Hayatın kenarında değil, tam ortasında olmak istedik

YILLARCA süren arkadaşlıklarını, birlikte bir işletme kurma fikriyle devam ettirmek isteyen, Nurcan Öztürk ve Gürselin Balcı, Ağustos ayında açtıkları Fruit and The City bayiliği ile Başkentlilere hizmet vermeye başladı.

Ankara Üniversitesinde ekonomi eğitimi alan Nurcan Öztürk ve gazetecilik eğitimi alan Gürselin Balcı bayilik alma fikrini, şu sözlerle anlattılar:

"Yıllar sonra çalışma hayatımızı sonlandırdığımızda da boş durmak istemedik. Yeteneklerimizi geliştirmek, daha öne çıkartmak için kendimizi; resim, takı tasarımı, ünlü ahçılardan yemek kursları gibi çeşitli uğraşların içinde bulduk. Hepsinden çok keyif aldık. Fakat içimizdeki yeniden çalışmak, hayatın kenarında değil tam ortasında olmak, teknolojiden uzak kalmamak için büyük istek duyuyorduk. Sonunda bir gün ’Meyve Çiçekleri’ ile tanıştık ve bu işi yapmaya karar verdik."

Özetle, meyveleri çeşitli kalıplar kullanarak çiçek buketi haline getirdiklerini söyleyen Öztürk, işe başlama öyküsünü ve yaşadıklarını ise şöyle dile getirdiler:

Yeteneklerimizi harcamadık

Çalışma hayatımız bittiğinde de boş durmak istemedik. Çeşitli kurslara devam ederek bir çok sanat dalında eğitimler aldık. Sonunda bir gün ’Meyve Çiçekleri’ ile tanıştık. Müthişti, heyecan vericiydi, inanılmaz estetik ve bir o kadar da doğaldı, lezzetliydi. Meyve ile sanat buluşmuştu. Hem çiçek hem de taptaze meyvelerden oluşan leziz buketlerdi. Bu işi yapmaya karar verdik.

İstanbuldan bayilik aldık

İstanbul’da Fruit and The City’nin sahibi Bahar Durusoy’la tanıştık. Kendisinden Ankara’da şube açmak için francaising aldık. Bize birer hafta kurs verdi. İşi öğrendiğimize inanınca da (haydi şimdi gidin kendinize Ankara’da yer arayın) dedi. Turan Güneş Bulvarı’nın paralelinde Tiflis Caddesi’nde küçük bir dükkan tuttuk. Bir ay boyunca içini istediğimiz şekle getirmek için çabaladık. Sanayi tipi soğutucu dolaplar sipariş verdik, çalışma tezgahları, mutfak yaptırdık. Günlerce uğraştık didindik ve nihayet 15 Ağustos’ta küçük işletmemizi hizmete açtık.

Ürünlerimizi sipariş üzerine hazırlıyoruz ve hiç koruyucu madde kullanmadan taptaze gönderiyoruz. Çilek, ananas, kivi, kavun, karpuz, üzüm, portakal her mevsim kullandığımız meyvelerle çalışıyoruz. Tamamen steril ortamlarda eldiven ve bone kullanarak hazırladığımız ürünlerimizi özel kutularında, son derece zevkli ambalajlarla süsledikten sonra klimalı araçlarımızla istenilen adrese teslim ediyoruz. Yenilik seven, farklı tatlardan ve sürprizlerden hoşlanan ya da değişik sürprizler yapmak isteyen insanlar genel anlamda müşteri kitlemizi oluşturuyor. Müşterilerimiz, anne, babalarına, sevdiklerine eşlerine, hediye olarak ürünlerimizi gönderiyorlar.

Bir erkek müşterimiz eşi için bir sipariş verdi, fakat üzerine not yazma konusunda biraz sıkıntısı olduğunu söyleyip bizim güzel bir söz yazmamızı rica etti. Biz de çok hoş duygular içeren bir not yazıp siparişi yolladık. Müşterimiz bir kaç gün sonra bizi aradı ve eşinin "Senden bu kadar güzel sözler beklemezdim ne kadar incesin" diyerek boynuna sarıldığını ve çok mutlu olduğunu ifade etti. Müşterilerimizin bu tip diyalogları en az onlar kadar bizleri de mutlu ediyor.

Barakayı ekmek teknemiz yaptık

ESNAFLIĞA çocuk yaşlarda babasının araba yıkama istasyonunda adım atan Uğur Kurnaz, bir çok işte çalıştıktan sonra eğitimini gördüğü erkek kuaförlüğü mesleğini yaklaşık 1 yıldır Balgat’ta icra ediyor.

İlkokula başladığı günden beri asker ya da doktor olmak isteyen Kurnaz, tüm bu hayallerini bir kenara itip ’okullu esnaf’ olmaya karar vermiş. Kurnaz, kuaförlüğe başlama öyküsünü ve yaşadıklarını şöyle anlattı:

Okullu kuaför kararı verdim

Orta öğretimim bittikten sonra askerlik ve doktorluk hayallerimi bir kenara itip, okullu esnaf olmaya karar verdim. 4. Akşam Sanat Okulu Erkek Berberliği bölümüne girip 2003 yılında mezun oldum. Bu güne kadar çeşitli işlerde çalıştım ve sonunda kararımı verdim. Ben eğitimini aldığım ve bildiğim işi yapmalıydım. Arkadaşım Necati Savaş’la birlikte mahallemizde barakadan bozma bir yeri tadilattan geçirerek Onur Erkek Berberi adı altında işletmemizi hizmete açtık. Açalı yaklaşık 1 yıl olmasına rağmen, mahallede ve bu piyasada yerimizi almış olduk.

Yüzüncü Yıl 36.Cadde’de, polis karakolunun hemen arka sokağındaki dükkanımız, uğrayanların memnun kaldığı bir hizmet yeri haline geldi. Mahalleli olmamız ve makul fiyatlarımızla, dar gelirli mahalle halkımızın tercih nedeni olduk. Müşterilerimiz genelde işçi, memur, emekli ve öğrencilerden oluşuyor. Parası çıkışmayan sakinlerimiz de çoğu zaman ücretlerini bir daha ki traşta ödemek üzere traş olurlar.

İşletmeyi yeni açmamıza rağmen çeşitli ilginç olaylarla da karşılaşıyoruz. Örneğin bazı müşterilerimiz (traşım gelmiş mi, traş olmalı mıyım) diye bize danışırlar. Doktora gidip (ben hasta mıyım bir bak) demeye benziyor. Bize gelenler de traş olup evlerinin yolunu tutuyor tabiki.

Yazarın Tüm Yazıları