İstanbul’a modern bir opera binası yapmayı çok isterim

Lord Norman Robert Foster. 1 Haziran 1935 Manchester doğumlu. Manchester Üniversitesi’nden mimar olarak mezun olduktan sonra Yale’de mastır yaptı.

Kraliçe tarafından 1990’da şövalye, 1999’da lord unvanı verildi. Uluslararası 50 mimari proje yarışması kazandı, 220’yi aşkın ödülün sahibi. modern Hi-Tech mimarlığının en büyük uygulayıcısı olarak kabul ediliyor. Yapılarında ekolojik kriterlerin ağır bastığı bir tasarım anlayışı var. ‘Mimarlığın Nobel’i’ olarak tanımlanan Pritzker’i 2 kez kazandı. Lord Foster’ın imzasını taşıyan muhteşem yapıtlardan hangilerini saymalıyım acaba? Trafalgar Meydanı mı, British Museum’un yeni bölümünü mü? Yoksa Reichstag’ı mı, Millenium Köprüsü’nü mü, Hong Kong Havaalanı’nı mı? Ya Shanghai Bank, Millau Köprüsü, Stansted Havaalanı, Londra City Hall, Commerzbank merkez binası mı?..

Kazakistan’ın başkenti Astana’dayız. Bir ay önce açılan Rixos President Hotel’de telaş, koşuşturma ve inanılmaz güvenlik önlemleri. Otelde bir yandan Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi’nin toplantıları yapılıyor, yemek davetleri veriliyor. Nazarbayev’in 65. doğum günü partisi de cabası. Çin Devlet Başkanı Hu Tszintao’dan Başkan Putin’e, Çin’e sınırı olan tüm devlerin devlet başkanlarına kadar herkes orada. Zirve arasında Lord Foster, ünlü devlet adamlarına Nazarbayev’in rüyası olan ‘Barış Piramidi’ni anlattı. Yanına Sembol İnşaat’ın sahipleri Fettah Tamince ve Aytekin Gültekin’i alarak. Brifing bitti, sonra hep birlikte kapağı otelimize attık, 40 derece sıcakta. Doğru lobi, gelsin soğuk sular, gitsin buz gibi karpuzlar. Ve Lord Foster, Hürriyet’e hoş geldiniz...

Lord Norman Foster’la uzun olacağını tahmin ettiğim söyleşimize Türkiye hakkındaki düşüncelerini öğrenerek başlayalım.

- İstanbul gerçekten harika bir şehir. Hayatımda gördüğüm en heyecan verici şehirlerden biri olduğunu söyleyebilirim. Elbette birkaç günlük ziyaretlerle İstanbul gibi bir şehri bütünüyle tanımak mümkün değil. Bu kadar farklı yaşam koşulları ve anlayışlarının bir arada olması çok olağandışı bir durum. İstanbul’da eski ile modernin, Doğu ile Batının birlikte yaşamaları inanılmaz. Sokaklarda insanların rahat ve enerjik görünümleri bana da enerji verdi. Bu şehirde insanlarla su arasındaki ilişki de çok ilginç.

İSTANBUL’UN ANAHTAR KELİMESİ ‘ALTYAPI’

22. Uluslararası Mimarlık Kongresi’nde Lord hazretlerini göremedik, davetli değil miydi yoksa?

- Davetliydim ama, şirketimizdeki başarılı genç arkadaşlardan birkaçını gönderdim. Biz 22 ülkede çalışan, 600 mimardan oluşan kalabalık bir ekibiz. Aramızda çok yetenekli genç arkadaşlarımız var, onların da böyle aksiyonların yapıldığı yerlerde bulunmalarını istiyorum. Ayrıca kongrenin yapılacağı günlerle, benim ailemle geçirmeyi planladığım günler çakıştı.

Dünyanın gözbebeği mimarına, dünyanın gözbebeği Boğaziçi’ni ve üzerindeki köprüleri sormamak olmaz.

- Bir köprü yapılırken onun bir sembol haline geleceği unutulmamalı. Mesela, Londra’nın St. Paul’s bölgesinde Thames üzerine yayalar için bir köprü yaptık. İlk başlarda bize söylenen bu köprüden yılda 2 milyon kişinin geçeceği idi. Biz ise bunun 4 milyonu bulabileceğini düşünmüştük. Sonuçta köprü o kadar popüler oldu ki, bu rakam 7 milyona çıktı. Bu da gösteriyor ki, köprüler sadece iki nokta arasında geçiş sağlamaktan ibaret değil. Yeni perspektifler ve yeni kazanımlar getirmeleri de söz konusu. Sorunuza dönersem, İstanbul’un bence en güzel yanı, su ile arasındaki inanılmaz güzel bağ. Bence her şehir için anahtar kelime ‘altyapı’ olmalı. Altyapı, binaları birbirine yapıştıran tutkal gibidir. Verimli iletişim, şehirde bir yerden bir yere kolayca ulaşabilmek, güzel sosyal alanlar. Özel araçlarla toplu taşıma araçlarının orantıları. Bence İstanbul için varolan imkanların çoğu su ve kıyılar ile ilintili. Umarım, bir gün İstanbul için bir şeyler yapmak fırsatını bulurum, mesela modern bir opera binası.

