İhalesiz ihale

KAMU İhale Kurumu, bir gece operasyonu ile Maliye Bakanlığı’na bağlanırsa, aklınıza ne gelir?

Bunun anlamı nedir: Yolsuzluk ve keyfilik kamu ihale sisteminin temel belirleyicisi olacaktır artık.

Haberin Devamı

İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şube Başkanı Nevzat Ersan bu konuda uzun bir açıklama yaparak “İhalesiz ihale dönemi başlamıştır” diyor.

AKP’nin yasal alanda gerçekleştirdiği pek çok düzenleme ve değişiklikler ile ‘niyetini’ belli ettiğini, bunun başında kamu ihalelerinin geldiğini belirtirken “Oysa” diyerek ekliyor:

“Kamu İhale Kurumu, tam da böylesi uygulamaları önlemek ve kamu ihalelerinde şeffaflığı sağlamak amacıyla 2001 yılında AB’nin isteğiyle, özerk bir yapıda kurulmuş ve buna bağlı olarak 4734 sayılı ihale yasası hazırlanmıştır. İktidarda olduğu yıllar boyunca, Kamu İhale Kanunu’nu 18 kez değiştiren AKP, tüm bu değişikliklerle Kamu İhale Kanunu’nun ve Kurumu’nun içeriğini boşaltmaya, alanını daraltmaya ve denetim-şeffaflık konularında işlevsiz bir hale getirmeye çabalamıştır.

Haberin Devamı

Bugüne kadar yapılan 18 değişikliğin hangi maddelerde yapıldığı ve yerine hangi düzenlemelerin geçirildiği incelenirse, AKP’nin sistemli operasyonu açıkça görülecektir:

Bu değişiklikler ve Kamu İhale Kurumu’nun etki alanını daraltma çabaları; ihalelerin hükümete yakın şirketlere dağıtılması ve böylece iktidarın kendi zenginini yaratması sürecinde ‘köşetaşı’ görevi görmektedir.”

Kamu İhale Kurumu’nun, hükümetin Meclis’te yaptığı bir gece yarısı operasyonuyla Maliye Bakanlığı’na bağlandığını açıklayan Nevzat Ersan, Kurum’un tüm yetkilerinin Maliye’nin onayına tabi kılındığını ve böylece Maliye Bakanlığı’nın, hükümeti rahatsız eden soruşturmalar için izin vermeme hakkına sahip olduğunu ve böylece kamu ihalelerinde partizanlık, kayırmacılık, yandaşlara peşkeş döneminin hükümet eliyle resmen güvence altına alındığını belirtti.

Ersan, açıklamasının sonunda şu çağrıyı yapıyor:

“Buradan hükümete ve tüm ilgililere sesleniyoruz: Kamu kaynaklarının yandaş çevrelere peşkeş çekilmesinin önü bir an önce kapanmalıdır. Kamunun kaynakları topluma aittir ve bu kaynakları yönetenler hiçbir kesimin finansörlüğüne soyunmamalıdırlar.

Söz konusu düzenlemenin ardından; kamu yararına kullanılmayan her kaynağın, yaşanılacak olası yolsuzlukların ve toplumsal kaygıları hiçe sayan aymazca uygulamaların sorumlusu da, elbette yetki sahibi olanların ta kendisi olacaktır.”

Haberin Devamı

 Türkiye’nin hovardalığı

 DÜNYA ekonomik krizinde tüm dünya ülkeleri döviz rezervlerini mümkün olduğunca ellerinde tutmaya çalışırken, ülkemiz yurtdışına acil döviz çıkışı yapana %3 teşvik uyguluyor. Türkiye ortalama 150 milyar dolar ithalatı olan bir ülke. İthalatçıların yaptığı ithalatlarda, yurtdışına yapacağınız ödemeyi peşin döviz transferi olarak gerçekleştiriyorsanız %3’lük KKDF’den muafsınız. Ama 3-5 ay veya daha uzun vadede ödeme yapacaksanız %3 KKDF Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu ödeyeceksiniz.

