Milyonlarca mikropla birlikte çalışıyoruz

Güncelleme Tarihi:

Milyonlarca mikropla birlikte çalışıyoruz
Oluşturulma Tarihi: Şubat 07, 2015 10:40

Her gün defalarca dokunduğumuz klavye, mouse, masa, aslında birer mikrop yuvası. Bazı araştırmalar çalışma masalarının 10 milyon mikroorganizma barındırabildiğini gösteriyor. Ortak kullanılan telefonların yüzde 65’i hastalık oluşturma potansiyeli olan mikrop taşıyor. Eğer klavyenizi, birden çok kişi kullanıyorsa üzerlerindeki mikrop sayısı da artıyor. Bu virüsler düzenli temizlenmezse mide-bağırsak sistemi enfeksiyonlarına, solunum yoluyla geçebilen döküntülü enfeksiyonlara, cilt hastalıklarına kadar birçok hastalığa neden olabiliyor.

Haberin Devamı

Milyonlarca mikropla birlikte çalışıyoruz
Günün büyük bir kısmını ofiste geçiriyoruz. Masamızla, bilgisayarımızla, klavyemizle, telefonumuzla sürekli temas halindeyiz. Görünürde kirli olmamalarına rağmen çok sayıda mikrop ve bakteri barındıran bu eşyalar birçok hastalığa neden oluyor. Bazı araştırmalar ofislerimizde kullandığımız çalışma masalarının 10 milyon mikroorganizma barındırabildiğini gösteriyor. Bazı mikrop ve bakteriler iki hafta yaşayabiliyor. Birlikte çalışılan kişi sayısı ve çalışma ortamının ne sıklıkta temizlendiği de önemli. Kapalı bir ofiste öksüren bir kişi etrafa çok sayıda bakteri yayıyor. İş yerinin havalandırılmaması ve klima gibi etkenler de mikrobun hızla yayılmasına neden oluyor. Bu mikropların etkisini en aza indirmek için öncelikle sürekli kullandığımız bu eşyaları düzenli olarak dezenfekte etmek ve sık sık el yıkamak gerekiyor.

14 gün yaşayabiliyor
Medical Park Bahçelievler Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Dilek Arman, insan elinin değdiği her yüzeyin ele bulaşabilecek tüm mikroplarla kirlenmeye aday olduğunu söylüyor: “Avusturalya’da yapılan bir çalışmada ortak kullanımdaki telefonların yüzde 65’inin hastalık oluşturma potansiyeli olan mikroplar taşıdığını ortaya koymuştur. Mikrop bir kez bulaştığında, zamanla miktarı azalsa da bazı mikroplar 14 güne kadar varlığını sürdürebiliyor. Birden fazla kişinin kullandığı bilgisayarlarda mikrop sayısı ve çeşidi tek kişinin kullandığı bilgisayara göre daha fazla. Cep telefonlarında ısınmanın etkisiyle mikropların daha yoğun olarak bulunduğu yapılan çalışmalarla gösterilmiş.”

Yapılan işin özelliğine göre kullanılan eşyalar değişkenlik göstermekle birlikte, ellerin temas ettiği çalışma masaları, bilgisayarlar, telefonlar, kalemler, kağıt para ve bozuk para, asansör düğmeleri, merdiven trabzanları, kapı kolları-tokmakları, musluklar çok sayıda mikroorganizma barındıran alanlar. Bunlar dışında yine çok sayıda kişinin temas ettiği su sebil butonları, içecek makinesi düğmeleri, çay kahve termosları da mikropların bolca bulunduğu yerler.

Ofislerdeki tuvalet oturaklarda her santimetrekarede 10 mikrop saptanırken, masalarda bu sayı 4.200’e, telefonlarda 5 bine ulaşıyor. Çeşitlilik ise araştırma yapılan yönteme göre artabiliyor. Ancak çoğu araştırmada bakteri sayısı verilirken soğuk algınlığı ve grip gibi hastalıklara neden olan virüsler saptanamıyor. Yani bu sayıları bir kirlilik ölçüsü olarak düşünmek gerekli.

