Her gün kumar

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın geçen salı günü partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmanın aşağıdaki bölümünden kamuoyu pek haberdar olmadı. Meğer Türkiye her gün yoğun şekilde kumar oynuyormuş; akşamları da şans oyunlarını izliyormuş. Baykal’ın ilginç toparlaması şöyle:

Haberin Devamı

"Sadaka ekonomisinde yeni aşamaya geçtik; kumar ekonomisi... Türkiye’de şimdi yeni bir kumar ekonomisine dikkatinizi çekiyorum. Türkiye’de devletin oynattığı şans oyunları, pazartesi günleri On Numara, salı günleri at yarışı, İddaa, çarşamba günleri Şans Topu, perşembe Super Loto, bir de 6,54... Neyse... Cuma at yarışları ve İddaa. Cumartesi Sayısal Loto, 6,49, pazar Spor Toto, Süper Toto, Süper Loto ve Gol7, tamam mı?

Şimdi, bu yetmiyor, televizyonlarımız da bu çabanın içinde yer alıyorlar, çünkü reyting var. Niye? Çünkü, Türkiye’de insanlar umudunu kaybetmiş, artık kumara toplumsal olarak yönlendiriliyoruz. At yarışları İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa ve Urfa’da düzenleniyor, Anadolu’nun her tarafında. 2008 yılında 487 yarış günü var, geceleri de oynanmaya başlandı, geceleri de oynanıyor. İddaa her gün oynanıyor, Milli Piyango’nun her ayın 9’u, 19’u ve 29’unda çekilişi var; Kazı Kazan her gün oynanıyor. Şimdi, televizyonlardaki paralı yarışma programlarını da bu çerçevede değerlendirmemiz lazım. Yani Show TV’de ’Var mısın Yok musun’, Acun Ulucalı; ATV’de ’Şans Yolu’, Star’da ’Kim Bir Milyon İster’, Kenan Işık; Fox TV’de Ahmet Çakar ile ’Şansa Bak’; Kanal7 ’Hayatımın Fırsatı’, Tamer Karadağlı.

Şimdi, nereye gidiyor Türkiye değerli arkadaşlarım? Bu nasıl bir toplum? Nasıl bir ekonomi? Nasıl bir alın teri, emek, çaba karşılığı, dayanışma içinde giderek gelişen, büyüyen bir toplum yaratma gayreti, iktidar nerede duruyor? Hükümet nerede duruyor? Türbanla meşgul, türban, türban... Bir ayağın faizde, bir ayağın kumarda, ondan sonra da türban cakasıyla çıkıyorsun ortaya."

Baykal grup konuşmasının bu bölümünde üç kez alkışlanıyor.

ADD, AKP’li başkanı üyeliğe kabul edecek mi

KOCAELİ Büyükşehir Belediye Başkanı AKP’li İbrahim Karaosmanoğlu’nun, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD) Yahya Kaptan Şubesi’ni ziyareti sırasında derneğe üye olduğunu yazmıştık. Bu yazıya ADD Genel Merkez Yönetim Kurulu üyesi Uğur Seten bir açıklama gönderdi. Seten özetle şöyle diyor:

"Sayın Belediye Başkanı ziyaretinde üye olmak için üyelik formu doldurmuştur. Ancak üyeliğinin geçerli olabilmesi için tüzük gereği üyelik başvurusunun ilgili şubenin onayından sonra Genel Merkez Yönetim Kurulu tarafından da onaylanıp karar defterine geçirilmesi gerekmektedir. Sayın Belediye Başkanı’nın üyelik formu henüz ilgili şubemiz ve Genel Merkez tarafından onaylanmadığı için Karaosmanoğlu’nun üyeliği yasal olarak söz konusu değildir."

