İnsan hakları

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Yöneticilerimiz hiç üzülmesinler.

Avrupa, çok yakında gerçeği görecek ve Türkiye'yi insan hakları ihlalleri konusunda eleştirmekten tamamen vazgeçecektir.

Vazgeçmekte ne kelime, hatta Türkiye'yi insan haklarını daha da fazla ihlal etmesi konusunda teşvik edecek, Eşber Yağmurdereli gibi nicelerinin kodese tıkılması için perde arkasından baskılar bile yapacaktır.

Çünkü Avrupalı liderler, Türkiye'nin bu durumu sürdüğü müddetçe, memleketlerinde yakın zamanda bütçe açığı gibi bir sorunun tamamen ortadan kalkacağını görmektedirler.

Yapılan hesaplamalara göre, Türkiye daha şimdiden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde sonuçlanan davalar nedeniyle 2 trilyon lira tazminat ödemekle cezalandırılmıştır.

Çok kısa süre içinde ödemek zorunda kalacağımız paralarla Yunanistan ve İtalya'nın toplam bütçe açıklarının Türkiye tarafından kapanması gibi tuhaf bir sosyolojik vaka ile karşı karşıya kalacağız. Bu, net olarak gözükmektedir.

***

Gerçi bu fiili durum kendi içinde çelişki de taşımaktadır.

Bilindiği üzere Türkler'in hayatta en istikrarlı ve ilkeli oldukları konuların başında ‘‘Kolay para kazanma yollarını bulup çıkarma ustalığı’’ gelmektedir.

Dünyadaki herhangi bir başka ülkede insanlar bir olaya baktıklarında, örneğin o olayda sadece felsefi bir anlam görmekle yetinebilirler.

Ama Türkler, aynı olaya baktıklarında anında nasıl olup da fiili durumdan para kazanma yollarını çıkarabileceklerini şak diye tespit etmek gibi doğaüstü bir yeteneğe sahiptirler.

Hatta olayda var olan felsefeyi bile parçalara bölüp ayrı ayrı pazarlayabilirler.

***

Bizim milletin bu özelliğini en iyi tespit eden insan Turgut Özal'dı.

O siyasete atıldığı ilk gün, iki elini havada birleştirdi ve ‘‘Haydi birleşin’’ dedi.

Sonra da ellerini açtı, sağ elini ileri uzattı ve başparmağıyla işaretparmağını birbirine sürtüştürdü.

‘‘Para kazanın’’ dedi millete.

İlk işaretin durup dururken ne manaya geldiğini hızla anlayamayan bizimkiler, ikinci işareti hemen algıladılar.

Ve para kazanma işin içinde olunca, kısa vade için de olsa, birleşme gibi Türkiye'ye hiç uygun olmayan bir eyleme bile razı oldular.

Önce hayali ihracat ve hemen akabinde hayali ithalat yaptılar.

Hayali sanayiler kurdular ve hatta hayali sanayilere hayali ihracat bile yapıp teşvikler aldılar.

***

Ekonomimiz çağdaş medeniyetler seviyesine ulaştı ve bakkalarda Tabasco sosu bile bulunur oldu.

Siyasetçilerimiz de veri duruma uygun hareket etmeye başladı.

O gün bugündür memleketi yönetmeye soyunan her insan lider gibi değil de kısa vadeli muhasebe uzmanıymış gibi davrandı.

Anti-demokratik yasalarda milletin hayrına olacak tek bir boşluk bile yaratılmamaya özel önem gösterildi, ama ekonomiyle ilgili mevzuat, yaratılan boşluklar nedeniyle tel süzgece döndü.

***

Belki ilk bakışta çelişkili gibi gelecek, ama işte tam bu noktada Türkiye'nin insan hakları konusundaki sabıkasını düzeltme imkânını da yakalamış durumdayız.

Yapacağımız tek şey, millete insan haklarını ihlal ettiğimiz anda para ödeyeceklerini anlatmaktır.

Buralarda demokrasi, eşitlik, özgürlük gibi kavramlar kullanıldığında insanlar pek etkilenmemekte ve hatta bön bön bakmaktadırlar.

Ancak paranız gidiyor denilirse, bizimkiler aniden dünyanın en zeki insanı olup çıkıvermekte ve bir fikre sahip çıkmaktadırlar...

Siyasetçi bozuntusu kısa vadeli muhasebe uzmanlarının da anlayacağı tek yöntem budur.

Onun için ben şimdi bu vatani görevi yerine getiriyorum ve diyorum ki, ‘‘Ey Türk milleti; Eşber Yağmurdereli ve onun gibi aydınların ve daha nice ismi bilinmeyen insanın hapislerde süründürülmesinin faturası senin cebinden çıkacak, bunu bilesin.

Başka hiçbir neden aklına gelmese de bari bu nedenle demokrasiye inanmaya başla ve senin bölgenden seçilmiş kısa vadeli muhasebe uzmanını anti-demokratik yasalarda boşluk yaratmaya ikna et.’’

***

Son söz:

Adalet Bakanı Oltan Sungurlu'dan bir ricam olacak.

Bana bugüne kadar okumuş olduğunuz felsefe kitaplarının bir listesini gönderir misiniz?

Kitap almaya gideceğim de, yanlışlıkla onları almayayım diye bir sorayım dedim.

Yazarın Tüm Yazıları