İş ver Allah’ım...

DİYANET İşleri Türk İslam Birliği’nin (DİTİB) Köln’deki merkezinin bahçesinde büyükçe bir çadır... Yandaki binada Diyanet’in kitapevinde dini yayınların her türlüsü satılıyor. Almanca Kuran’dan tutun çeşitli dergilere kadar 50 tür yayın var; içeride hac malzemeleri ile salep, boza ve çeşitli tatlılar da bulunuyor.

Girişte bir cami maketi var. Cami buradaki beş dönümlük araziye yapılacakmış. Bunun için DİTİB’in açtığı proje yarışmasına Avrupa’dan ve Türkiye’den 130 mimar katılmış. Eleme sonrası bu sayı önce 30’a, sonra da 5’e indirilmiş. Bu 5 mimar arasına hiçbir Türk girememiş. 30 bin Euro ödül verilen yarışmayı, kilise mimarisiyle ünlü 87 yaşındaki Alman Prof. Gottfried Böhm ile yine mimar olan oğlu Paul Böhm kazanmışlar. Avrupa’nın en büyük camii sayılacak bu projenin temelinin önümüzdeki yılın ikinci yarısında atılması ve 10 milyon Euro’ya çıkması bekleniyor.

Caminin harcamalarının Almanya’daki Türklerin bağışlarıyla yapılacağı bildiriliyor.

Köln Belediyesi’nin, ’Tüm Müslüman cemaatlerin bir araya gelmesi’ koşuluyla bir cami yaptırma önerisine Türklerin sıcak bakmadığı anlaşılıyor. Şimdiye kadar fabrika ve depo gibi alanlarda yapılan ibadethaneler nedeniyle Türklerin tek bir ülke olarak Türk kültürünü yansıtan 2 bin kişilik görkemli bir caminin ortaya konulması amaçlanmış.

Köln geçmişte ’Kaplancılar’ın merkeziydi, hálá da ’yeraltında’ faaliyetlerini sürdürdükleri biliniyor. Alman Müslümanların kurduğu bir ’Osmanlı Dergahı’ yine Köln’de bulunuyor. Nakşibendi Şeyhi Nazim Kıbrısi’ye bağlılar.

’İŞSİZLERE İŞ VER ALLAHIM’

İftara dönersek... (Bu arada bir not. Köln’den 20 km. uzaklıktaki Leverkusen’de Bayer ilaç firmasının konser salonunda Schumann’ın 150. ölüm yıldönümü nedeniyle ünlü piyanistimiz İdil Biret’in konseri vardı. Konserde ne yazık ki, Köln Konsolosu Asım Temizgil ile birkaç Türk ailesinden başka kimse yoktu.)

Çadırın öbür tarafında çay içilen bir sohbet odası var. Çadırın içinde DİTİB imamı Şaban Kondi, Kuran-ı Kerim’in 49. suresi ’Hucurat’ın 13. ayetini okuyor. Bir başka imam da bunları Almanca’ya tercüme ediyor. Daha sonra üç papaz da İncil’den ayetler okuyor. Baştan ne olduğuna pek anlam verilemiyor. Ancak sonradan bunun, eskiden adı İş ve İşçi Bulma Kurumu olan İş Ajansı tarafından düzenlenen ’İşsizlik’ duası olduğu anlaşılıyor. Yani Müslüman, Katolik ve Protestan (kadın papaz) din adamlarının vurguladıkları ortak dilek şu: "İşsizlere iş ver Allah’ım..."

DİTİB’E ATAMA

Ardından genç bir Katolik Alman, gitar çalarak dua ediyor. DİTİB’in dört yıldan beri Genel Başkanlığını yürüten Rıdvan Çakır, Türkler kadar Almanların da çok sevdiği ve güvendiği bir din adamı... Cami ve minare karşıtı Alman milliyetçilerinin tepkisine karşı "Minarelerin uzunluğu, Alman demokrasisi ile aynı orantılıdır" demekle tanınan Çakır, "Din müşavirliği görevim bittiği için Türkiye’ye dönüyorum" dedi. "AKP’nin sizin yerinize burası için gösterdiği adayın kararnamesini Cumhurbaşkanı imzalamıyormuş" deyince, "Emin olun bilmiyorum" demekle yetindi. Türkiye’den tayin edilen din müşaviri aynı zamanda 870 cami derneğinin bağlı olduğu DİTİB’in de başkanlığını yürütüyor. Alman Anayasayı Koruma Teşkilatı’na göre, radikal dincilere karşı bir ’set’ sayılıyor DİTİB...

