Horoz dövüşü
Güncelleme Tarihi:
Adam dünyayı toplamış, yer yerinden oynamış, haftalar boyu milletler birbirini yemiş, Eyfel'in Fransa'sı şampiyonluk yolunu yüzmüş yüzmüş, sonunda kuyruğuna gelmiş.
Eee, şimdi siz siz olun da Fransa'nın hakkını teslim etmeyin bakalım.
Ne demişler, ‘‘Eyfel'in hakkı Eyfel'e.’’ Ama Hırvatlar da adeta ‘‘Sen Fransız'ın ispenç horozuysan ben de Denizli horozuyum’’ deyip dikleniyor.
Benim de kaderime bakın. Bir gün önce İstanbul'da Sergio'lu Fenerbahçe'yi Steaua Bükreş'e karşı izleyip görev keyfini yaşamış, ertesi sabah THY ile ver elini ikinci Paris seferi ve Fransa- Hırvat yarı finalini izleme görevi.
Hem de başta sevgili yönetmenim Nezih Alkış olmak üzere, hepsi birbirinden değerli görevli kardeşlerimle birlikte. Gelin de benim Hürriyet'imin yüce kudretine şapka çıkarmayın bakalım.
Sanki bir futbol savaşı
Stade de France bir stat ki anlatamam. Yüzyılın bir harikası. Maç da maç değil bir futbol savaşı. Zaten böyle maçlarda bu saatten sonra kalite beklemek hayal. Ancak bir yanda Fransa'nın Zidane'ı, Djorkaeff'i ile öte yanda Hırvat'ın Boban'ı, Suker'i zümrüt gibi sahanın çimeninde futbol değil sanki santraç oynuyorlar. Teknikse akıl dolu seyrine doyum olmayan tablo gibi bir oyun.
Eleştiri mi, ne eleştirisi beyler? Maçı Fransızlar kazandılar ama ben daha şimdiden Brezilya ile oynayacağı final maçının heyecanını yaşıyor ve futbolu böylesine güzelleştiren iki takımı da candan alkışlıyorum.