İran Türkleri ayaklandı

URMİYE Gölü, Van Gölü’ne 147 kilometre uzaklıkta... 5 bin 200 km2’lik yüzeyi ile İran’ın en büyük gölü. Bir köprü ile Tebriz ve Urmiye kentlerini birbirine bağlıyor. İddiaya göre göldeki suyun neredeyse % 60’ı kurudu. Uzmanlara göre önlem alınmaması halinde birkaç yıl içinde göl tuzlu bir kara parçasına dönüşecek.

Haberin Devamı

Bölgede ağırlıklı olarak Azerbaycan Türkü nüfus var. Azeri Türkleri, gölün kuruması tehlikesine karşı Tahran yönetimine karşı büyük bir ‘çevresel’ hareket başlattılar birkaç gün önce. İran’ın resmi Fars haber ajansı, protestolar nedeniyle 60 kişinin tutuklandığını bildirdi. Bunlar arasında Azerbaycanlı şair ve hukukçu Feranaz Ferit, Ankara’da okuyan Mecit Cavadi ve kardeşi Tohit Cavadi de bulunuyor.
Bu şimdiye kadar dünya kamuoyuna yansımış bir eylem türü değil. Hele İran için şaşırtıcı bir durum.
UNESCO tarafından biyosfer rezervi sayılan Urmiye Gölü dünyanın rezerv açısından en büyük 3. tuz gölü. Son 20 yılda yüzölçümünün yarısını, kuraklık ve göl üzerinde kurulan barajlar yüzünden kaybetti.
İran sınırındaki Güney Azerbaycan Türklerinin tepkisini üç gün önce ilk olarak BBC duyurdu. Önceki gün öğleden sonra da başta çeşitli ülkelerde yaşayan Azeri Türkleri, ‘duyuru ve tepki’ mesajlarını başta Türkiye olmak üzere yaymaya başladılar.
GÜNEY AZERBAYCAN
Bize gelen e-mail’ler arasında ABD, Kanada ve İsviçre’de yaşayan Azeri Türkleri de vardı; aynı şekilde diğer meslektaşlarımıza da gönderildiğini gördük. Genellikle metinleri aynıydı ve ‘Saygıder Türk gazetecisi’ diye başlıyordu. İran’la ilgili ‘derin’ mesajların da bulunduğu metin şöyle:
“Sesimize kulak verin... Ne yazık ki İran rejimi gölün kurumasına karşı hiçbir önlem almıyor, bunun altında İran için ciddi bir strateji yatıyor.
İran’da 35-40 milyon civarında Azerbaycan, Türkmen ve Kaşkay Türkleri yaşıyor. İran’ın kuzeyinde ise bölge Türklerinin deyimi ile ‘Güney Azerbaycan’ bölgesi var. Urmiye Gölü, Güney Azerbaycan’ın Urmu (Urmiye) şehrindedir. Urmu’da kimi istatistiklere göre % 83, kimilerine göre
% 90’dan fazla Azerbaycan Türkü yaşamaktadır. Gölün kuruması sonucunda oluşacak en ufak bir rüzgârda, tipide, hortumda bölge halkının yaşamı felç olacak ve en önemlisi de su kaynaklarının kurutulması, hayvancılığı ve tarımı öldürecektir. Bunun sonucunda bölgeden en az 16 milyon Azerbaycan Türkü göçmek zorunda kalacaktır. Türk medyası son bir haftadır Güney Azerbaycan’da çıkan haklı itirazları görmezlikten geliyor. Fakat nedense Suriye’de 10 kişi bir araya gelip slogan attığında bir hafta boyunca bunu yayımlıyorlar. Bunun bize
göre birçok nedeni olabilir.
Birincisi BOP haritasında
Güney Azerbaycan toprakları ‘Özerk Kürdistan’ toprakları içerisine alınmış. Yani Amerika sistematik olarak Güney
Azerbaycan hareketini
bloke etmeye çalışıyor. İkincisi ise Türkiye’deki etkin olan Sünni-İslami medya Şii-İslam Türklerinin sesini duymazlıktan geliyor olabilir.
Şu ana kadar gelen haberlerde 3 ila 7 arasında can kaybının olduğu söyleniyor ama sayılar net değil. Çünkü İran polisi öldürdüğü Türklerin cesetlerini arabalara doldurup kaçırıyor. Lütfen bu katliama karşı kaleminizle yanımızda durun.”
İran’da yaşayan Azeri
Türklerinin daha önce İran rejimine karşı verdikleri mücadele ‘cılız’ boyutta kalmış, pek yankı bulmamıştı. Bu sefer durum değişti. Çevreci isyan yayıldı. Tebriz de Urumçi, tuz gölünün kurumasına karşı çıktı.
ABD’nin, Türkiye’de ‘füze kalkanı’ projesi gündeme gelirken, böyle bir eylemin anlamı olması gerek.
(www.günaztv.com’a da bakılabilir.)

