Hadi Uluengin: Türkiye'ye Mehmetçik rolü

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

AVRUPA Birliği'nin Dış Politika ve Ortak Savunma Yüksek Tenmsilcisi olarak ilk kez Türkiye'ye gelen Javier Solana, dün bizim gazetede yayınlanan makalesinde Türkiye ile AB arasındaki savunma ve güvenlik ilişkilerinden söz ediyordu. Aslında konu, dün Solana'nın Ankara ziyaretinin de ana maddesiydi.

Makalesini dikkatli okuyunca Solana'nın dosyasında bu konuda yeni bir şey olmadığını anladım.

Avrupa güvenlik ve savunma projesinde Türkiye'nin karar mekanizmaları dışında kalacağını tekrarlıyordu.

Ayrıca, AB'nin geliştirmekte olduğu projeyi, küçük bir kriz yönetim girişimi gibi göstererek, Türkiye'nin üye olmadan da Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği ESDI'ın karar mekanizmasında bulunmasına fazla gerek olmadığını ima ediyordu. Türkiye'yi memnun edeceğini sandığı önerileri de yetersizdi.

* * *

SOLANA, ‘‘Avrupa'da NATO'nun yerini alacak ya da onunla rekabet edecek alternatif ittifak kurmuyoruz...Bu girişim sadece daha çok sorumluluk ve yükümlülük alma yönünde olumlu bir çalışmadır’’ diyor.

Diyor ama bir yandan da Helsinki Zirvesi'nde kararlaştırıldığı gibi, 2003 yılına kadar Avrupa'da 60 bin kişilik bir güç oluşturacaklarını tekrarlıyor.

Avrupa'yı izleyen bir diplomatın dediği gibi, ‘‘minimize’’ ediyor. Küçük gösteriyor.

Önce küçük bir adım atılıyor, nihai politikalara gıdım gıdım gidiliyor. Ama sonunda mutlaka amaca varılıyor.

Nasıl takdim edilirse edilsin, yeni örgütlenme ile Avrupa Ordusu'nun temeli atılıyor.

* * *

HER ne kadar Solana, Türkiye ile AB arasında bir krize nasıl müdahale edileceği konularında sürekli danışma mekanizmaları oluşturmaktan söz ediyorsa da bunun istişare mekanizmaları oluşturmaktan öteye gitmediği anlaşılıyor.

19-20 Haziran tarihlerindeki AB Zirvesi'nde sonuca bağlanacak olan karar tasarısı geçen günlerde yapılan toplantılarda ortaya çıktı.

Türkiye, AB üyesi olmamasına rağmen, Batı Avrupa Birliği yani BAB çerçevesinde her hafta yapılan Konsey toplantılarına gözlemci olarak katılma ve fikir beyan etme hakkına sahipti.

Oysa BAB'ın yerini alacak olan ESDI'da, ilişki istişare seviyesine iniyor. Haftalık düzenli toplantıların yerini yılda bir iki kez yapılacak toplantılar alıyor.

Yani Türkiye, Avrupa'nın kriz politikalarına müdahale edemeyecek. Çünkü bu aşamada karar mekanizmasında yok. Ancak, AB'nin kararını vereceği bir operasyona katılmak isterse, o zaman gündelik yönetim konularıyla ilgili karar toplantılarına katılabilecek.

Diğer adaylar tam üyelik görüşmelerine başlarken, ‘‘Tam üyelik görüşmelerine başlanmayacak’’ şerhiyle aday olan Türkiye'ye AB, ‘‘Sen güvenliğimizin Mehmetçiği ol’’ diyor.

Bu sorunu çözmenin yolu, Türkiye'ye tam üyelik takvimini göstermekten geçiyor.

Yazarın Tüm Yazıları