Dijital dönüşüm protestoyla engellenmez

Güncelleme Tarihi:

Dijital dönüşüm protestoyla engellenmez
Oluşturulma Tarihi: Ekim 22, 2017 10:58

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da taksi kooperatif ve derneklerinin gerçekleştirdiği bir protesto eylemi vardı. Aplikasyon aracılığıyla taksi hizmeti veren dünyaca ünlü firmayı (Uber’i) protesto etmek için bir araya gelen taksiciler, “emek hırsızı” diyerek korsan taksicilikle suçladığı şirketin web sitesinin kapatılmasını, firmaya ağır cezalar verilmesini talep ediyorlardı.

Haberin Devamı

Dijital dönüşüm protestoyla engellenmez
Kuşkusuz bizler de, bir an için, uzun yıllardır hizmet veren taksi şoförleriyle empati yapmak durumundayız. Sonuçta herkesin ekmek derdi var. Uzun yıllardır yaptığınız, hayatınızı adadığınız işe küresel ölçekte bir rakip gelmesi, rekabeti kızıştırması karşısında tedirgin ve rahatsız olmanız oldukça normal bir durum.

Ancak Türkiye küresel dünyanın bir parçası olmaya, dünyanın en büyük ekonomileri arasına girmeyi hedeflemeye devam edecekse, bu veya benzer dünya markaları, rakipleri, hatta yerli ortakları daha da etkin şekilde Türkiye’de yer almaya devam edecekler.

Benzer protesto eylemleri pek çok ülkede yapılıyor. Hatta sistemi tamamen yasaklamaya niyetlenen devletler de mevcut. Ancak yasaklarla, engellerle bu tarz bir teknolojik dönüşüme engel olmaya çalışmanın bu devirde artık pek de bir işe yaramadığını anlamamız gerekiyor.

Bu tür dönüşümler teknolojik gelişmelere paralel olarak aynı zamanda ihtiyaçtan doğar. İnsanlar bu tarz sistemleri kullanmayı tercih ediyorsa, arkasında pek çok sebep vardır. İstanbul özelinde düşündüğümüzde İstanbul’da insanlar bu tarz sistemleri kullanıyor çünkü;
- Şoförle tartışma yaşamadan kısa mesafe gitmek istiyor,
- Gitmek istediği yere ne kadar tutacağını önceden bilmek istiyor,
- Nakit para ve para üstüyle uğraşmadan kredi kartıyla ödemek istiyor,
- Temiz, sigara içilmeyen, bakımlı ve güvenli araç istiyor,
- Ve bence en önemlisi gideceği yere dolandırılmadan, en kısa ve en ucuz şekilde ulaşmayı talep ediyor.

Geçtiğimiz günlerde arka arkaya iki gün iki yabancı konuğum iş toplantısı için ofisimizi ziyarete geldi. Çalıştığım bina şehir merkezine uzak ve toplu ulaşım özellikle yabancılar için kolay değil maalesef.
İlk gelen konuğum Taksim’den bindiği taksinin onu nasıl uzun süre dolandırdığını, sonrasında da “trafik var, sen buradan metroya binip git” diye hiç bilmediği bir metro durağında onu terk ettiğini ve karşılığında da akıl almaz bir ücret talep ettiğini anlattı. İş bununla da bitmiyor. Bulunduğumuz bina metroya yakın değil. Dolayısıyla konuğumun metrodan inince tekrar bir taksi tutup binayı bulması gerekmişti.

Ertesi gün ikinci konuğum geldiğinde merak edip ulaşımda sorun yaşayıp yaşamadığını ona da sordum. O ise “Yoo, ben aplikasyonla araç çağırıyorum İstanbul’da. Ulaşımım çok rahat” dedi.

DİJİTALLEŞME SEKTÖR TANIMIYOR
Dijitalleşmeye engel olmak artık mümkün değil. Müzik sektörü uzun süre dijitalleşmeye engel olmaya çalıştı. Sektör yaşanan dönüşümü uzun süre kavrayamadığı, teknolojiye direnmeyi seçtiği için de bu dönüşümden ciddi zarar gördü.

Ardından sinema sektörü de benzer bir dönüşümü yaşadı. Bugün benzer bir dönüşüm medya sektöründe de yaşanıyor. Bunlarla da bitmiyor. Günümüzde sağlık, eğitim, perakende, lojistik ve tabii ki ulaşım gibi daha pek çok sektörün dijital dönüşümüne tanık oluyoruz. Süreç devam ediyor ve muhtemelen yakın dönemde oldukça yıkıcı sonuçlarına tanıklık ediyor olacağız.

Ulaşım sektöründe yaşananlar daha henüz başlangıç. Sürücüsüz araçların çok yakın bir gelecekte hayatımıza girmesiyle sadece taksi şoförleri değil, kamyon, otobüs şoförleri, özel şoförler, tren makinistleri, uçak pilotları ve yan sektörlerde çalışan on binler, hatta yüzbinlerce insanın işini kaybetmesi mümkün.

Tüm bu dönüşümler biz istesek de, istemesek de, protesto etsek de etmesek de yaşanıyor.
Zaman devletin getireceği yasaklamalarla, engellerle kafamızı kuma gömme zamanı değil. Zaman çözüm üretme ve kapımıza çalan geleceğe hazırlık yapma zamanı.

Bu tarz sistemlere ne gibi alternatifler oluşturabileceğimizi, bazı örnekleri mevcut olan yerli rakiplerini nasıl güçlendirebileceğimizi, mevcut taksileri, şoförleri benzer sistemlere doğru şekilde nasıl entegre edebileceğimizi, yaşanan hızlı ve yıkıcı teknolojik dönüşüme rağmen yeni istihdam olanaklarını nasıl yaratacağımızı düşünme zamanı.

Unutmayalım; “gelecek bugün yaptıklarımıza göre şekillenir”.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!