Kanserde erken tanının önemi

Güncelleme Tarihi:

Kanserde erken tanının önemi
Oluşturulma Tarihi: Aralık 19, 2014 15:17

- Memorial Diyarbakır Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Bölümü’nden Uz. Dr. Özgür Ozan Şeşeoğulları, çoğu kanserde olduğu gibi rahim ağzı kanserinde de erken tanının yaşam süresi ile yakın ilişkisinin bulunduğunu belirtti.

Haberin Devamı

DİYARBAKIR (AA) - Memorial Diyarbakır Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Bölümü’nden Uz. Dr. Özgür Ozan Şeşeoğulları, çoğu kanserde olduğu gibi rahim ağzı kanserinde de erken tanının yaşam süresi ile yakın ilişkisinin bulunduğunu belirtti.

Rahim kanseri (Serviks) hakkında bilgi veren Şeşeoğulları, rahim ağzı kanserinin oluşum nedeni tam olarak bilinememekle birlikte bazı faktörlerin kansere yakalanma riskini artırdığını bildirdi.

Rahim kanserinin Dünya'da ve Türkiye'de en sık rastlanan 7. kanser türü olduğunu belirten Şeşeoğulları, "Çoğu kanserde olduğu gibi rahim ağzı kanserinde de erken tanının yaşam süresi ile yakın ilişkisi vardır. Bu nedenle, kanser oluşmadan önce lezyonları yakalamak için düzenli kontrollere erken yaşlarda başlanılması çok önemlidir." dedi.

Haberin Devamı

Rahim ağzı kanseri düzenli tetkikler ve tarama programları ile kontrol altına alınabilen, erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilen bir kanser türü olduğunu aktaran Şeşeoğulları, şöyle konuştu:

"Günümüzde serviks kanserinin taranmasında kullanılan en yaygın yöntem, PAP smear tarama testidir. Aktif cinsel yaşamı olan her kadının yılda bir kez düzenli olarak yaptırması gereken smear testi ile rahim ağzında henüz kanseri dönüşmemiş ancak kanserin ön lesyonları olan anormal yapılar tespit edilerek, hasta tam olarak sağlığına kavuşturulmaktadır. Ulusal toplum tabanlı serviks kanseri taramaları, aile sağlığı ve toplum sağlığı merkezleri bünyesindeki kanser erken teşhis, tarama ve eğitim merkezleri tarafından yürütülmektedir."

Şeşeoğulları, rahim ağzı tanısı konulmuş hastaların önemli bir bölümünde öncelikli olarak cerrahi tedavi ve ardından da radyasyon tedavisi gerektiğini söyledi.

Serviks dışına yayılmamış tümörlerin tedavisinde genellikle cerrahi müdahalenin yeterli başarıyı sağlayacağını dile getiren Şeşeoğulları, "Ancak tedavinin daha sonra radyoterapi ile de desteklenmesi gerekir. Radyasyon tedavisi alan hastalar aynı zamanda sıklıkla küçük dozlarda kemoterapi de görür. Bu uygulama, radyasyon tedavisinin başarını da artırır. Son yıllarda gelişen radyoterapi cihazları sayesinde ışın, artık tümöre daha yüksek dozda ve hedefe yönelik olarak verilmektedir. Bu da sağlıklı hücrelerin göreceği zararı minimuma indirerek, yüksek derecede koruma sağlamaktadır" diye konuştu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!