Huzursuz bacak sendromu

Sağlık sorunlarının da “in” ve “out” olanı var. Yeni moda sağlık sorunlarının başında “huzursuz bacak sendromu” geliyor.

Bu sorundan şikâyet edenlerin sayısı artıyor. Bu durum stres, depresyon ve benzeri ruhsal problemlerin sıklaşması yanında biraz da ayaklardaki her türlü yanma, uyuşma, karıncalanma ve benzeri yakınmaların hemen huzursuz bacakla ilişkilendirilip damgalanmasıyla da ilgili.
Huzursuz bacak sendromu yaşlılarda gençlerden, kadınlarda erkeklerden daha sık görülüyor. Şeker hastalığı, demir eksikliği, kansızlık, eklem romatizması, depresyon ve benzeri ruhsal sorunlar sendroma yakalanma olasılığını artırıyor. Başlıca belirtileri genellikle uykuda ortaya çıkan ve ayak parmaklarıyla baldırda belirginleşen yanma, uyuşma, karıncalanma, kramp ve huzursuzluk hissi. Bu belirtiler fazla miktarda alkol kullananlar, vitamin-mineral eksikliği olanlar, kan dolaşımında bozukluk bulunanlar, varis şikâyeti olanlar ve sinir kılıfı hastalığından yakınanlarda da (polinöropatiler) görülebiliyor.
Bana sorarsanız huzursuz ayakların en önemli etkeni huzursuz başlar! Çünkü bu sendrom uyku bozukluğu sebebiyle derin uykuya hasret kalan, günü stres ve gerginlikle tamamlayan, duygudurum bozukluğu olanlarda daha sık görülüyor. Kısacası başınız huzursuzsa bacaklarınızda da huzur kalmıyor!
Eğer böyle bir probleminiz varsa sorunun çözümünün kolay olmadığını bilin. Bacak masajı, bacaklara sıcak havlu tatbiki veya buz uygulaması, sıcak bir duş, bazen de ağrı kesiciler, magnezyum ve B12 desteklerinin size yardımcı olabileceği aklınızda olsun. Akşamları fazla alkol almazsanız, kafeinli içeceklerden uzak durur, düzenli egzersiz yaparsanız şikâyetleriniz daha da azalacaktır.
Sorunu bu basit önlemlerle çözümleyemiyorsanız doktorunuzla görüşmenizi öneriyorum.

Yaz kiloları nasıl engellenecek?

Çoğu insan için yaz ayları biraz da tatil rehavetinin etkisiyle yağlanma olasılığını arttırıyor. Yaz sofraları (özellikle akşam yemekleri) daha uzun sürüyor, alkol kullanma ihtimali artıyor, kilo aldırıyor. Yaz aylarında kilo almamanın yolu da bilinen iki gerçeğe dikkat etmekten geçiyor: Daha az kalori tüketip daha çok kalori yakmak! Bu nedenle günlük toplam kalori kazanımını mümkün olduğu kadar sınırlamaya çalışmak ama işi sadece diyet takıntısı noktasında tutmayıp egzersiz faktörünü unutmamak önemli. Yaz boyunca rafine karbonhidratı az yiyecekleri tercih etmelisiniz. Bunun için unlu, şekerli, nişastalı, kremalı yiyeceklere hayır diyebilmelisiniz. Posası bol, yapısı tabii, doğal ve fazla işlenmemiş besinlere ağırlık vermek, fazla şekerli meyveleri tüketirken (karpuz, üzüm, incir) dikkatli davranmak, yağ kullanımını abartmamak (özellikle salataları zeytinyağı denizi haline getirmemek) da önemli noktalar. Küçük porsiyonlar seçmeye, sofradan birazcık aç kalkmaya, tatlı tercihlerinizi sorgulamaya, kalorilerin hesabını gözden kaçırmamaya, alkol kullanımını sınırlamaya, hızlı yememeye özen göstermeye devam etmenizde de fayda var.

Sebze ve meyvenin farkı ne?

