Hangi Tayyip Erdoğan?

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Demokrasiyi değil, ‘‘İslamı’’ referans noktası aldığını her fırsatta söyleyen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın son zamanlarda dilinden düşmeyen bir kavram var:

‘‘Taban demokrasisi!’’

Gerçi demokrasinin ‘‘taban’’ tarafından kullanılmayanı zaten demokrasi değildir.

Bunun dışında kalan ise, Necmettin Erbakan'ın yıllarca ‘‘kullandığı’’ keyfi yönetim biçimidir ki, onun adı ‘‘demokrasi’’ değil ‘‘maskaralık’’tır.

Refah Partisi kapatılalı beri her fırsatta ‘‘taban demokrasisi’’nden söz eden Recep Tayyip Erdoğan, ihtimal ötekini de ‘‘demokrasi’’ sanıyormuş. O yüzden şimdi böyle zorlama bir kavram kullanıyor.

Ama zararı yok. Zorlama da olsa, böyle bir kavram üretip kullanması gösteriyor ki, ‘‘demokrasi’’nin önemini ve nimetini nihayet kabul etmiş.

Bu tabii olumlu bir nokta.

Sayın Erdoğan üyesi bulunduğu Fazilet Partisi'nin liderliğine soyunduğuna göre, kendisinin eskiden bilinen siyasi kimliği ile son zamanlarda teşhir ettiği çizgi arasındaki çelişkinin çözülmesi gerekiyor:

Recep Tayyip Erdoğan dünkü Milliyet'te yayınlanan mülakatında Fazilet Partisi'ni ‘‘bir değişim sürecinin ilk adımı’’ olarak gördüğünü söylüyordu.

Demek ki, ‘‘şimdiki görüntüyü bu partinin kimliğinin kalıcı şekli’’ gibi algılamak yanlış olur. Çünkü Tayyip Erdoğan -kendisinin bir gün bu partinin başına geçeceği varsayımına dayalı olduğu anlaşılan yanıtlarında- ‘‘Fazilet Partisi asıl karakterini o zaman sergileyecek’’ demeye getirmektedir.

O zaman da Sayın Erdoğan'ın eski beyanları ile yenileri arasındaki farklılıklar önem kazanmaktadır.

Sayın Erdoğan şimdi ‘‘Ben Avrupa'da Hıristiyan Demokratlar varsa, Türkiye'de de Müslüman Demokratlar olmasından ve bunun yasallaşmasından yanayım’’ diyor (21 Haziran 1998 Sabah).

Bu güzel. Ama bunu söyleyen Erdoğan, Avrupa'daki Hıristiyan Demokrat Partiler'in ‘‘mevcut Anayasal düzene karşı olmadıklarını’’ da biliyor ve ‘‘Bugünkü Anayasal düzene karşı olmadığını’’ açıkça söylüyorsa güzel. Yoksa söze hâlâ, ‘‘Elhamdülillah Şeriatçıyım’’ (21 Kasım 1994 Milliyet) diyerek başlarsa, -bu sözü ne kadar tevil ederse etsin- Anayasal düzene ve demokrasiye bağlılığı konusunda kimseyi inandıramaz.

O nedenle sormak gereğini duyuyoruz:

‘‘Bizim getirmek istediğimiz sistem Allah'ın hükümlerine ters olamaz. Bizim referansımız İslam'dır. Bizim getireceğimiz sistem bir defa bu referansa ters düşmeyecek’’ (23 Eylül 1996 Yeni Yüzyıl) diyen ve bu sözlerinden geri döndüğünü hiçbir şekilde söylemeyen Tayyip Erdoğan şimdi savunduğu anlamda bir ‘‘demokrat’’ olabilir mi?













Yazarın Tüm Yazıları