İstanbul’da ’Kent Konseyi’ fiyaskosu

FLORYA’daki belediye sosyal tesislerinde dün ’Kent Konseyi’ toplantısı vardı.

Ne yazık ki, konseyin ilk toplantısına ilgili organların seçiminin gerçekleştirilebilmesi için yeterli katılım sağlanamadı.

Haberin Devamı

Yazık!..

İngiliz Kraliçesi’nin İstanbul’u ziyaret ettiği gün İstanbul, ’kent vizyonu’nu ve

’hemşehrilik bilinçi’ni oluşturmak bu kadar yoksun olabilir mi?

Nedir bu duyarsızlık ve umursamazlık.

’Kentlilerin hak ve hukukun korunması, çevre duyarlığı ile sosyal yardımlaşmanın ya dayanan sürdürülebilir kalkınma, yönetime katılım, hesap sorma ve hesap verme ilkelerini hayata geçirme’

amacıyla 5393 sayılı Belediye Kanunu çercevesinde kurulmuştu Kent Konseyi...

Konsey, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, İstanbul milletvekilleri, il genel ve belediye meclisi üyeleri, muhtarlar gibi kurum ve kuruluşların temsilcileri dahil 1106 üyeden oluşuyordu.

Ama toplantıya sayısı 154’de kaldı.

Yürütme Kurulu seçimi başka bir tarihe ertelendi.

TOPBAŞ TEPKİLİYDİ

Belediye Başkanı Kadir Topbaş haklı olarak tepkiliydi:

"Bugün burada ilk bir araya gelişimiz. Davet ettiğimiz 1106 üyemizden en az yarısı kadar katılım olmalı ki, ilgili organlar seçilebilsin ama maalesef çok telefonlarla çalışmalar yapılmasına rağmen bu neticeyi alamadık. Bunu gayet üzüntü ile ifade etmek istiyorum."

Peki bu konseye hangi kuruluşlar ve kimler davet edildi?

Bunları kimse bilmiyor.

İstanbul üzerine yazı yazan medya mensupları neden davet edilmedi?

Davet edildiyse bunlar kimlerdi ve neden gelmediler.

(Örneğin, İstanbul’la ilgili en çok yazı yazan gazeteciler arasında olmamıza rağmen böyle bir toplantıdan haberimiz olmadı.)

Yerel yönetim, şeffaflık, katılımcılık...

Hepsi palavra...

Londra Belediye Başkanlığına Osmanlı torunu ’Türk’ Boris Johnson’un seçilmesi üzerine sevinenler,

yarın kendisini ’İstanbul Fahri Hemşehrisi’ ilan ederlerse şu soruyu sormak gerekecek:

"Londra’da kaç kişiye bulgur, kömür, bilet, ’açıktan’ para, alt üst geçit, taşoronluk ihalesini veriyorsunuz... Kaç arsaya yoğunluk arttırıcı imar izni verdiniz? Kentinizde kaç alışveriş merkezi oldu? Times nehrine nazır mezarlıkları kaça kaça satıyorsunuz. Kent meydanlarını otopark yapıyor musunuz? vs.."

İstanbul’un 2010 Avrupa Kültür Başkenti olacaksa yazıklar olsun.

Yandaş firmalara verilen reklam panolarındaki Formula1 ihaleleri de İstanbul’u kurtaramayacaktır.

Haberin Devamı

Trakya bölgesinde ilginç jandarma operasyonları

Haberin Devamı

TRAKYA’nın Gebze’si olmaya başlayan Çorlu’da bir süredir rüşvete dönük operasyonlar herkesi şaşırtıyor.

Tekirdağ ili bazında 4 olayda rüşvetten tutuklanan çoğu bürokrat olanların sayısı 20’ye yükseldi.

Önce Tekirdağ Liman Müdürü Ahmet Erdoğan’la birlikte 4 kişi tutuklandı. Sonra Çorlu Belediyesi’nde rüşvet aldığı iddiasıyla biri kadın iki belediye görevlisi...