Bitkisel yiyeceklerin hangilerine sebze ya da meyve deneceği üzerinde bugün de tam bir fikir birliği yok. Genel olarak her türlü bitkinin tohum içeren kısmı onun meyvesidir. Bitkinin kökleri, yumruları, sapları, çiçekleri, yaprakları ise sebze olarak değerlendirilir. Oysa pratikte durum oldukça farklı. Mesela sebze olarak tanımladığımız patlıcan, domates, salatalık, kabak meyve grubuna da dâhil edilebilir (İran’da salatalık sebze meyve olarak servis ediliyor. Domatesin tarihteki adı aşk meyvesi!). Burada önemli olan her iki besin grubunun da sağlık açısından son derece önemli olması. Ortak yanları bir taraftan düşük enerji taşımaları, diğer yandan yüzlerce yararlı madde bulundurmaları. Beslenme planınızı yaparken sebze ve meyvelere daha çok yer vermeye gayret edin. Farklı grup sebze ve meyveler yemeye çalışın. Ayrıca farklı renk gruplarından tüketmeyi de ciddiye alın. Sebzenin tazesini, meyvenin olgununu yiyin.

Şeker hastaları nasıl beslenmeli?

Şeker hastalığında tam bir metabolik kontrolün sağlanması beslenme tarzıyla yakından ilişkili. Karbonhidrat yönünden zengin besinleri fazla yememek (şekerli, unlu, nişastalı besinler özellikle tavsiye edilmiyor), glisemik yükü düşük, posadan zengin karbonhidratlara ağırlık vermek (sebze ve meyveler, bakliyat grubu ve tam tahıllar), doymuş ve trans yağların yerine (hayvansal yağlar) doymamış yağları (bitkisel yağlar) koymak, özellikle tekli doymamış yağları (zeytinyağı) tercih etmek önemli noktalar. Öğün atlamamak, toplam kalori alımı ve besin tüketimini belirli bir düzen içinde sürdürmeye gayret etmek, alkolden uzak durmak da dikkat edilmesi gereken hususlar.

Gaz probleminin nedeni ne?

Midedeki gazın en önemli nedeni hava yutulması. Hızlı yemek yiyenlerde, yemek yerken konuşanlarda, stresli kişilerde, sakız çiğneyenlerde yutulan hava miktarı artıyor. Bağırsak gazlarına gelince... Kalın bağırsakta bulunan zararsız mikroplar gıda artıklarından gaz üretiyor. Özellikle kuru fasulye ve benzeri bakliyat grubu yiyecekler, sebze ve meyveler, yulaf, buğday, patates ve benzeri besinler gaz üretimini arttırıyor. Bazı kişilerde sütte bulunan laktoz parçalanamıyor, gaz şikâyetine sebep olabiliyor. Meyve ve enginar soğan gibi sebzelerde bulunabilen meyve şekeri fruktoz bazen meyve sularına da eklenebiliyor, gaz yapabiliyor. Gaz şikâyetiniz varsa yavaş yemeye, gevşek takma dişlerinizi düzelttirmeye ve düzenli yemek yemeye çalışmalısınız. Tok karna asla yatmamalı, yağdan zengin kızartmalardan, kremalı soslu besinlerden uzak kalmalısınız. Diyet ürünlerini kullanmamalı (bazı tatlandırıcılar gaz yapabiliyor) sakız çiğnememelisiniz. Bütün bunlara rağmen gaz şikâyetiniz devam ediyorsa sindirim enzimlerinden, aktive kömür tabletlerinden ve simetikon ihtiva eden ilaçlardan, probiyotikli yiyecek ve içeceklerden, probiyotik kapsüllerinden, doğal karbondan ve pankreas enzimlerinden yararlanmayı düşünebilirsiniz.

Kalp hastalıklarından korunmak için nasıl bir yol izlemeli?

Kalp hastalığına yol açan birden çok faktör var. Bu faktörler özellikle orta yaş ve sonrasında dikkatle ve tek tek takip edilmeli. Sigara içmemek, sağlıklı bir kiloda kalmak, aktif bir hayat sürmek, kan şekerini, kolesterolü, tirigliserid seviyelerini dikkatle izlemek, fazla alkol tüketmemek (mümkünse hiç içmemek), doğum kontrol haplarından uzak durmak (özellikle sigara ve doğum kontrol hapını asla bir araya getirmemek), stres yönetimini başarmaya çalışmak, kan basıncını makul hudutlar içinde tutmak ve her yıl düzenli sağlık kontrollerinden geçmek kalp hastalıklarından korunmada en etkili önlemler olarak gösteriliyor.

Yazarın Tüm Yazıları