İnciler...

Erkek akıllı kadın sever mi sevmez mi?

Tartışır dururuz ya yıllardır...

Kendi hesabıma son noktayı koydum:

Farkına varmaz ki sevip sevmediğine, karar versin!

Kadın 40’ına gelinceye kadar erkek kadının sadece kadınlığıyla ilgilidir. Gerisini görmez, fark etmez, umursamaz. Akıllısı da denk gelir akılsızı da.

40’ını geçmiş kadınsa tamamen ilgi alanından çıkar...

*

İstanbullular’a sorayım... Akaretler’deki Sıraevler’i beğendiniz mi?

Tamam, kazanılmış bir değerdir. İyi ki restore edildi.

Yıllardır orada yıkık dökük durmaları yüz karasıydı.

Ama oldu mu?

Bence hayır.

Ruh verilemedi.

Vitrinler, içeride cenaze levazımatı satılıyormuş gibi sanki. Soğuk... Bir kere iki kişi görsem birinin önünde. Yok...

En rahatsız eden tarafı aynılığı galiba. Keşke arada bozulsaydı o aynılık.

Kafeler, butikler, otel... Cıvıldamıyor hiçbiri. Çağırmıyor insanı.

Adeta korku filmi platosu gibi.

Eskiden korkardık hava kararınca önünden geçmeye. Ben hálá korkuyorum.

*

Basın Reklam Platformu’nun gazete ilanlarını takip ediyor musunuz? Bayılıyorum. En son bayramda kimlerin gazete okumadığını sıralamışlar, yine harika.

Ne?

"Yurttaşlık bilgisi dersi gibi" mi?

Sizi de ekletmezsem o "Kimler gazete okumaz listesi"ne!..

"Sokağa tükürenler"le "kaçak elektrik kullananlar"ın arasına koyduracağım. "Basın Reklam Platformu’nun gazete ilanlarını yurttaşlık bilgisi dersine benzetenler"i!

Ama olmaz! O ilanlardan haberiniz olduğuna göre gazete okurusunuz.

Durun bir dakika! Kafam karıştı benim. Yani gazete okumayanlar o ilanları görmediği için, dolayısıyla ne menem yaratık olduklarından habersizler öyle mi? Kimlerle aynı safta yer aldıklarından?

Yani Platform’la biz, yani gazete okuyanlar aramızda dedikodu mu yapmış olduk bunca zamandır?!

Neyse ne...

Ben beğeniyorum o ilanları.

Kimse mucidi, aklına sağlık.

*

Geride kalanlar için ölüm tek başına yeterince üzücü, acıtıcı değil.

Yani sanki öyle gibi.

Dikkat edin, bütün ölümlerin arkasında bir acıklı hikáye aranıyor. İlaveten.

Bütün şehitleri, bütün kaza kurbanlarını, gazetelere geçen bütün ölümleri düşünün bir.

Evet, Türkiye’de hayatları kurcalasanız çoğunda bir drama rastlarsınız, tamam da... Bulunamazsa yaratılıyor.

"Kapkaççı kurbanı gencin eniştesinin kardeşinin baldızı da 15 sene önce incir ağacından düşüp sakat kalmıştı" gibi mesela.

Şart değil arkadaşlar!

Ölüm zaten yeterince acıklı. Gazetelere düştüğüne göre şekli de yeterince üzücü. Gerisine lüzum yok.

*

Belki de İstanbul’a artık yeni yol yapmamak lazım.

Köprü de.

Nasreddin Hoca’nın hamuruna benzedi iş. Hani un çok gelmiş su eklemiş, su fazla kaçınca un eklemiş, bu defa un fazla kaçmış tekrar su eklemiş, sonra tekrar un, tekrar su...

Unun yerine yolu, suyun yerine arabayı koyun. Bir de göçü.

Sonu gelmiyor.

Ya da şöyle söyleyeyim, hani masanın üstüne bir kutu koyarsınız, yahut bir çanak vs. Hemen dolar. O kutuyu koymadan önce ortalıkta dökülüp saçılmakta mıydı o ıvır zıvır. Hayır.

Bir kutu daha koyun, o da dolar.

"Kutu"lara son vermek lázım bana göre.

MIŞ MUŞ

ÆYapılan araştırmaya göre erkeklerle kızlar şiddet eğiliminde eşitmiş.Neyse... Eşitliğe bir yerden başlanacaktı elbet!

ÆNurseli İdiz "Artık cep telefonu kullanmayacağım" demiş.Unutma, balıkçıya da gidilmeyecek Nurseli’cim!

ÆEkonomik krizdeki İngilizler, boş vakitlerini seksle geçiriyorlarmış.İşte Türkler’in, özellikle Türk erkeklerinin farkı! Bizimkiler vaktin boşalmasını beklemez!
Yazarın Tüm Yazıları