Çorlu’da son operasyonlar Vergi ve Tapu Müdürlüklerine yapıldı; iddia yine rüşvet...

Ne hikmettir ki, bütün bu operasyonlar jandarma tarafından yürütülüyordu.

Teknik takip yapılıyordu.

Polis uyuyor muydu, yoksa bir şeyler göz ardı mı ediliyordu?

Durum, il yöneticilerini rahatsız etmişti:

Olanları polis niye görmüyordu? Siyasi ilişkiler mi bunda etkendi?

Nitekim, Tekirdağ Valisi’nin Çorlu Emniyet Müdürü’nü görevden aldığı haberi geliyordu.

Eldeki veriler karşısında ’kulaklar’ dikildi.

Olaylar vatandaşın gözleri önünde meydana geliyordu.

Devlet bu kadar güçsüz müydü?

Bürokrasi, AKP’den cesaret mi alıyordu?

Bazı olayların gerisinde iddia edildiği gibi Güneydoğulu vatandaşlarımız mı vardı?

Trakya bu kadar sahipsiz miydi?

Geçen hafta operasyonlara devam edildi.

Vergi Dairesi’ne yapılan operasyonda 10’a yakın kişi gözaltına alınıyor ve müdür Murat Çetin Adıgüzel iki bürokratıyla birlikte ceazevine yollanıyordu.

’Temiz Eller’ operasyonu sürüyordu.

’Ahtapot’un kolları’ kesiliyordu.

Jandarmanın son operasyonu Tapu Dairesi’ydi. Teknik takibi altı aydır sürüyordu.

Çorlu Cumhuriyet Başsavcısı Orhan Çetingül ve üç meslektaşı çok ciddi bir çalışma yürüttüler.

Gözaltına alınan 13 kişinin sorgusunu dört gün gece gündüz sürdürdüler.

8 çuval evrak topladılar... 10’a yakın otomobil ile bazı ev ve arsalara el koydular.

Adliyeye gönderdiklerinden, 3’ü kadın 11 kişi tutuklanarak Tekirdağ Cezaevi’ne gönderildi.

Tutuklananlar Tapu Müdürü Ömer Yılmaz, Nihat Gençoğlu, Aysun Yıldırır, Aksun Ergene, Fatma Özçelik, Mustafa Gençoğlu, Mehmet Yayla, Mehmet Emin Ateş, Atilla Bulgay, Mehmet Tekin ve emlakçı Muammer Geren... Tümü de Tekirdağ Cezaevi’ne gönderildiler.

Tekirdağ Valisi Aydın Nezih Doğan, "Halkı sıkıntıya sokan çürük elmalar ayıklanacaktır. Adliyemiz, jandarmamız önemli bir sınav verdiler" diyor.

Darısı başka operasyonlara...

GÜNÜN SÖZÜ

"Biz her zaman her yerde olacağız." (Nihat Genç)

Kredinin diyeti mi

BAŞBAKAN Yardımcısı Cemil Çiçek 20.1.2006’da bir genelge yayınlayarak adalet dairelerinin emanetindeki para, altın, değerli eşya ve evrakların Vakıfbank’tan alınarak Akbank’a yatırılmasını istemişti. 2.5 yıl sonra bugünkü Adalet Bakanı M. Ali Şahin imzalı yeni bir genelge ile emanet paraların yeniden Vakıfbank’a yatırılmasına karar verildi.

Bugün icra iflas dairelerinde borçlu ve alacaklıların mahkeme emanetine yatırdığı para ve değerli evrakların büyüklüğünü söylemeye gerek yok... On binlerce dosya içerisinde sadece bir örnek vermek gerekirse... Geçenlerde Bursa’da bir gayrimenkulün satış rakamı 7 milyon YTL olarak belirlenmişti.

Bu genelgenin Sabah-ATV’yi alan Çalık Grubu’na Vakıfbank (ve de Halkbank) tarafından 750 milyon kredi verilmesinden 12 gün sonra denk gelmesi dikkat çekiyor.

