Hormonlu kilolara dikkat

Kilolu olmak demek, bedende gereğinden fazla yağ biriktirmek demektir. Ağırlık artışına yol açan şey, kas kazanımı ya da su birikimi -ödem- ise bu durum kilo artışı olarak değerlendirilmez.

Daha önce de belirttiğimiz gibi kilo almanın farklı nedenleri var. Bunlardan biri de hormonal sorunlar. Hormonal kaynaklı kilo problemlerinin başında da tiroid bezi tembelliği yani hipotiroidi geliyor.
Tiroid bezi vücudun ihtiyacı olan tiroid hormonlarını yeteri kadar üretmediği zaman metabolizma yavaşlamakta, bedenin kalori harcama gücü azalmaktadır.
Araya giren farklı metabolik bozukluklar sonucunda da ilerleyici bir kilo kazanımı, daha da önemlisi “diyet+egzersiz” gibi önlemlere bile cevap vermeyen bir “kilo direnci” hali ortaya çıkmaktadır.
Eğer kilo probleminiz varsa, bu problemin tiroid hormonu yetersizliğinden kaynaklanabileceğini unutmayın.
Özellikle kadınsanız ve bilhassa doğum öncesi ya da sonrası veya menopoz döneminde kilo aldıysanız bu araştırmayı mutlaka yaptırın.
Çünkü böyle bir bozukluk varsa, tedavi edilmeden kilo sorununu çözmek mümkün olmaz. Başlangıçta birkaç kilo verilse bile verilen kilolar kısa bir süre sonra geri alınır.

Polikistik over sendromu ve kuşing hastalığı

Kilo sorununu tetikleyen, hormonal kökenli başlıca birçok sorun var. Mesela böbrek üstü bezinin aşırı miktarda kortizol ürettiği Kuşing hastalığı bunlardan biri.
Kortizol üretimi bir süre sonra yüzde yuvarlaklaşma (ay dede yüzü), sırtta hörgüç şeklinde yağ bikrimi, karın ve gövdede genişleme ve bir süre sonra da ciltte, özellikle karın cildi çevresinde mor, kırmızı çatlaklara yol açar.
Polikistik over sendromu olarak bilinen ve daha ziyade genç kız ve kadınların canını sıkan hormonal bozukluk da çok önemli.
Yumurtalıklarda çok sayıda kistin, tüylenme, tekrarlayan sivilceler ve kilo sorunuyla birlikte olduğu bu problemde de aslında sorun insülin direnciyle ilgilidir.
Bu hanımlarda insülin direnci ve buna bağlı kilo sorunu beklenenden daha sık görülmekte, kilo sorunu arttıkça polikistik over sendromuna ilişkin sağlık sorunları şiddetlenmektedir.
Özellikle adet dönemlerinde düzensizlik ve şiddetli sancılanmalardan yakınanlar ile tüylenme ve tekrarlayan sivilceler nedeniyle sık sık cilt hastalıkları uzmanlarını ziyaret eden kilolu genç kız ve hanımlarda bu sorundan kuşkulanmak gerekiyor.
Diğer hastalıklarda olduğu gibi burada da temel sorun hormon bozukluğu olduğu için önce bu bozukluğu gidermek ve kilo sorununu buna paralel bir şekilde insülin direncini de hesaba katarak çözmek lazım.
Önemli bir nokta da şu: Bu hanımlarda insülin direncini ortadan kaldırmazsanız, adet bozuklukları, düzensiz kanamalar, hatta kısırlık gibi problemleri çözmeniz de mümkün olmayabilir.

Fatma Hanım neden kilo aldı?

Fatma Hanım bir yıldır menopoz terlemeleri, uykusuzluk, ateş basması sorunları yaşıyor. Hayatı yalnız bunlarla değil, bir türlü kontrol edemediği sinirlilik, endişe hali, alınganlık ve çarpıntı nöbetleri nedeniyle de altüst olmuş durumda.
Ayrıca “düzenli olarak” (!) şişmanlıyor. Menopoz öncesi tamamen sağlıklı bir kilo aralığındayken geçen yıldan bu yana tam altı kilo almış.
Sorunu paylaştığı doktor ve diyetisyenler “menopoz döneminde metabolizmanızın yavaşlaması ve birkaç kilo yağlanmanız normaldir” deyip konuyu geçiştirmiş.
İki aydan bu yana da yorgunluk, cilt kuruluğu, saç dökülmesi ve kabızlıktan yakınıyor.
Laboratuvar testleri TSH’sının yüksek (6,5), T3 ve T4’ünün düşük, “anti TPO” değerlerinin fazla olduğunu gösteriyor.
Tiroid ultrasonografisi “Haşimato hastalığı ile ilişkili” bulunmuş. Tiroid bezi homojenitesini kaybetmiş, irregular yapılanmalar ve küçük kistik nodüllerle dolu.
Fatma Hanım’ın hikâyesi ve laboratuvar verileri bir araya getirildiğinde, kilo sorununun sadece menopozla ilişkili olmadığı, sürece “tiroid tembelliği”nin de katıldığı anlaşılıyor. Tiroid tembelliğinin nedeni de Haşimato hastalığı.
Fatma Hanım’a yeni bir “kilo yönetimi programı” düzenlenirken, mutlaka tiroid hormonu üretimindeki yetersizliğin de giderilmesi gerekiyor.

Vücut ağırlığı nasıl ölçülmeli?