ADD’nin 1989 yılında Ord. Prof. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Prof. Muammer Aksoy öncülüğünde kurulduğunu, amacının "Atatürk’ün önderi olduğu Türk Devrimi’ni ve bu devrimin temelini oluşturan başta altı ok, Atatürk ilkelerini her alanda ilerlemeye açık ve sürekli geliştirici nitelikteki düşünce sistemini, devrimin bugünkü sonuçlarını ve yarınlara uzantılarını, Atatürk’ün düşüncelerini, davranışlarını, savaşımlarını ve yapıtlarını inceleme, araştırma konusu yapmak, bunlara karşı girişim ve adımlarla yasalar çerçevesinde düşün savaşımı vermek olduğunu" hatırlatan Seten, üyelik şartını şöyle açıklıyor:

"ADD’ye üye olma koşulları tüzüğümüzün ilgili 6. maddesinde yer almaktadır. Buna göre derneğimizin kuruluş nedeni, amaç ve ilkelerini benimseyerek bu doğrultuda çalışmayı kabul eden, Dernekler Yasası’nın öngördüğü koşulları taşıyan, 18 yaşını bitirmiş her Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı derneğimize üye olabilir, çalışmalarımıza katılabilir."

Biliyor musunuz

SULTANAHMET’teki For Seasons Oteli’nin bulunduğu yerin turizm merkezi olarak ilanının iptaline ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun inşaat izni kararına karşılık İstanbul Mimarlar Odası’nın açtığı davada bilirkişi olarak görevlendirilen Prof. Zekai Görgülü, Prof. Emre Aysu ve Prof. Hakkı Önel’in hazırladığı bilirkişi raporunun Danıştay 6. Dairesi’ne gönderildiğinin öğrenildiğini...

ÇORLU Belediyesi’nin yapmış olduğu 1/1000’lik uygulama imar planlarının, bir üst plan olan 1/25.000’lik çevre düzeni bölge planlarına aykırı yapıldığı gerekçesiyle Mimarlar Odası ve mağdur parsel sahiplerinin İdare Mahkemesi’ne açtığı dava sonucunda, Çorlu mücavir alanının %70’ini oluşturmakta olan 1. etap planlarının İmar Kanunu 5/b’ye göre iptal edildiğini, bundan en az 1500’e yakın ruhsat sahibinin mağdur olacağını, sorunun çözümünün de en az bir yıl alabileceğini...

Yorumsuz

BU yazıyı kaleme alırken hiçbir şekilde yorumda bulunmayacağım. Noktasına, virgülüne dokunmadan yazıyorum: "Osmanlı toplumunda kadın, taassuba karşı devletin başlıca tavizi idi. Taassup için ahlak, ırz, ırz da bilhassa kadın demektir. İstanbul’da kadınların ırzından yalnız kocaları, ana babaları sorumlu değildiler. Bütün mahalle halkı aile hayatını kontrol ederdi. Bir eve kadın alındığı haberi duyuldu mu, imam, bekçi ve belli başlı mahalle eşrafı gider, o evi basardı. Çatı arasına ve kümese kadar aramadığı yer bırakmazdı. Sokakta herkes ’kadın kıyafetine karışmak’ hakkını kendinde görürdü. Yüzler, eller, kollar ve bacaklar iyice kapanmalı, çarşaflar vücut biçimini hiç sezdirmemeli, peçeler bir süs değil, tam bir örtü olmalı idi. Bazı kibar semtlerde ve Beyoğlu’nda bu disiplin biraz gevşerdi. Fakat harp, pahalılık gibi hadiseler olduğu veya idare aleyhine dedikodular arttığı vakit, hemen kadın kılığı ’günün meselesi’ haline gelirdi.

"Kadın erkekle bir arabaya binemezdi. Vapurlarda, tramvaylarda, muhallebici dükkánlarında kadın yerleri perde veya kafesle erkek yerlerinden ayrılmıştı. Mesirelere kadar her yerde harem kısmı vardı." (Falih Rıfkı Atay, Çankaya, 445-446)

Tarih tekerrürden ibarettir.

H. Murat KADIOĞLU

Haberin Devamı

Mesaj Panosu

BU iktidar türban konusunda ve her konuda özgürlüklerden yanayım, diyor ama RTÜK yerli dizilerdeki içkili sahnelerin kaç dakika yayında kaldığının çetelesini tutuyor. Bu nasıl özgürlük?

Işık DİKİCİGİL-İZMİR

Yazarın Tüm Yazıları