Kahyasal düşünceler

Bence lokantaların önünde durarak otomobilleri çok parkkahyalık mesleğinin çok cezbedici yanları olmalı. Bir kere, o hercümercin içinde park işlemini gerçekleştiğinize göre usta direksiyon tutmalısınız. Sonra da, otomobilleri adamakıllı tanımalısınız.Parking kahyaları bir milyon lira oldu. Geçen gün beş yüz kağıt vermek gafletine düştüm de, adam beni haniyse çiğ çiğ yiyordu.Acilen öbür beş yüzlüğü tosladım. Neme lazım, bir de özür diledim.Breh, breh, breh, bir milyon lira... Dile kolay.Hem bekle ki cehennemin ucundan araba gelsin diye çıkışta yarım saat ağaç oluyorsunuz, hem de altı sıfırlı çil banknot sulanıyorsunuz.Enflasyon parası menflasyon parası ama, nereden bakarsanız bakın altı küsur Amerikan doları ediyor. El insaf!Bu ücreti ‘‘Rolce Royce’’ otomobilimi Paris'teki ‘‘Beşinci Corc’’ otelinin önüne şıppadak getirecek fraklı ‘‘voiturier’’e versem, herif yerlere kadar selama dururdu. Kapıyı kapattıktan sonra da ‘‘hacıağa’’ diye gülümserdi.Tekrar el insaf!* * * Neyse... Adama bir milyonu tokaladığım için değil ama, o anda yaşamakta olduğum bir ‘‘momentum’’dan ötürü, birden kahyalık mesleği hakkında düşünmeye başladım.Yok, Sıraselviler'den Çukurcuma'ya sapan kavşakta garip işaretler yapan ve sol kolu daima kapıdan dışarı sarkmış şoförlerin eline bozuk tutuşturmasından sonra kasketiyle temennah çakan kahyadan söz etmiyorum.Eski dolmuş duraklarında ‘‘Fatih'e bir’’ diye bağıran ve kadınlar arabaya girerken bacaklardan yana ani bakış fırlatan bitirimleri de çağrıştırmıyorum.Ben, otellerin, lokallerin, lokantaların önünde durarak otomobilleri park eden ve Frenklerin ‘‘voiturier’’ dediği türden kapı kahyalarını kastediyorum.Doğrusu, bu mesleğin çok ilginç ve çok cezbedici yanları olmalı...* * * Bir kere, o hercümercin içinde park işlemini gerçekleştiğinize göre usta direksiyon tutmalısınız. Sonra da, otomobilleri adamakıllı tanımalısınız.Örneğin, siyah deri koltuklu ve havalandırması hala çalışan harikulade ‘‘Jaguar’’daki geri vitesin, demin sahibine teslim ettiğiniz harcıalem ‘‘Honda’’dan farklı olduğunu ilk bakışta anlamalısınız.Ya da, iki taşıt arasına sokacağınız küçük ‘‘Volkwagen’’daki direksiyonun, heyüla cüssesine rağmen havalı volanından dolayı serçe parmağınızla döndürdüğünüz ‘‘Cherokee’’ cipten çok daha zor oynayacağını bilmelisiniz.Kapı kahyalığında önce otomobil sarrafı olmalısınız.* * * Ama bunun da ötesi var... Kapı kahyalığı sayesinde mutlaka insan sarrafı da olursunuz. Leb demeden leblebiyi anlayacak yeteneklerle donanırsınız.Örneğin, ilk ipucunu radyoların dilinden kaparsınız. Çünkü dikkat edin, sürücüler motoru çalışan vasıtalarını ‘‘voiturier’’lere bırakırken, genelde aparatlarını kapatmazlar.Demin teslim aldığınız ‘‘Şahin’’in ibresi ‘‘TRT 3’’de mi duruyor, demek ki sevgilisiyle gelen o uzun boylu adam klasik seviyor. Arabanın hurdalığına rağmen birazdan ‘‘beyefendi’’ diye hitap edilecek kategoriye giriyor.Filanca arabesk FM'i haldır haldır haykırtan son model ‘‘Mercedes’’in sahibine ise otomobilin lüksüne hiç aldırmadan ‘‘beyabi’’ demek gerekiyor. Zaten yanında getirdiği rüküş kadınlar, yabancı rock döndüren istasyona ayarlı şık ‘‘BMW’’den müthiş havayla inen ve ‘‘n'olur uzağa park etme, fazla kalmayacağım’’ diyen şu süper havalı kadına hiç benzemiyor.Ah, arabanın içi ne kadar da hoş bir parfüm kokuyor.Yan koltuğun üstünde yine yabancı kasetler duruyor. Acaba torpido gözüne baksam mı? Bari dikiz aynasında saçımı düzelteyim.Çıktığında para almayacağım ve ‘‘bir dahaki sefere hanımefendi’’ diyeceğim* * * Fakat hemen herkes gitti ve neredeyse sabah ışıyacak. ‘‘Fazla kalmayacağım’’ demesine rağmen hala gözükmedi. Amma da yoruldum.Neee! Hep taksiyle damlayan ve hep hatunların arabasıyla dönen o mendebur herife sarılarak kapıya seğirten kadın benim ‘‘BMW’’nin sahibesi değil mi ?Kaltak! Pis zamparanın meymenetsiz suratında ne buluyor ki!Ben onlara gösteririm... İşte bana işaret ettiklerini farketmemiş gibi yapıyorum ve önce, daha sonra peydahlanan grubun ‘‘Renault’’sunu getiriyorum.Hadi, hadi, şamata yapma! Al işte seninkiside emrine amade...Oh canıma değsin, radyoyu arabeske ayarladım ve avazı çıkana kadar açtım.Üstelik koltuğu geriye çektim. Dikiz aynasının açısını da bozdum.Yuh be çingene herife bak, beş yüzlükle paçayı kurtarabileceğini sanıyor. Sökül oğlum sökül, sana çok ama bak ‘‘BMW’’li aşiftenin yanına çöküyorsun.Ha şöyle !Yürrü taş arabası, ense tıraşını görelim, anca gidersin...
Yazarın Tüm Yazıları