İktidarı kaybetmek...

İktidarı, gücü kaybetmek kolay kabul edilir şey değildir.

Haberin Devamı

Koltuğun sarsıldığını, tabanın kaydığını hissetmek insanı paniğe sürükler.
Gerçeği kabullenemez, görmek istemez iktidar sahibi...
Hüsnü Mübarek devrildi, Kaddafi bile gidiciyken magazin dünyasındaki isimlerin 30 yıl boyunca aynı koltukta oturması mümkün mü?
Hülya Avşar hâlâ “Yerime gelen biri yok” diyor...
Diyor ama buna kendinden başka inanan yok!
Magazin dünyasında çoktandır eksen kaydı, ‘eskiler’ farkında değil.
Eskiden şarkıcılar popülerdi...
Yeşilçam oyuncuları reyting yapardı.
Bugün Tarkan dışında tek bir şarkıcı/türkücünün, eski Yeşilçam oyuncusunun günümüz dizi oyuncuları kadar reytingi yok.
Hodri meydan...
Denemesi bedava...
Hülya Avşar’ı aynı saatte bir kanala koyalım, “yerimi alamazlar” dediği Beren Saat’i, Tuba Büyüküstün’ü de bir başka kanala...
Bakalım hangisi daha çok izlenecek?
Sadece Hülya meselesi de değil...
30 yıllık bütün sanatçılar için geçerli söylediğim.
Hangisi Kenan İmirzalıoğlu’yla, Kıvanç Tatlıtuğ’la boy ölçüşebilir ki?
Günümüzün popüler isimleri, bırakın ‘eskileri’, pop şarkıcıları bile değil, artık dizi oyuncularıdır.
Onların haberleri çok okunur.
Onların haberleri çok izlenir.
Ne yazık ki ‘eskiler’ bu gerçeği görmek istemiyor.
Çoktan devrildikleri koltuklarına tutunuyorlar hâlâ.
Magazinde bu eksen kayması, eskilerin yok olduğu anlamına gelmez elbette.
Genç kuşak oyuncular bugün çok daha popüler olsa da bu ülkede bir Hülya Avşar gerçeğini örtemezler.
Buna da biz olgunluk dönemi diyoruz.
Olgunluk dönemindeki sanatçılar da 20’lik kızlarla, 30’undaki erkeklerle yarışa girmezler...
Hele güzellik yarışına hiç girmezler...

Haberin Devamı

Monica’nın bebeği

Monica Bellucci’nin her yerde haberi vardı da bebeğiyle fotoğrafı bir tek Hürriyet’te yayınlandı. Bahman Ghobadi’nin Türkiye’de çektiği, Bellucci’yle birlikte Beren Saat ve Yılmaz Erdoğan’ın da rol aldığı yeni filmi bütün medyanın merak konusu.
Herkes Bellucci’nin peşinde. (Bu filmden sonra Ferzan Özpetek’in Türkiye’de çekeceği bir başka filmde daha oynayacak.)
Güzel oyuncu geçen yıl doğum yapmıştı, bebeğini Türkiye’ye getirip getirmeyeceği merak konusuydu.
Dün Hürriyet’te yayınlanan fotoğraf merakları giderdi.
Haberin ısrarlı takipçisi olan Arzu Akbaş ve aramıza yeni katılan gece muhabiri arkadaşımız İbrahim Şahin alkışı hak edenlerin başında geliyor.

Haberin Devamı

Ritz’i de taşıyalım mı

Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, “İnönü Stadı’nda on binlerce insan tepiniyor, bu yüzden Dolmabahçe Sarayı denize doğru kayıyor” dedi...
“Adı üzerinde burası Dolmabahçe. Doldurulmuş bir alan. O vadinin içine stat sokulur mu? Statlar şehir dışına çıkarılmalı” diye de ekledi.
İnönü Stadı’nı İstanbul’da gözümüze sokulmuş çivilerden biri olarak gösterdi Bakan...
Sayın Günay’a üç soru sormak istiyorum;
1- İnönü Stadı, Dolmabahçe’nin denize kaymasına neden oluyor da, eskiden sarayın arka bahçesi olan arazinin üzerine dikilen Swissotel olmuyor mu?
Dolmabahçe’nin denize kaymasında İnönü Stadı’nın mı daha fazla payı vardır, yoksa sarayın sırtında kambur gibi duran Swissotel’in mi?
2- İnönü Stadı İstanbul’da gözümüze sokulmuş çivilerden biriyse, aynı vadi üzerinde bulunan ve yapıldığı dönemde tartışmalara/protestolara neden olan Süzer Plaza (Ritz Carlton) gerçek bir beton çivi değil midir?
3- Dolmabahçe’yi kurtarma planınız varsa, İnönü Stadı’ndan önce Swiss ve Ritz’i tartışmamız gerekmiyor mu?

Haberin Devamı

İstifa da bir hizmettir

İtiraf edeyim, Galatasaray’ın Karabük maçını izlemeye giden 5 bin 200 kişiden biri de bendim.
Her geçen gün daha da güzelleşen koca bir stat. Ama tribünlerde sadece 5 bin 200 kişi. Ve sahada futbolcu demeye bin şahit lazım 11 kişi...
Efsane Hagi’ye de protesto... Efsane olma kredisini hızla tüketen Arda’ya da.
Geçen hafta ne demişti Adnan Polat; “Galatasaray’da hedefler bitmez. Şampiyonu belirleyecek takım biziz...”
Avrupa fatihinin hedefi şampiyonu belirlemek oldu! Vizyonu bu kadar küçülten Polat o koltuğu hemen bırakmalı.
Tribünlerin dediği gibi, istifa da bir hizmettir.

Yazarın Tüm Yazıları