Vücut ağırlığı, her gün hatta gün içinde bile farklılıklar gösterebilir. Bu sebeple tartım sırasında mümkün olduğunca aynı koşullarda olmakta yarar vardır.
İdeal tartım koşullarını şöyle sıralayabiliriz:
* Sabah uyanınca,
* Aç olarak,
* Tuvalete çıktıktan sonra,
* Kıyafetsiz,
* Adet dönemi olmadan,
* Bir gün önce ağır fiziksel aktivite yapmadan,
* Aşırı kafein veya alkol alımı olmadan tartılmak.

Az yağlı pişirme yöntemlerinden destek alın

Eğer bazı önlemleri ısrarla uygularsanız, besinlerin yağ oranlarını daha da azaltabilirsiniz. Izgarada pişirme, fırında pişirme, ateşte kızartma, mikrodalga ve buharda pişirme en uygun yöntemlerdendir.
Ateşte kızartma, özellikle sebzeler ve derisi çıkarılmış kümes hayvanları için uygulanmalıdır. Deniz mahsullerini ve sebzeleri pişirme spreyleri yardımıyla hafifçe yağlayarak kavurabilirsiniz.
Bazı pişirme yöntemleriyle, yağ ve kalorileri muhafaza eder, kilo yönetiminizi ve kilo vermenizi tehlikeye atabilirsiniz. Örneğin pişmiş bir patatesin üzerine eklediğiniz iki kaşık tereyağıyla, fazladan 200 kalori ve 20 gram yağ alırsınız. Oysa aynı patatesin üzerine dörtte bir fincan ketçap koyarsanız, en fazla 15-20 kalori ekleyecek ve hiç yağ almayacaksınız.
Salatanıza ekleyeceğiniz sos size fazladan 130 kalori ve 14 gram yağ sağlarken, yağı azaltılmış bir sos kullanarak sadece 30 kalori ve 2 gram yağ yüklenirsiniz.
Son zamanlarda “az yağla pişirmeyi” kolaylaştıran, hatta çok az yağ ekleyerek kızartma yapma olanağı veren yeni mutfak gereçleri üretildi. Bunlardan da faydalanabilirsiniz.

Zayıflatan besinler

Bazı yiyecekler kararında ve doğru zamanda tüketildiklerinde kilo vermenize yardımcı olabilir. İşte bazı örnekler...
1. ZEYTİNYAĞI: Zeytinyağının da bir kaşığı diğer yağlar gibi 120-130 kalori enerji içeriyor ama tekli yağlardan zengin olması tokluk hissini artırmasına ve depolanmış yağların daha kolay çözülmesine yardımcı oluyor. Yağ tercihinizi zeytinyağından yana kullanın.
2. CEVİZ, BADEM, FINDIK: Üçünün de 100 gramı yaklaşık 600 kalori. Bu nedenle günde üçünden birini veya üçünün karışımını toplamda 30 gram yemeniz yeterli. Bu tercihi ara öğünlerde de kullanabilirsiniz. Üçünün de omega-3’ten zengin olması ve tokluk hissi vermesi kilo kontrolünü kolaylaştırıyor.
3. SİRKE VE LİMON: Kalori değerleri neredeyse yok gibi bir şey ama ikisi de hangi yiyeceğe eklenirse o yiyeceğin glisemik yükünü düşürüyor. Ayrıca sirkedeki asidik asit ve limondaki sitrik asit, tokluk hissini destekliyor.
4. GREYFURT: Düzenli tüketildiğinde (mesela öğlen ve akşam yarım greyfurt) kilo kaybını destekleyen bir meyve.
5. YEŞİL ÇAY: Her gün 2-3 bardak içmekte fayda var. İçindeki kateşinler metabolizmayı hızlandırıyor.
6. NAR: Düzenli nar suyu içmek, henüz bilinmeyen bir mekanizmayla insülin direncini azaltıyor. Nar suyu içenlerde bel yanları daha çabuk eriyor.
7. YOĞURT: Yağsız veya yarım yağlı yoğurt -özellikle probiyotik bakterilerden zenginse- mükemmel bir kilo yönetimi desteği sağlıyor. Ara öğünler için harika bir seçenek. Yarım su bardağı diyet yoğurt en fazla 50-60 kalori enerji içeriyor.
8. KAHVALTIDA YULAF LAPASI: Yarım yağlı veya yağsız sütle ya da yoğurtla hazırlanan yulaf lapası mükemmel bir kahvaltı seçeneği olabilir. Yulafın tokluk hissini artırarak kilo kontrolünü kolaylaştırdığı biliniyor.
9. HAŞLANMIŞ YUMURTA: Kolesterol sorununuz yoksa, kalp damar hastası değilseniz, doktorunuzla konuşarak her gün kahvaltıda haşlanmış bir yumurta yiyerek güne başlayabilirsiniz. Haşlanmış yumurta tokluk hissini artırıyor, proteinden zengin olduğu için metabolizmayı hızlandırıyor.

Bunalıp üzülünce buzdolabına koşmayın!

İyi beslenmek sadece bedensel değil, ruhsal doyum için de gerekli bir şeydir. Güzel bir sofra, hoş ve etkileyici yemek takımları, peçeteler, masa örtüleri, iyi bir müzik ve yemek sunumu, sanatsal düzeye ulaşmış bir servis beden kadar ruhu da besler.
Beslenmenin ruhsal doyumla ilişkisinin bir başka yönü daha var: Yemeyi ödüllendirme veya cezalandırmada kullanmak!
Başarıların, sevinçlerin, ortak coşkuların ve bayramların yemek sofralarıyla, şölenlerle kutlanması bundandır.
Bunalınca, üzülünce, depresyon veya strese girince buzdolabının önünden ayrılmamamız da aynı nedene dayanır.
Yazarın Tüm Yazıları