Kaç akıllı kaldık şunun şurasında!..

Güncelleme Tarihi:

Kaç akıllı kaldık şunun şurasında..
Oluşturulma Tarihi: Ocak 29, 1998 00:00

Huysuz İhtiyarYağmur iyice bastırmıştı. Otobüs durağına sığınmış taksi bekliyordum. Biliyorsunuz, bizim taksiler şekerden yapılmışlardır. Biraz yağmur görünce eriyip ortalıktan yok olurlar. Durakta kendi kendine konuşan bir adam daha vardı. Adama bakmamaya çalışarak çaktırmadan yanaştım. Merak bu ya, dinlemezsem çatlarım. Adam, benim varlığımın farkında bile olmadan heyecanla anlatıyordu:‘‘İlk 500 metreye Şahmaran, Civanbey, Lav Sıtori başa baş girdiler... 800 metreye gelinirken Lav Sıtori ve Cihanbey, yarım boy kadar öne geçtiler. Hemen sağrılarından Şahmaran ve Geronimo geliyor. 1500 metre dönülürken Civanbey atak yaptı. Arayı bir boya çıkardı. Şahmaran'ın atağı var... Lav Sıtori'yi yakalayıp geçti. Son düzlüğe gelinirken Civanbey önde, Geronimo iki boy gerisinde... Onun hemen arkasından Şahmaran geliyor. Arkalarından gelen Sacidem, müthiş bir atak yaptı, öndeki grubu yakaladı...’’Adam iyice heyecanlanmıştı. Mırıldanmayı bırakmış, artık bağıra çağıra atyarışı anlatıyordu. Dayanamayıp sordum.‘‘Afedersiniz sizin at hangisi?..’’‘‘Geronimo!.. Bire 22 veriyor.’’‘‘Kazanacak mı dersiniz?..’’‘‘Acele etme de yarışı seyret. Son 400 metreye Şahmaran ve Geronimo burun buruna girdiler. Sacidem'in atakları var... Şahmaran!.. Geronimo!.. Son 200 geçildi... Sacidem geliyoor!.. Geronimo yakaladıı!..’’Tam o sırada adamın otobüsü geldi. Adam, yarışı anlata anlata otobüse bindi. Ben de yarışın sonunu öğrenemedim. Bir ara otobüsün yanında koşup camdan‘‘Kim kazandı?..’’ diye adama sormayı düşündüm. Ama o sırada bir taksi yakaladım.*‘‘Her birkesler bu Erbakan'ın aklını, fikrini nasıl beğeniyor anlamıyorum ağbicim... Hele köşe yazarları, adamı tilkilerin padişahı ilan ettiler neredeyse!.. Hoca'nın cin gibi aklı varmış da, kurnazlıkta üstüne yokmuş. Kafasında kırk tilki gezdirirmiş de, kuyruklarını birbirine değdirmezmiş. Daha bir sürü martaval!..’’Şoför, kıpır kıpır hareketli ve konuşkan bir delikanlıydı. Eni konu aklı başında laflar ediyordu. ‘‘Ne yani, şimdi sen Erbakan Hoca'ya aklı kıt mı diyorsun?..’’‘‘Kıt bile demiyorum, yok diyorum ağbicim. Sen, hiç partisini üç kere kapattıran siyasetçi duydun mu hayatında?.. Tilki kadar kurnaz adam, Başbakanken kendisini üç günde Mmeclis'den sokağa attırır mı?.. Erbakan, sadece Karagözcü... Kürsüye çıkıp Karagöz oynatıyor, millet de ağzı açık adamı seyrediyor.’’‘‘Sen de biraz abarttın haa!.. Hoca, zeki olmasa koca bir partinin başında bunca yıl kalabilir mi?..’’‘‘Kalır tabii ağbicim... Çünkü, partidekiler ondan aval. Hepsi akıl fıktanına uğramış. Sen olsan partini üç kere kapattıran adamı başında tutar mısın?..’’Delikanlı gerçekten cin gibiydi. O sırada bir araba sağdan önümüze atladı. Şoför:‘‘Hay Zülküf'ün anasını ..... tiğimin herifi!..’’ diye sunturlu bir küfür salladı. Sonra da devam etti.‘‘Yalnız, adama akıl koyanlarda akıl yok.’’‘‘Niye akıl yokmuş?..’’‘‘Erbakan gibisini bir daha nereden bulacaklar ağbicim!.. Yeni başkan, ya akıllı biri çıkarsa!.. Ondan sonra seyret şamatayı!.. Hay Zülküf'ün avradını.... tiğimin Mercedes'i!.. Ulan, pahalı arabanız var diye başımıza yol kesen eşkiya mı kesildiniz dümbükler?..’’‘‘Yahu bu Zülküf de kim?..’’ diye sorunca bizim akıllı şoför cart diye bir fren yaptı. Arkadaki bir iki arabanın kornası acı acı öttü. ‘‘Yoksa, sen Zülküf'ü tanıyor musun?..’’O, akıllı uslu şoför gitmiş yerine gözlerini belertmiş, saçları dikilmiş, dişlerini gıcırtadan, yanağı tikli bir herif gelmişti. Ben aceleyle:‘‘Yok canım, nereden tanıyacakmışım?.. Ömrümde Zülküf adlı birini görmedim bile!..’’ diye kekeledim.‘‘Madem tanımıyordun da Zülküf'ü niye sordun?..’’