Haberin Devamı

GÜNÜN SÖZÜ

Haberin Devamı

“Irak Kürtleri, Irak’ın milli gelirinden % 17 pay almaktadır, Kürtlere verilen % 17 pay anayasal haksa, 3 milyon Irak Türk’ü de anayasal hak ve eşitlik adına milli gelirden pay almalıdır. Bu alınacak pay Irak Türklerinin ekonomik bağımsızlığını ve geleceğini güvence altına alacaktır. Milli gelirden pay alma hedefi göz önünde tutulmalı ve milletçe bu hak için birlikte mücadele edilmelidir, hak verilmez alınır. Yoksa tarihini bilmeyen milletlerin kaderini başkaları belirler.”
(‘Irak’a Özgürlük Operasyonu’ ve ‘Kerkük’ kitabının yazarı Ali KERKÜKLÜ)

Türkiye’den çıkan Aras Nehri beslesin

İRAN’daki Azerilerin ‘çevresel’ tepkisi 2010’dan beri sürüyor. BBC’nin Azerilere dayanarak verdiği habere göre, Urmiye Gölü’nün kuruması halinde oluşabilecek büyük tuz fırtınaları eko-sistemi tahrip edebilir. Bundan Türkiye ve Irak gibi ülkeler de etkilenebilir. Geçen ay sunulan acil kurtarma planı İran Meclisi tarafından reddedildi. Reddedilen projeye göre, gölün kurtarılması için 3 milyar dolarlık bir kaynak gerekiyor. Azeri bir milletvekili “Bu proje gündeme getirilmezse,
16 milyon kişi yerinden olabilir, 50 milyar dolarlık bir kayıp meydana gelebilir” diyor. Ülkenin 70. km kuzeydeki, Aras Nehri’nden su getirme projesi de tartışılıyor.
Aras Nehri, Bingöl dağlarından doğup Erzurum ovalarından beslenerek sınır teşkil ettiği Ermenistan-Türkiye arasından geçiyor; Azerbaycan-İran sınırının bir bölümünü oluşturduktan sonra Azerbaycan’daki Kura Nehri’ne dökülüyor.
Flamingo ve ak pelikan gibi birçok kuşun barınağı olma özelliğini taşıyan gölün, kurtarılması için Tebriz ve Urmiye’den başka, Ankara’da da gösteriler yapıldı. İran’ın Ankara Büyükelçiliği’nin önüne tuz döküldü ve İran yönetimi suçlandı.
Yıllardır tartışılan ‘su savaşları’ senaryoları gerçek mi oluyor?

Haberin Devamı

Ayılar niye kızıyor

ERZURUM İspir Yeşilyurt Köyü’nde saldırgan ayılar gündem yarattı. Ayıyı öldürmek için ekipler çıkmış, dağlar karış karış taranıyor. Hakkında ‘vur’ emri çıkarılmış.
Ayı ‘şerefsiz’ de olmuş... Yöre halkının, bulduğunda ayıyı öldüreceği kesin.
Ayının ‘suçlu’ gibi cezalandırılması gerekir!
Bazı okurlarımız “Suçlu devlet” diyor: “Çünkü, yasalarla koruma altındaki canlıları korumadı.”
Yöredeki köylüler de HES nedeniyle patlatılan dinamitlerin ayıların yaşam yerlerinin tahrip edildiğini söylüyor.
Orman mühendisi Prof. Dr. Doğan Kantarcı, şöyle diyor:
“Ayılar ininden edilirse, ne yapacağı belli olmaz. Barındıkları yerler dağılınca, aç ve susuz kaldıklarından, yavrularını besleyemeyince kızarlar, yerleşim yerlerine inerler. Açıkçası intikam alırlar. Ayı, insan yemez, saldırır. O nedenle onların da yaşam alanlarına dokunmamak gerekir. Ayı ancak çıplak insanı görünce korkar, çünkü iğrenir.”

Yazarın Tüm Yazıları