Türkiye’yi her yıl milyarlarca dolar zarara uğratan uygulamanın özü şu: “Kabul kredili (akreditif, vesaik mukabili, mal mukabili) ödeme ile vadeli akreditifli ödeme şekline göre yapılan ithalat %3 Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu’na (KKDF) tabidir.” %3 deyip geçmeyin 4 milyon dolarlık bir ithalatta 120 bin dolar. Durum böyle olunca 150 milyar doların üzerinde ithalatı bulunan Türkiye’deki ithalatçı, sanayici yurtdışı vade olanakları olsa bile bunu kullanamıyor ve paşa paşa dövizini yurtdışından gelen malların daha gümrük işlemleri yapılmadan yurtdışına döviz transferini gerçekleştiriyor. IMF’den birkaç milyar dolar kredi almak için halkın ve hükümetin katlandığı ağır bedel ve fedakarlıklar ortada iken, bu nedeni belli olmayan uygulamayla Türkiye’nin kaç milyar dolarının vadesinden çok önce yurtdışındaki yabancı dostlarımızın cebine indiğini düşünen var mı? Nedeni belli olmayan uygulamaya bürokrasi onlarca neden sayacaktır. Hiçbir neden Türkiye’nin on milyarlarca liralık kaybının izahını yapamayacaktır.

Haberin Devamı

Yurtdışından ithalat yapıyoruz, partnerlerimiz 3 ay, 4 ay ödeme opsiyonları tanıyor. “Yok yok biz peşin ödeyeceğiz” diyoruz. Yabancı partnerlerimizse içlerinden “Ya bu Türkler ticaretin T’sini bilmiyorlar ya da bunlar gerçekten hovarda bir millet” diye düşünüyorlar. Düşünmek bir tarafa bunu kaç kez yüzümüze söylediler. Bu konuyu lütfen o güzel üslubunuzla dile getirin ki, Sn. Bakanımız Zafer Çağlayan bizi bu mantıksız uygulamanın içinden tutup çıkartsın. Işık NARLER

Ataköy sahillerinin satılması için yeni kurul oluşturuldu
İnanılacak gibi değil

 İSTANBUL’da 6 Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu vardı. Bakırköy’e de 6 No’lu kurul bakıyordu. Ataköy sahillerinde Galleria ile Hava Harp Okulu arazisine kadar olan arsa tek bir parçaydı. Hükümet bu araziyi üç parçaya bölerek satmak istiyordu. Yani arazinin ifraz edilmesi gerekiyordu. Ancak 6 No’lu kurul arazinin ifrazına onay vermiyor ve direniyordu. Ancak hükümet arsa ifrazını beklemeden arsanın Hava Harp Okulu’na sınır 1/3 parçasını ihale ile satışa çıkarttı. İhaleyi kim mi kazandı? Avni Çelik’in Simpaş’ı... Kurul’dan başka Bakırköy Belediyesi de ifraza karşı çıkıyordu. Sonra ne mi oldu? Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul’da yeni ilçeler kurulduğu gerekçesiyle Kültür ve Turizm Bakanı’nın onayı ile doğrudan merkeze bağlı İstanbul 7 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Kurulu kurdu. Bakırköy ilçesi, 6 numaralı kuruldan alınarak yeni kurulan 7 numaralı kurula verildi. Ve 6 No’lu kurulun ifraz etmediği Ataköy sahillerindeki arazinin ifrazı gerçekleştirildi. Böylece engel olarak görülen 6 No’lu kuruldan ‘kurtulundu’... Koca yer de üçe bölündü; ‘ballı börek’ yaratıldı. ataköygazete.com.tr’de bu konuda ayrıntılı bilgi var; neden bu kararın alındığı açıklanmalıdır diye de soruluyor. (Büyükşehir’in daha önce Turizm Bakanlığı’nın imar planı yapmasına karşı Kadir Topbaş 8 dava açmıştı. Ama sonra ne olduysa, Topbaş bu davaları meclis kararıyla geri çekti, sahillerdeki imar yapılaşmasında bakanlık ‘tek yetki’yi eline aldı.) Ve bir soru daha: “Ayamama Deresi üzerinde bulunan ve Bizanslılardan kaldığı bilinen tarihi köprünün göz göre göre ortadan kalkmasına daha ne kadar seyirci kalınacaktır?

Haberin Devamı

 Biliyor musunuz      

 ÜNİVERSİTE harç ücretlerine yapılan zamları protesto amacıyla birçok kentte eylem yapan üniversite öğrencilerinin, internet üzerinden www.haracvermiyoruz.com adresinden başlattıkları kampanyayla tepkilerini göstermeye devam ettiklerini... BAKIRKÖY’de Capacity adlı AVM’de Davidoff Cafe’nin (zaman zaman küçük caz grupları da yer alıyordu), iki günden beri türbanlı personel çalıştırmaya başladığını, içki satışını kaldırarak 1 TL’ye çay satmaya başladığını; bu tablodan AVM yönetimi ve bir kısım Bakırköylünün rahatsız olduğunu...

 

Yazarın Tüm Yazıları