TÜRKÇE’NİN YOK OLMASI

Almanya’
da 5 milyon civarında işsiz var; kendi içlerinde Türklerin oranı %40’lara ulaşıyor. Giderek bu oran daha da yükselme eğiliminde; çünkü meslek eğitimi görmedikleri için ileride de iş bulmaları olanaksız.

Vakıflar Bankası’nın verdiği iftarın mönüsü çorba, kuru fasulye-pilav ve kadayıftan oluşuyor. Salondakilerin dörtte birinin kadın ve erkek Alman işsizlerden oluştuğunu söylüyorlar bize. Türkler ise daha kötü durumda; çoğunun işsiz olduğu anlaşılıyor.

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar ve arkadaşları da iftarın konukları. Ağar’ın üç günlük temasları sanıyoruz herkes için verimli geçti. Hele Fransa’da sözde Ermeni soykırım yasasının geçmesiyle oluşan tepkiler, Türkleri daha da tedirgin etmiş görünüyor. Özellikle dildeki kısıtlamaların giderek artması, ilerde Almanya’da Türkçe’nin yok olmasına neden olabileceği endişesi yaratıyor. Bu sıkıntılar nedeniyle 15 yaş altındaki çocukların ancak üçte birinin ana dillerini, onu da çarpık bir şekilde öğrenmeleri tehlikeli bir sürece gidildiğini gösteriyor.

Mehmet Ağar’a saldırı ihbarının perde arkası

BaŞbakan
Erdoğan’ın rahatsızlığı nedeniyle hastaneye kaldırılması buradaki Türkler arasında endişeyle izlenirken, ’Hürriyet Avrupa’nın Köln Büro Şefi Tuncay Yıldırım haber verdi:

"Ağar’a saldırı ihbarı yapıldı..."

Olayı baştan alırsak...

Ağar, kentin merkezindeki Marriott Oteli’nde, heyetteki diğer partililer ve gazeteciler 10 dakika uzaklıktaki Renaicance Oteli’nde kalıyorlardı. Önceki gün Ağar’ın, çarşamba günkü meclis toplantısı için programını yarım gün iptal ederek, geceden Türkiye’ye döneceği ve uydudan yayın yapan Mehmet Çoban’a ait ’Türk Show’da söyleşiye de katılmayacağı söylentileri yayıldı. Ancak uçakta yer bulunamadığı ve özel uçak da bulunamadığı için dönüş gerçekleşmedi. Ağar ’yorgunluk’ gerekçesiyle TV programına katılmadı..

Türk heyetinden gizlenmek istenen olay dün sabah Köln’de Hürriyet muhabiri Hakan Aytaş tarafından Alman makamlarından öğrenildi; evet bu konuda ciddi bir ihbar yapılmıştı.

Öğle saatlerinde, DYP heyetine Almanya programını yapan Avrupa Demokrasi Vakfı Başkanı Aydın Yardımcı ve bazı kaynaklarla temas ettik.

"Hem Türk, hem de Alman kaynakları, Ağar’a karşı bir suikast girişiminde bulunulacağı ihbarını alarak, her türlü önlemin alındığını bildirdiler. Ağar, Türk istihbarat yetkilileri ile bizzat telefonla görüştü. Zaten yanında Türkiye’den gelen iki koruması vardı, ayrıca vakfın tuttuğu özel korumalarda temasları sırasında görev yapıyordu. Ayrıca, bazı Alman resmi polislerin DİTİB’nin girişinde ve içerde bulunması dikkat çekti. Ağar, tedirginlik duymadı değil. Ama buna karşın DİTİB’in iftarına katıldı. Gece otelini değiştirmesi düşünüldü, ancak bundan vazgeçildi, sadece odası değiştirildi. Gece yarısına doğru birkaç dostu ile Ağar otel civarında küçük bir yürüyüş yaptı..."

Ağar’ın yakın çevresi ’saldırı’ ihbarında adı geçen örgütün kendilerine ’aşırı sol bir örgüt’ olarak verildiğini belirttiler.

Köln ve çevresinde, firari Dursun Karataş’ın lideri olduğu ’Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi’ (DHKP-C) ile ’Türkiye İhtilalci Komünistler Birliği’nin (TİKB) faaliyetlerini bazı dernekler adı altında sürdürdükleri de biliniyor.
Yazarın Tüm Yazıları