Bu haberi Birgün gazetesinde yazan Nezahat Alkan, daha önce Vakıfbank’taki paraların Akbank’a aktarılmasıyla ilgili suç duyurusunda bulunan İstanbul Barosu’ndan Mahmut Tanal ile görüşmüş: Tanal şöyle diyor:

"Yeni bakan acaba kamunun zararına uğratıldığı hatasını gördüğü için mi önceki genelgeden döndü, yoksa Çalık grubuna verilen kredinin bir karşılığı olarak mı paralar yeniden Vakıfbank’a yönlendiriliyor? Bu paralarla Vakıfbank’a büyük bir finans desteği de sağlanmış oluyor. Üstelik bankanın bu paralara faiz ödeyip ödemeyeceği de anlaşılmıyor. Eğer faiz alınmayacaksa genelge kanunun üzerine çıkmıştır. İptali gerekir."

Bu olay geride derin izler bırakabilir.

Atatürk’ün Philip’in hayatındaki önemi

ÖNCE Kraliçe Elizabeth ve kocası Prens Philip’e hoş geldiniz demek isterim. Prens Philip’in hayatında Gazi Mustafa Kemal’in önemli bir yeri vardır. Acaba tarihçilerimiz ve köşe yazarlarımız bilirler mi? Philip’in babası Prens Andrew (1882-1944) zamanın Yunan Kralı Konstantin’in küçük kardeşidir ve Yunan ordusunda subaydır. Sakarya Savaşı’nda II. Yunan Kolordusu’na komuta eder. Bu savaşı ’Felakete Doğru’ (Towards Disaster) isimli kitabında anlatmıştır. 1922 bozgunundan sonra Atina’da darbeciler Anadolu Seferi sorumlularını ve bu arada Prens Andrew’u tutuklayıp divanı harbe sevk ederler. Prens Andrew, ailesi ve 1 yaşında bebek Philip sürgün edilirler. Diğer 6 sorumlu kurşuna dizilir. Prens Andrew ölümden İngiliz Kralı V. George’un baskısı sayesinde kurtulur ve ailesi ile birlikte İngiliz savaş gemisi H.M.S. Calypso ile kaçarlar.

(Prens, bundan nerdeyse 50 yıl kadar önce mezun olduğum meşhur bir İngiliz okulunun hamisi (patron) idi ve bir mezunlar gününde yukardaki konuyu kısaca kendisine hatırlatmıştım.)

Bunlar unutulmasın istedim.

Alkan KIZILDEL

Kömür dağıtmayı bırak balık tutmayı öğretin

KAHRAMANMARAŞ’ın bir asırlık ilçesi Göksun’a Allah her güzelliği layık görmüş ama AKP iktidarı son derece cimri davranmaya devam ediyor. Bu güzel ilçede insan sağlığı için yapılmış bir de Devlet Hastanesi var. Güzel tabelası var ama içi boş. Bir hastaneye 5 diş doktoru verilirken 1 göz doktorunun tayin edilmemesi eşyanın tabiatına aykırıdır.

Bir yılda 130 bin nüfusa hizmet veren bir kurumda göz doktoru yok, nöroloji uzmanı olmadığı gibi tomografi cihazı da yok. İktidar partisinden iki milletvekilinde Göksun aşkı var mı bilmem.

15 yıl önce ihalesi yapılan Adatepe barajının %60’ı tamamlanmış, o da yerinde sayıyor.

Ey iktidar balık tutmayı öğretin, kömür dağıtmakla, yemek dağıtmakla bir yere varılmaz. Yarın da bu yazdıklarımı bu halk soracak.

İmdat BOSTAN

Haberin Devamı

Biliyor musunuz

KADIKÖY
Meydanı’na ’sulanarak’ orasını otopark yapmak isteyen İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İSPARK’ın son olarak Beşiktaş’taki tarihi Yıldız Parkı’nın içini de otopark haline getirdiğini, bu utanmazlığa karşı kimsenin çıkarmadığını; Büyükşehir Belediye Meclisi’nin otoparklara gösterdiği ’özen’ kadar yeşil alanlara ilgi göstermediğini...

Yazarın Tüm Yazıları