‘‘Sen, ikide bir Zülküf'ün aile efradına döşenip duruyorsun ya, adamı merak ettimdi.’’Debriyaj'a filan basmadan arabayı vitese takıp lastikleri öttürerek kalkış yaptı. ‘‘Ulan Zülküf!.. Ulan orospu çocuğu!.. Ulan dönmenin evladı!..’’ diye bir avaza sövüp sayarak gazı köklemeye başladı. Önümüzdeki trafiği çil yavrusu gibi dağıttı. En az on korna birden ötüyor, yirmi kişi bize sövüyordu. Ben, merakımdan da Zülküf'ten de çoktan vazgeçmiştim. Canımı sağlıcakla kaldırıma bir atabilsem yeri öpecek haldeydim.‘‘Tamam!.. Tamam geldik, burada dur!...’’‘‘Hani İç Levent'e gidiyorduk?...’’‘‘Çarşıdan alışveriş yapacaktım, unutmuşum.’’Herifi zor bela durmaya razı edip kaç para verdiğimi bakmadan taksiden fırladım. Çarşıda yürürken manav sergilerindeki meyvaları görünce canım çekti. Soymaya üşendiğim için meyvayla başım pek hoş değildir. Ama rengarenk portakal, mandalina, elma ve ayvalar beni baştan çıkardı. Bir manav tezgahına sokuldum. Sırada, alış-veriş yapan efendi kılıklı bir müşteri daha vardı. Durup dururken manava:‘‘Sen Galatasaray'lısın galiba...’’ dedi. Manav haksızlığa uğramış insanların öfkeli diklenmesiyle homurdandı:‘‘Galatasaraylı olduğumu da nereden çıkardın?..’’‘‘Baksana, kırmızı elmaların yanına sapsarı ayvaları dizmişsin.’’‘‘Lacivert meyva var mı ki?.. ’’Manav dükkanının arka duvarında evvelki senenin Şampiyon Fenerbahçe takımının eprimiş ve sararmış posteri asılıydı. Üstüne üstlük posterin yanında bir de Ali Şen resmi vardı.‘‘Hadi!.. Hadi gizleme Galatasaraylı'sın!.. Bak narların yanına da greyfurutları koymuşsun... Hadi gene iyisin, bu yıl garanti Galatasaray şampiyon olur!..’’‘‘Gassaray nah şampiyon olur!.. O yavşaklar dördüncü olurlarsa gidip Sulukule'de zil çalıp göbek atsınlar!..’’Manavla akraba çıkmaya çalışan efendi kılıklı adam birden:‘‘Ulan hırbo!.. Galatasaray'a yavşak diyecek dümbüğün avradını.......’’diyerek irice bir lahanayı kapıp manavın kafasına vurdu. Manav da kızartmalık tombul bir patlıcanla cevap verdi. İşe kereviz ve balkabakları karışırken araya girip ayırdım:‘‘Etmeyin, eylemeyin. Mübarek Ramazan gününde ayıptır.’’ derken manav bana dönüp öfkeyle:‘‘Sen de mi Galatasaraylı'sın lan?..’’ diye sordu. ‘‘Ben Beşiktaş'lıyım, Karakartal en büyük!..’’ filan diye abuk sabuk höykürerek dövüşçülerin acıyan bakışları altında hızla uzaklaştım.*Eve elim boş gitmek istemediğim için Belediye'nin ekmek satış şubesinin kuyruğuna girdim. Sıram gelince bir Ramazan pidesi istedim. Kulübedeki sakallı adam ağzımdaki sigaraya baktı ve:‘‘Pide yok!..’’ dedi.‘‘Niye yokmuş, orada bir sürü pide görüyorum.’’‘‘Onlar Müslümanlar için!..’’Tepem attı, herifi yakasından tutup kafasını kulübenin alışveriş deliğinden dışarı çekiverdim. Zaten, yarım porsiyon biriydi.‘‘Ulan softa bozması!.. Pide nimettir!.. Nimet de bütün insanlar içindir!..’’ diye bağırırken kulübeden elinde iki pideyle bir delikanlı fırladı.‘‘Aabey, sen ona boşver. Zati, hastaneden yeni çıktı. Tayyip ağbimiz de acıyıp onu işe aldı.’’‘‘Hastaneye niye girmiş ki?..’’‘‘Veli mi deli mi ne bilmem valla... Buna bir gece rüyasında Muhammed Efendimiz görünüyor. Oğlunu Hak Taallaya kurban etmen vacib oldu diyor. Bu da sabah kalkıp oğlunu kesiyor...’’Herifin yakasından elimi hızla çekip evin yolunu tuttum.*Camın önündeki koltuğa çöküp, sigaraları biri birine ekleyerek kara kara düşünmeye başladım.İnsan, sadece yarım saat içinde beş adet deliye rastlayabiliyorsa durum gerçekten vahimdi. Belki de Türkiye'nin asıl derdi Susurluk, Enflasyon, Nüfus Patlaması filan değildi. Asıl tehlike delilik'ti. Belki toplum tümcek delirmişti de bizim haberimiz yoktu... Dehşet içinde bunları düşünürken bir ara aklım takıldı;Acaba, Geronimo birinci gelmişmiydi ve Zülküf kimdi?.. En önemlisi, bu yıl şampiyon kim olacaktı?..
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!