Klimalar zatürre nedeni olabilir
Acıbadem Fulya Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Hülya Kuşoğlu, ofislerde el teması; öksürük, hapşırma gibi solunum yollarından çevreye yayılan mikroorganizmaların mide-bağırsak sistemi enfeksiyonları, solunum yolu enfeksiyonlarına, solunum yoluyla geçebilen döküntülü enfeksiyon hastalıklarına, cilt enfeksiyonlarına hatta bazı cinsel yolla veya kan yoluyla geçen hastalıklara neden olabildiğini söylüyor: “Örneğin ishal yapan tüm bakteri, parazit ve virüsler temiz olmayan eşya vasıtasıyla kişiden kişiye geçebiliyor. İş yerinde soğuk algınlığı, grip, kızamık, kızamıkçık, suçiçeği, verem hastalığı olan kişi öksürme ve hapşırma ile ortama hastalık etkenini dağıtıp başka kişilerin hasta olmasına neden olabiliyor. Ofis havalandırması yeterli ve uygun yapılmazsa klimalardan dahi zatürre yapabilen bakteriler solunum yolu ile vücuda girebiliyor.”

İş yerlerinde çalışanların kişisel temizlikleri kadar şirketlerin de sorumlulukları olduğunu belirten Kuşoğlu, ofislerin yer ve yüzey temizliklerinin düzenli ve uygun malzemeyle yapılması, ortam havalandırması için gerekli sistemin oluşturması ve klimaların düzenli bakımlarını yaptırması gerektiğini söylüyor: “Düzenli gıda ve su analiz tetkikleri ile iş yerinden beslenme yoluyla geçebilecek enfeksiyonlar önlenebilir. Bakımı yapılmamış klimalar havalandırmalar içlerinde bakteri, mantar ya da alerjenler barındırabildiğinden kullanım sırasında ortama hastalık etkeni dağıtabiliyorlar. Düzenli bakımı olmayan bir klimanın ortama yaydığı hava ile zatürre, akciğer mantar enfeksiyonları ve astım hastaları için tetikleyici alerjenler nedeniyle astım nöbeti geçirebiliyor. Ortam havalandırması iyi olmazsa havada bulunan soğuk algınlığı, grip, verem, kızamık suçiçeği gibi solunum yoluyla geçen enfeksiyonlar kısa sürede diğer kişilerde de hastalık oluşturabiliyor.”

Korunmak için neler yapılabilir?
- Hapşırık, öksürük sırasında ağız ve burnun bir mendille kapatılmalı, sonrasında mendilin hemen atılması; mendil bulunamıyorsa kolla kapatılması ile soğuk algınlığı, grip nedeni olabilecek virüslerin çevreye yayılmasının önlenmesi sağlanacaktır.
- Kurumların da temizlik politikalarını belirleyerek çalışanlarının korunmasını sağlaması önemli. Bu konuda dünyada çeşitli kuruluşların geliştirdiği standartlar ve kontrol listeleri söz konusu. Tüm yatay yüzeylerin günde en az 1 kez silinerek temizlenmesi gerekli.
- Bunların yanı sıra duvarların, kapıların ve buzdolaplarının da haftada bir kez temizlenmesi önemli.
- Tuvalet temziliği günde en az bir kez olmak üzere gereken sıklıkta yapılmalı ve çalışanların ellerini yıkayabileceği lavabo, sabun ve havlu ihmal edilmemelidir.
- Yerler de paspaslanarak veya halı kaplı ise süpürülüp vakumlanarak gün sonunda temizlenmeli; halı yüzeyler ayda en az bir kez şampuanlanarak temizlenmelidir.
- Enfeksiyon hastalıklarından korunmanın en etkin ve kolay yolu hijyenik olarak el yıkama uygulamasıdır. El yıkadıktan sonra musluğa el ile dokunmak yerine elimizi kurulamış olduğumuz kağıt havlu ile kapatmalıyız.
- El yıkama özellikle yemek yemeden önce, başka biriyle temas ettikten sonra, tuvalet kullanımı sonrası özellikle önemlidir.
- El yıkama her zaman mümkün olmuyorsa gözle görülür kirlenme yokken alkol bazlı el antiseptikleri ile eller ovalamak da enfeksiyonları önleyecektir.
- Ofis ortamında çalışma masası, bilgisayar klavye ve faresi günlük olarak dezenfektan içeren temizlik malzemeleriyle temizlenmeli.
- Mümkünse tokalaşarak, sarılarak selamlaşma yapmamalı.
- Çalışma ortamının iyi havalanması sağlanmalı.
- Çalışma masasında yemek yenmemeli.
- Gün bitiminde ofis ortamındaki çöpler birikmeden uzaklaştırılmalı.

