İki Türkiye'nin kavgası...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Birbirinin zıddı iki Türkiye'den çağdaş olanın sahiplerinden birini, gazeteci, işadamı, yazar Feyyaz Tokar'ı dün toprağa verdik.

Ötekiyle yani Patrona Halil'in torunlarıyla kavgamız bu sırada tekrar alevlendi. Çünkü sekiz yıllık kesintisiz eğitim uygulanınca irtica kaynağının kuruyacağını anladılar.

Birkaç yıldan beri masum gerekçelere sığınarak yaptıkları sokağı ayaklandırma provalarını, o yüzden daha kapsamlı eylemler haline getirmeye başladılar:

Evvelce de bazı cuma günleri, belli başlı camilerden organize bir şekilde çıkarlar, ‘‘Kudüs'ün İsrail tarafından ilhakını protesto'' gibi, ‘‘Mescid-i Aksa'ya yapılan saldırıyı kınama'' gibi Türk polisinin çok da ilgilenmeyeceği olayları kullanarak yasadışı nümayiş yaparlardı.

O tarihlerde de söyledik:

‘‘Bu gerekçeler göstermeliktir. Çünkü, ileride tüm camileri harekete geçirmenin provasını yapıyorlar'' dedik, ama yetkili fakat ehliyetsiz yöneticilerimize sesimizi duyuramadık.

Önceki gün İstanbul'daki Beyazıt ve Fatih camilerinde, Erzurum'daki Lalapaşa Camii'nde, Konya'daki Veyiszade ve Kayseri'deki Bürüngüz Camii'nde görüldüğü gibi işte şimdi yasadışı eylemlerini yurda yayma aşamasına geldiler.

Şimdi Kudüs'ü bahane etmiyorlar. Doğruca laik devlete karşı cihat ilan ediyorlar.

Sebep, geleceğimizin güvencesi olan yavrularımızın kafasına hurafe değil, çağdaş bilgi dolduralım diyenlerin sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitim yasasını TBMM'den geçireceklerini görmüş olmaları.

Ama şimdi ne kadar gürültü çıkartırlarsa çıkartsınlar, sonunda anlayacaklar ki, çağdaşlıktan yana olan Türkiye onlardan kat be kat güçlüdür.

Nitekim işte sekiz yıllık eğitimin tam olarak uygulanabilmesi için devletin ihtiyaç duyduğu 280 trilyonluk kaynağın onda birini, bir defada İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Başkanı Tuncay Artun, temsil ettiği kurum adına üstlendi.

Şimdi pek çok insanımız ‘‘Devlet belli bir hesap açtırsın, biz de kendimize düşeni yapalım'' diyor.

Lüks tüketim maddelerine makul bir "eğitim vergisi" konması herkesi memnun eder.

Dahası... Hükümet hemen bir ‘‘sekiz yıllık eğitim pulu'' çıkartır da devletle işi olanlar, kendi istekleriyle, her türlü işlem sırasında bu pulları evraka yapıştırırlarsa eminiz kısa zamanda çok büyük kaynak oluşur.

Sinemaların, tiyatroların, maçların biletlerine, satılan lüks malların faturalarına veya fiyat etiketlerine -yine isteğe bağlı olmak koşuluyla- bu bağış pullarından yapıştırılırsa kaynak sorunu çabuk çözülür.

Kabataş Lisesi'ni bir harabe olmaktan çıkartıp muhteşem bir eğitim kurumu haline getiren Feyyaz Tokar'ın yaptığı da bu, yani çağdaş bir Türkiye için mücadele edenlerin eğitime destek vermelerini sağlamasıydı.

Yazarın Tüm Yazıları