Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu
Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu
Prof.Dr. Mikdat KadıoğluYazarın Tüm Yazıları

Hidrolojik ve meteorolojik hizmetler acilen tek çatı altında toplanmalı

Yıllardır aynı hayalle yaşıyorum. Gerçekleştiğini, günün birinde haber bültenlerinde dinlemeyi bekliyorum.

Fakat haberler henüz bu noktaya ulaşamadı. Ben yine de yazayım rüyamı. Kimse kurumsal milliyetçilikle bana kızmasın. "Hayırdır inşallah!" denmesi yeterli! Çünkü böyle bir reform ülkemiz için çok daha hayırlı olacak.

"Hava, su ve iklim ile ilgili risk ve kriz yönetimine yönelik tüm yetkiler, tek elde toplanacak. Bu çerçevede, Çevre ve Orman Bakanlığı Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ile birlikte Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü (ya da bunların hidro-meteorolojik çalışmalar yapan birimleri) kapatılacak ve Çevre ve Orman Bakanlığı’na bağlı Hidrometeoroloji Enstitüsü kurulacak..."

Yıllardır bu haberin rüyasını görüp dururum!..

Gerçek bir habere göre, "Afetle ilgili zarar azaltma, risk ve kriz yönetimi ile ilgili tüm yetkiler, tek elde toplanacak. Bu çerçevede, Başbakanlık Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskán Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü ve İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü kapatılacak ve Başbakanlığa bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı kurulacak." Bu haberi görünce birçok meteoroloji mühendisinin yıllardır rüyasında gördüğü yukarıdaki haberin de gerçekleşmesi için Sayın Başbakanımız bir emir verebilir diye düşünüyorum. Çünkü bu hayırlı rüyanın gerçekleşmesini gerektiren birçok neden var.

TEK PARAMETRE YETMEZ

Örneğin, yiyecek gıda ve içecek su kalmadığında diğer bütün sosyo-ekonomik kaygılar anlamsız kalır. Kuraklık, en kapsamlı sosyo-ekonomik zararlara neden olan, yavaş gelişen en sinsi ve en tehlikeli doğal afettir. Yarı kurak olan ülkemizdeki yağışların miktarı ve zamanı düzensizdir. Buna bir de küresel iklim değişimi eklenirse, ülkemiz kuraklığın şiddetini gelecek yıllarda daha da fazla hissedebilecek...

Örneğin, ANKA ajansının yeni bir haberine göre, "Türkiye’nin dört büyük iline içme suyu sağlayan barajlardaki doluluk oranı geçen yılın üçte birinde kaldı. Enerji amaçlı barajların doluluk oranlarında da ciddi düşüş görüldü." Bu haber sadece DSİ’nin ölçümlerine göre (hidrolojik) kuraklığı tarif ediyor. Yakında DMİ’den yağışların mevsim normallerinde olduğu ve bu yüzden (meteorolojik) kuraklık olmadığına dair başka bir açıklama da gelebilir! Çünkü kuraklık, meteorolojik kuraklık olarak başlar, tarımsal, hidrolojik kuraklık olarak gelişir ve sosyo-ekonomik kuraklık olarak devam eder. Bu yüzden gelişmiş ülkelerde yeraltı suyu, akarsu ve göllerdeki su miktarı, toprak nemi, bitkilerin durumu ve uzun vadeli yağış tahminleri bir elde toplanıp değerlendirilerek kuraklık endeksleri hazırlanır. Yani körün fil tarifi gibi tek parametreye bakılarak kuraklık hakkında sağlıklı bir şekilde konuşulamaz.

TÜRKİYE GİBİSİ YOK

Örneğin, dünyada Türkiye’den başka yağışı bir kamu kurumu, akışa geçen yağışı veya karı ise başka bir kamu kurumu tarafından ayrı ayrı ya da tekrar tekrar ölçen bir ülke yok.

Bu ve benzeri birçok nedenden dolayı, Türkiye’de hava ve su ölçüm, gözlem hizmetlerdeki dağınıklığa ve tekrarlara artık bir son verilmeli. Ayrıca, ülkemizde kuraklık yönetimi için farklı kuruluşlara dağılmış su, hava ve iklim ile ilgili yetkilerin tek elde toplanmalı.

Bu nedenle, "Türkiye geneli, Türk hava sahası ve denizlerinde can ve mal güvenliğini sağlamak ve ulusal ekonomiyi kuvvetlendirmek için meteorolojik, hidrolojik (su) ve iklimle ilgili tahminler ve uyarılarda bulunmak; meteorolojik, hidrolojik ve iklim verilerini ve veri tabanlarından üretilen bilgileri kamu ve özel sektöre ait kurum ve kuruluşlar, kamuoyu, özel ve tüzel şahısların kullanımına sunmak" şeklinde görevlendirilmiş ve organize edilmiş DMİ, DSİ ve EİEİ yerine "Hidrometeoroloji Enstitüsü" gibi tek teknik kurum oluşturulmalı.

Aksi takdirde, Türkiye’de meteoroloji karakterli veya hidro-meteorolojik olaylara sık sık birer afete dönüşmesi, gelişmiş ülkelere nazaran çok daha fazla insan ve ekonomik kayıplara neden olması ile birlikte, geçerli çözümler de geliştiremeyiz. Kurumsal bir milliyetçilikle kimse kurumuna hemen sahip çıkıp bana kızmasın: Sadece "Hayırdır inşallah!", denmesi için rüyamı yazdım! Çünkü böyle bir reform ülkemiz için çok daha hayırlı olacaktır...

Herkese, barışı bol, iklimi kötüleşmeyen, temiz bir dünyada nice yeni yıllar!..
Yazarın Tüm Yazıları