Nerede ne kadar bakteri var?
Çalışmalar ofis ortamının bakteriler için sıcak bir yuva olduğunu gösteriyor. Bağırsak hastalıkları ve evcil mikroplar alanında uzman Dr. Charles P. Gerba’nın ortaya koyduğu araştırma sonuçlarına göre özel alanlar olarak bildiğimiz, içinde telefon, klavye ve masalar bulunan ofis odalarında, ortak alanlardan çok daha fazla sayıda bakteri ve mikrop bulunuyor. Bazı istatistiki bilgiler şöyle;
Telefon: Ortalama bir masa telefonunun 1 santimetre karesinde yaklaşık 4 bin bakteri bulunuyor ve bu durum telefonlarımızı ofisin en kirli eşyası yapıyor. Bu durum önemli çünkü konuşurken telefonu ağzımıza götürüyoruz ve mikrobu, bakteriyi direkt ağızdan vücudumuza alabiliyoruz.

Masa: Ofis masaları da aşağı yukarı telefon kadar kirli, santimetrekaresinde 3.500 bakteri barındırıyor ve bazı daha kirli masalar bir tuvalet klozetinden tam 400 kat daha kirli yüzeylere sahipler.
Klavye: Bir klavyenin santimetrekaresinde yaklaşık 550 bakteri var. Tüketici grubu “Which?” tarafından Londra’da yapılan araştırmaya göre klavyeler insanı gıda zehirlenmesine götürebilecek kadar tehlikeli mikroplar barındırıyor ve her 33 klavyeden 4’ü sağlık için “tehlike” boyutunda bakteri içeriyor.
Fare: Bilgisayarda kullandığımız farenin santimetrekaresinde 280 bakteri bulunuyor.
Faks makinesi: Ofiste kullandığımız faks makinesinde 301 bakteri bulunuyor.
Kaynak: www.entrepreneur.com

4 SAATTE BİNAYA YAYILIYOR
Arizona Üniversitesi ofiste bakterilerin ne hızda yayıldığını ölçmek için 80 kişinin çalıştığı bir binada araştırma yapıyor. Binanın girişindeki kapıya, insanları etkilemeyen, grip virüsüyle aynı boyutta ve yaşama şartlarında olan bir virüs bulaştırıyorlar. İki saat içinde virüs dinlenme odasına, kahve makinesine, mikrodaganın düğmesine, buzdolabına ve kapı kollarına ulaşıyor. 4 saat içinde virüs birçok kişinin temas halinde olduğu yerlerin yüzde 50’sinde ve çalışanların ellerinin yarısında görülüyor. Çalışanların yarısına el dezenfektanları ve mendilleri veriliyor. Bunlar kullanıldıktan sonra ellerdeki virüsler yüzde 39’dan yüzde 11’e düşüyor. Bir yetişkin saatte yaklaşık 16 defa burnuna, ağzına veya gözlerine dokunuyor. Bu da mikropların vücudumuza girmesini kolaylaştırıyor. Kaynak: www.wsj.com






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!