İzmir'e faşist diyenler bunu okuyun

Geçen pazar günü en hoşuma giden yazılardan birini Taraf gazetesinde Murat Belge yazdı.

Haberin Devamı

Bir konferans için İzmir’e gitmiş. Uzun zamandır gitmiyormuş. Kordonboyu’nda biraz dolaşma fırsatı da bulmuş.
  
Gözlemlerini şöyle yazıyor:
“AKP iktidar olalı beri, İzmir “TC laisizmi”nin başkenti konumuna yerleşti. Sözün kısası, ulusalcılığında, milliyetçiliğinde kendine taban bulduğu bir yer haline geldi İzmir.
Dün, dediğim gibi, Kordon-boyu’nda dolaşırken, bu dediklerime pek de uymayan bir biçimde, selam veren insanlarla karşılaştım.
Özellikle Doğu illerine gittiğim zaman böyle tanıyanlar çoğalır -ya da, örneğin, Antakya gibi kentlerde. Ama şu İzmir’de geçirdiğim bir günde aldığım selam gibisine doğrusu hiç
rastlamamıştım.
“MHP mitingi oldu”, “Bayrak mitingi oldu” deyip İzmir’i gözden çıkarmak yanlış bir tutum.
Söylemek istediğim bu.”
  
Yazının en ilginç bölümü ise sonradan geliyor:
“İzmir Türkiye’nin “önemli” bir yeri, üçüncü kent, şu bu... Ama aynı zamanda incelikleri olan, son derece medeni bir kent. Her büyük kent gibi karmaşık, içinde çeşitlilik barındırıyor. Ama sonuç olarak o çeşitliliği yaratan parçalardan bir tanesinin egemen olduğu bir yer değil. Burada her sorun medeni bir biçimde konuşulabilir, tartışılabilir.”
  
Arkasından en önemli soruyu soruyor:
“Peki, İzmir “statükocu” mu?”
Onun ‘Evet’ diyeceğini bekliyorsunuz değil mi? Hayır. Murat Belge’nin cevabı şu:
 “Bence İzmir statükocu değil”.
Altına imza atabileceğim bir analiz geliyor: “Ama İzmir, belirli bir hayat tarzına, bir yaşama üslubuna sıkı sıkı bağlı bir kent.
Bu, sonuç olarak, benim de, benim gibilerin de bağlı olduğu hayat tarzı. İzmir bunu kaybetmek istemiyor. İstememekte de haklı. Bunun, “statüko” gibi bir kavramla da ilgisi yok”.
  
Özellikle AK Partililerin dikkatle okumasını çok arzu ettiğim şu son saptaması:
“İzmir’in “muhafaza” etmeye çalıştığı şey, muhafaza etmeye değer bir şey”.
Evet, çocukluğumun geçtiği şehrin korumaya çalıştığı şey o renkli, neşeli, keyifli hayat tarzıdır.
Bu şehre faşist diyecek kadar insafsızlaşanların dikkatle okumasını istediğim bir yazı bu.

Haberin Devamı

Dindar arkadaş niye bu kadar neşesizsin

Haberin Devamı

Murat Belge’nin İzmir yazısının hemen ardından Hürriyet Pazar’da Dücane Cündioğlu’nun “Tanrı şehre çağırmalı” adlı harika yazısını okudum.
Hemen belirteyim, çok sayıda arkadaşım arayarak veya mesaj atarak yazıyı ne kadar sevdiklerini anlattı.
Cündioğlu muhafazakâr kesime yakın bir düşünür.
  
O, İstanbul’u yazıyor ve şu soruyla başlıyor:
 “Neden bu şehrin kitapçıları Kadıköy, Beşiktaş ve Beyoğlu’nda toplanmıştır?”
İkinci sorusu da şu:
“Bir zamanlar kültürün, yaşamanın merkezi olan Fatih, Üsküdar ve Eyüp niçin bir süredir kendine gelemiyor, bir türlü geçmişlerine yaraşır bir kültür havzası olmayı başaramıyor?”
İşte bu noktada asıl soruya geliyor?
“Peki sorun nerede? Cumhuriyet dindarlığının bu denli haz ilkesinden, yani şehir yaşamından, kültürden, neşeden, umut ve sevinçten uzak oluşunun asıl sebebi ne?”
  
Sorular devam ediyor:
“Peki zevk ilkesi? Şiir ve musiki? Bunca yasaya, bunca kurala rağmen, hani kural dışılık, hani farklılık, hani çeşitlilik? Özgürlük nerede? Deliler ve sarhoşlar? Şairler ve dervişler?
Bu kadar mı tek boyutludur bu şehirler? Yoldan çıkmaya, günaha hiç mi izin verilmez? Günaha, yani mahremiyete, yani sırr u esrara, yani neş’eye, hüzne, eğlenceye, şiiriyete?
Nizam’ul-Mülk yaşıyor hâlâ ama Ömer Hayyam nerede? Mehmed Âkif’i dilinizden düşürmüyorsunuz, ama siz bize niçin Neyzen Tevfik’ten hiç söz etmiyorsunuz? Hani şu Yenikapı Mevlevihanesi’nin eşiğinde büyüyen ser-mestten. Âkif’in dostundan?
  
İçki yasaklarını yaymaya, içki içenleri neredeyse suçlu insanlar haline çevirmeye çalışan muhafazakârlar, biraz kendilerini sorgulamaya başlamamalı mı?
Hakikatten niye bu kadar gamlısınız? Nedir bu neşesizlik...
  
İşte size iki yazardan iki şehir portresi.
İkisi de AK Parti düşmanı değil.
Biri “İzmir’in korumaya çalıştığı değerler korunmaya değer” diyor.
Öteki de “Muhafazakârlar niye bu kadar neşesiz” diye soruyor. Sizce sorulmaya değer bir soru değil mi...

Yazarın Tüm Yazıları