18 dinin buluştuğu dev piramit

Lord Foster, Kazakistan’ın başkenti Astana’nın simgesi olacak Barış Piramidi’ni anlatıyor.

- Onun da inanılmaz bir öyküsü var, geçen yıl bu zamanlarda böyle bir proje ortada yoktu. O günlerde ben ailemle tatildeydim. Bir gün Türkiye’den Bay Fettah Tamince beni aradı. Dostu olan Nazarbayev kendisinden bütün dinleri simgeleyen dev bir proje bulmasını istemiş. Bir ortak dostumuz Fettah aracılığıyla bana ulaştı, benden tasarım istedi. Nefes alacak zamanım yoktu ama, beni ikna etmeyi başardı. Türkiye’den Tabanlıoğlu Mimarlık bu projede partnerimiz. İnşaatı President Rixos Hotel Astana’yı 8,5 ayda bitiren Sembol İnşaat yapıyor. Yapıtı gelecek mayıs ayında tamamlayıp teslim edilecek.

Barış Piramidi; dinler arası hoşgörünün ve dünya barışının sembolü olacak. 35 bin metrekarelik alana inşa edilen 62 m yüksekliğindeki yapıtta; Astana Üniversitesi, opera, müze, kültür merkezi, kış bahçesi, konferans salonu, restoran, kütüphane ve 18 dinin mabetleri yer alıyor. Piramitte barış sembolleri olarak mavi, beyaz, güvercin, zeytin dalı ve gökkuşağı kullandık. Gökyüzüne doğru açılmış iki el, yapıtı daha da anlamlı kılıyor. Piramidin yapımında çelik, granit, taş, mermer ve özel üretilen renkli camlar kullanılıyor.

En büyük havaalanı

Lord Foster’un imzasını taşıyan Pekin Havaalanı, şu anda dünyanın en büyük mimari projesi. Maliyeti 1.9 milyar dolar.

- Pekin Havaalanı gezegendeki en büyük havaalanı projesi. Mesela Heathrow’u ele alalım, oradaki en büyük proje halen inşaatı süren Terminal 5’tir. 1’inciden 5’inciye kadar terminalleri hepsini toplasak, Pekin Havaalanı’nın ancak yüzde 17’si eder. 1 milyon metrekareden büyük havaalanı bittiğinde yılda 43 milyon yolcuya hizmet verecek.

90 bin kişilik Wembley

Foster, ülkesindeki ünlü Wembley Stadyumu için dev bir projeyi hayata geçiriyor.

- 80 yıllık efsanevi Wembley Stadyumu 2006’da yepyeni görünümüyle sahneye çıkacak. Wembley, 90 bin kişilik tamamı oturmalı ve oturan herkesin üzerinin kapalı olduğu dünyanın en büyük stadı olacak. 135 m yüksekliğindeki çatıyı taşıyan dev kemer, Wembley’in yeni simgesi olarak ışıldarken Londra’dan bile görülecek.


En yüksek VİYADÜK

Foster, dünyanın en yüksek köprüsünün de mimarı.

- Fransa’nın Millau kenti yakınlarında, Paris’i Akdeniz’e bağlayan yolda çok yoğun trafik olurdu. Güneye tatile giden yolda, insanlar saatlerce direksiyon başında beklerdi. Dünyanın en yüksek köprüsünü olan Millau Viyadükü 2.460 m uzunluğunda. İnşasında 36 bin ton çelik, 206 bin ton beton kullanıldı. 320 milyon avroya mal olan 342 m yüksekliğindeki köprü, Eyfel’den 18 metre daha yüksek.

Reichtag’a dev fanus

Almanların Berlin’deki tarihi parlamento binası Reichtag, 1894’te yapıldı. Foster ise tepesine 1999’da 300 milyon marka dev bir cam küre oturttu.

- İnsanlar, şehirlerini seyredebilmek, güzel bir yemek yemek, yeni perspektifler edinmek gibi şeyler için bu gibi yerlere çekilmeli. Şu anda beni en çok mutlu eden şey, Reichtag’ın yılda 3,5 milyon ziyaretçiyi çekmesi. Burası artık Almanya’nın sembolü.
Yazarın Tüm Yazıları