İlk ışıklar

Güncelleme Tarihi:

İlk ışıklar
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 09, 1997 00:00

Hasan YILMAER
Haberin Devamı

Bu yıl lig sahnesine çıkacak takımlarımız, hazırlıklarının bir bölümünü tamamladı, ilk denemelerini yaptı. Gerçi bu ön hazırlıklar, adı üstünde ‘‘Hazırlık ve deneme’’ ama, bir ışık vermesi bakımından önem taşıyor.

Görülüyor ki şampiyon Galatasaray, yeni bir sistem deniyor. Bu, klasik orta sahayı kaldırıp hücumda çoğalmak, savunmada da topluca çekilme olarak nitelendirilebilir.

Geçen yılın şampiyonunun İsviçre maçlarını tartışırken Kubilay'ın takımı Grasshopper'e farklı yenilgisi için Fenerbahçelinin biri iğneli bir espri yaptı:

‘‘Hakemlerini İstanbul'da unutmuşlar’’ dedi. Şaka bir yana, yeni denenen bu sistem büyük çaba, özellikle de kondisyona dayalı... Fatih Terim, geçen yıl da benzer bir deneme yapmış, ancak sonra vazgeçmişti. İlk maçlarda da görüldü ki, Galatasaray'ın arkasına sarkan rakipleri, az adamla yakaladıkları defansı geçip gol buldular.

Terim, inatçı bir yapıya sahiptir ama, mantıklıdır. Takımını da, oyuncularını da iyi tanır. Modern futbolun daha hızlı, daha canlı ve göze hoş görünen futbolunu oynatmak istiyor. Denemesi tutarsa çok can yakar. Olmazsa, alışık sisteme çabucak geçebilir.

İKİ GÜÇLÜ IŞIK

İzlediğim iki takım var ki, bunlar bu lig döneminde dört büyüklere kök söktürecek gibi görülüyor:

Samsunspor ve İstanbulspor. Samsunspor, alt yapısından gelen gençleri ile diri ve inaçlı. Şimdiye dek alt yapı konusunda çok başarılı olmuşlar. Şu isimleri anımsayın; Tanju, Ertuğrul, Celil, Cenk, Ercan eski Beşiktaşlı Adem ve Hayri. Bunlara yenileri katılacak gibi.

Doğrusu biz bu alt yapı işini bir türlü beceremedik. Bu nedenle Samsun'u kıskanıyorum.

İstanbulspor'a gelince; Oğuz - Sergen ikilisi ile Macar takımını darmadağın eden Sarı Siyahlılar attıkları iki golün beş katını kaçırdılar. Eğer uyumlarını daha geliştirir, havalarını yakalarlarsa bu yıl kesinlikle başa, hiç yoksa ilk beşe oynarlar. Beşiktaş'la Trabzonspor henüz kapalı kutu. İkisinin de sıkıntıları oldu. Onlar konusunda söz edebilmek için çok erken. Toparlanmaları için zamana gereksinmeleri var.

BOLİÇ'İ EVLENDİRİN

Gelelim bize... Fenerbahçe, yenilmesine karşılık en iyi oyununu Bayern Münih'e karşı oynadı.

Otto Bariç de, Fatih Terim'inkine benzer bir sistem deniyor. Bayern karşısında umut verici görüntülerin yanında tehlike işaretleri de vardı. Korku uyandıranların başında savunma sistemindeki aksama geliyor. Uche, Högh ikilisi bozuldu mu, defans kevgire dönüyor. Küçük Saffet, görülüyor ki Högh'ün boşluğunu dolduramaz. Büyüğü de ilerde hiç bir iş yapamaz. Israrda yarar yok.

Üstüne eğilinmesi, gerekirse askeri deyimle ‘‘Katıksız oda hapsi’’ verilerek, bencillik inadından vazgeçirilmesi gereken Boliç, ne yapıp yapıp düzene konmalı. İdarecilerin işe el koyup bu aşık çocuğu bir an önce evlendirmeleri gerekli ki, aklı topa dönsün.

Bir umutsuz vaka da Halil İbrahim...

Umut uyandıranların başında Tayfun geliyor. Ardında Mustafa Doğan'la Tarık var.

Fevzi, ikinci maçta hayal kırıklığı yaratırken, Murat parlayıverdi. Denenen sistemin meyva vermesi kondisyona bağlı. Ya çalışıp başaracaklar ya da bize yine karalar bağlatacaklar. Görelim bakalım, Bay Bariç'in ünlü otoritesi ne denli geçerli olacak... Fenerbahçe'de görmek istemediğimiz tek şey, yöneticiler arasındaki çekişme... Neden böyle şeyler hep bizde olur, anlamak mümkün değil.

Taraftar sizden kavga değil hizmet bekliyor. Ünlü atasözünü unutmayın: ‘‘Kol kırılır, yen içinde kalır...’’

Başkan, her şeyi toparlamak size ait.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!