İngiliz belgeselciler beni de kandırdı

Bu haftaki yazı konum müdürümden geldi...

Haberin Devamı

Önce bu nefis konu için ona teşekkür ediyor ve hemen mevzuya giriyorum:

The Sun ve Daily Mirror gibi ünlü İngiliz gazetelerinde çıkan Madonna’nın eski kocası Guy Ritchie’nin gözünün morarma haberini biz de arka sayfada kullanmıştık.

Meğer bu haber, geçtiğimiz hafta Londra Film Festivali’nde gösterilen “Starsuckers” adlı belgeselin yönetmeni Chris Atkins’in bir oyunuymuş.

Atkins, Amy Winehouse’un saçlarının yanması, Avril Lavigne’in bir gece kulübünde uyumasıyla ilgili başka sahte haberleri de İngiliz tabloid gazetelerine servis etmiş. Her şey Atkins’ın düşündüğü gibi olmuş. Bu haberlerin birçoğu kontrol edilmeden yayınlamış.

Durun hemen “İşte magazin, tabloid basını” demeyin... Bu tür sahte haberlerlerle vakti zamanında parlamento muhabirleri, BBC de avlanmıştı.

Belgeselin asıl tartışma konusu daha derin!
Atkins da sokaktaki her aklıselim vatandaş gibi tabloid basınındaki haberlerin birçoğunun eğlenceli olma adına fazla abartıldığını biliyor. Ancak bu abartma alışkanlığının artık tehlikeli boyutlara ulaştığının ve birçok haberin gerçeklikten koparıldığını belirtiyor.

Atkins’ın dikkat çektiği bir diğer konu da insanların ünlü olmak adına artık her şeyi yapacak kıvama gelmesi.

Evet, TV şovları çarpıcı hayat hikayesi anlatmak adına yalan söyleyecek konuk bulmada artık hiç zorlanmıyor.

Atkins toplumdaki ‘şöhret manyaklığı’na en güzel örnek olarak da İngiliz askerlerini Iraklı esirlere işkence yaparken gösteren sahte fotoğrafları yayınladığı için kovulan Daily Mirror’ın Genel Yayın Müdürü Piers Morgan’ı gösteriyor.

Morgan yalan haber yaptığı için tanındı ve asıl şöhreti de “Britain’s Got Talent” yarışmasının jüri üyesi olduktan sonra yakaladı. Evet, ne kadar ironik olsa da Morgan’ın yalan söylemesi artık insanların hiç umurunda değil.

Aslına bakarsanız ‘magazin basını’ tartışmalarını biz bayağı düşük seviyelerde ele alıyoruz.

Asıl konuşulması gereken insanlardaki ‘şöhret olma’ tutkusu... Birçok şeyi ‘beğenilme’ duygusuyla yapmıyor musunuz? İşte bunun bir üst level’ı da ‘şöhret olma’ tutkusu.

Yok, yok... Yanlış düşünüyorum. Aslında siz sadece belgesel izliyordunuz!

Haberin Devamı

Nefes en iyi savaş filmi!

Haberin Devamı

“Nefes” şu anda dünyada sinemaya dair en popüler internet sitesi imdb’in ‘Tüm Zamanların En İyi Savaş Filmleri’ listesinde birinci sırada yer alıyor. “Schindler’in Listesi”, Coppola’nın “Kıyamet”i gibi her biri efsane olmuş filmleri geride bırakmış durumda. Hem de 1204 kişinin oyuyla.

“Schindler’in Listesi” için mesela 244 bin 948 kişi oy kullanmış. Herhalde bu 1204 kişinin çoğu 10 üzerinden 10 verdi filme.

Evet, “Nefes” sağlam bir film ama  yine ülkece sevgimizi fazla abartmadık mı? Türkler’den başka bir halk var mı acaba bu anket olayını milli meseleye dönüştüren.

Bazen de kendimizi fena halde kandırıyoruz. Fenerbahçe-Galatasaray maçı için “Dünyanın en büyük derbilerinden biri... Dünya basını bu maçı takip ediyor” diyoruz ama bakın UEFA resmi sitesinde maç sonuçlarının verildiği minicik bir bölümünde sadece şu yoruma yer vermiş: “İstanbul devlerinin maçında Fenerbahçe Galatasaray’ı 3-1 yenerek ligde 10 maçta dokuzuncu galibiyetini aldı.” UEFA bile takmıyor bu maçı daha ne olsun.

Haberin Devamı

Sadece yakışıklılar oynar

Dikkat ediyor musunuz Süper Lig’teki futbolcuların çoğu, oyuncu ve mankenlerden daha yakışıklı... Eskiden yeşil sahalar Galatasaraylı Suat, Beşitaşlı Recep ya da Ali Eren gibi yakışıklı olmayan oyuncularla doluydu. David Beckham bir futbol sihirbazı değildi ama yakışıklı olduğu için Zidane’dan daha çok para kazandı.
Merak etmeyin “Devir imaj devri” mesajını vermeyeceğim, bu imaj kaygısının ulaştığı en uç noktayı anlatacağım.

Fotoğrafta gördüğünüz şu yakışıklı arkadaşlar, ünlü Fransız rugby takımı Stade Francais’in koçu Ewen McKenzie’nin kovulmasına neden oldu.

Nasıl mı?

Hemen anlatayım: Kulüp başkanı Max Guazzini, takımını antrenörünün istemediği yakışıklı oyuncularla doldurmuş. Yok tahmin ettiğiniz gibi değil. Guazzini’nin derdi harem kurmak değil. Guazzini, dünyanın en çok satan takvimlerinden biri olan, kadınların ve gay’lerin büyük ilgi gösterdiği The popular Dieux du Stade’in sahibi.

Bu takvimde genelde seksi erkek sporcuların fotoğrafları yayınlanıyor ve Guazzini hem bu takvimden hem de oyuncuların rol aldığı reklamlardan büyük paralar kazanıyor.

İnanması güç ama Guazzini, bu takvime soyunmak istemeyen oyuncularla yollarını ayırmış. McKenzie’in de kovulmasının nedeni de hak edeni, yani yetenekli oyuncuları oynatmaktaki ısrarıymış.

Yazarın Tüm Yazıları