret %147.5, SSK emekli aylığı %132. BAĞ-KUR esnaf emekli aylığı %214.5, memur emekli aylığı %105.3, 65 yaş aylığı %256.3 ve muhtar aylığı %215.3 artmış.

Yani (bakanın yukarıdaki rakamları şişirmeden verdiğini varsaysak bile), ülkemizin ortalama kişi başına düşen %300 artışı bu kesimler almamış! Sayın Unakıtan bu itirafı yapıyor ama kişi başına %300 gelir artışından esas yararlananların kimler olduğunu söylemiyor.

Ekonomik büyümeden kimin yararlandığını ise kısmen AKP döneminde bakanların yakınlarına verilen cömert kredi ve olanaklardan görebiliriz, kısmen de uluslararası istatistiklerden görebiliriz: AKP iktidarı döneminde, dolar milyarderi sayısına göre yapılan sıralamalara göre Türkiye, Avrupa’da 3. sıraya, dünyada ise 6. sıraya yükseldi.

Küresel ekonomik krizde, ülkeler kendi yurttaşlarının satın alma gücünü artıran politikalar uyguluyor. Neden? Bu politikalarla ekonomik daralmadan çıkmayı, piyasayı hareketlendirmeyi amaçlıyorlar. Oysa, yukarıda bakanın verdiği rakamlara göre ülkemizde geniş halk kitlelerinin satın alma gücü zaten, küresel krizden önce de ekonomik büyümeye paralel bir artma göstermemiştir. Yani, küresel kriz başlamadan önce, gelir dağılımını bozan AKP ekonomi politikaları nedeniyle ülkemizde piyasa zaten daralmaktaydı.

Dolayısıyla, ülkemizde yaşanan ekonomik sıkıntının nedenini sadece küresel krize bağlamak yanlıştır.
Yazarın Tüm Yazıları