İstanbul Yazıları

Güncelleme Tarihi:

İstanbul Yazıları
Oluşturulma Tarihi: Haziran 29, 2000 00:00

Haberin Devamı

Adalar'da Balık ve Balıkçılar

Eskiden Adalılar için balık önemli bir gıda maddesi değildi. Et ise önemliydi, hele koyun eti, hem lezzetli hem de çok kıymetli. Karşı taraftan, Maltepe'nin, Bostancı'nın oralardan yahut Kartal'dan, Pendik'ten koyun getirmişler Adaya. Sürüler oluşturmuşlar, boyunlarında çıngıraklar yeşil yamaçlarda otlatmaya koyulmuşlar, inek de varmış, hatta sahilde, bugünkü mendirekin oralarda bir küçük mezbaha bile varmış. Et ve taze süt çok önemli. Zenginler ve hastalar için koyun eti ve süt çok gerekli, balık da ne ki? Balığı fakir, fukara yesin. Balığın değerli bir besin olduğu bilinmezmiş o zamanlar, aksine balık da pek bolmuş.

Bizim Heybeliada manastırları, okulları, bir de balıkçıları ile ünlü. Heybeliada'nın zengin ve de çok mahir balıkçı reisleri varmış, eskiden balıkçılık Adada adeta bir sanayi halini almış. Adada 6 çifte, 8 çifte hatta 10 çifte büyük balıkçı kayıkları inşa eden tersaneler varmış. Bizans zamanında, bugünkü Çınar'ın olduğu yerde bir tersanenin varlığı biliniyor, benim dediğim o değil, son zamanlarda 1800'lü yıllarda balıkçı kayığı imal eden tersane, yani kayık yapım yerleri, kuyu mahallesinin oralardaymış.

Bizim bakkal Niko Rafyos'un (geçen yıl kalpten öldü, toprağı bol olsun) babası Baba Rafyos, balıkçı reislerinin son temsilcilerindendi, o da babasından dinlemiş, kuyu mahallesinin oralarda, içerilerde büyük kayıklar imal edilirmiş, sonra bu kayıklar özel kızaklarla deniz kenarına götürülüp suya indirilmiş. Ada yapısı olan bu tekneler dar, fakat uzun, başı ve kıçı yay gibi yukarı kalkık, kıç üstünde ağların yığıldığı geniş bir küpeştesi olan, şiddetli dalgalara, fırtınalara dayanıklı, sağlam tekneler. Bir oturağa iki kişi yanyana oturuyor, sağ küreği bir tayfa, sol küreği bir tayfa çekiyor iki eliyle. Bunlar çok büyük kayıklar, uzun yılların deneyimiyle biçimlenmiş, ayrıca renk renk boyalı, süslü, şimşir ıskarmozlu, sağlam kayıklar. Her türlü havaya dayanırlar, bunlar Karadeniz'e bile çıkarlarmış.

(Tarih ve Toplum Dergisi, Sayı 166, İletişim Yayınları)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!