Hadi Uluengin: Şefkatli muhafazakar

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

ZAMAN ne çabuk geçiyor, iki başkanlık dönemi bittiğine göre demek ki sekiz yıl olmuş, 1992'de ABD'ye giderek Cumhuriyetçi Parti kurultayını izlemiştim.

Hudson'daki kongre George Bush'u Bill Clinton'a rakip tayin etmişti.

Siyaset arenasından ziyade çok büyük çaplı bir taşra panayırını andıran ve tabanca lobisinden kürtaj muhaliflerine kadar ‘derin Amerika’nın hemen tüm muhafazakar temsilcilerini bir arada bu forum sayesinde, ancak kitabiyattan bildiğim Yeni Dünya demokrasisinin pratiğini gözlemlemek şansım oldu.

Ayrıntıya girecek değilim ama şu kadarını söyleyeyim, sonsuz saygı duymama rağmen söz konusu demokrasinin Miki Fare boyutu beni hala yadırgatıyor...

* * *

NEYSE, dün Philadelphia'da başlayan yeni Cumhuriyetçi kurultay başka bir Bush'u, yani yukarıdakinin ‘Jr’ rumuzlu oğlunu başkan adayı olarak saptayacak.

Zaten sekiz sene öncesini hatırlamam da biraz bundan kaynaklandı. Üstelik, peder - mahdum ilişkisine ek olarak ortada başka bir paralellik daha var.

Son yayınlanan sondajlar ‘küçük’ (!) Bush'un Demokrat Parti adayı Al Gore'a fark atacağı yönünde ki, iki dönem önce de durum aynıydı... 1992 yazının kamuoyu taramalarına göre Clinton'un ‘büyük’ Bush önünde kaybedeceği kesindi.

Oysa tersi çıktı. Kasım ayına kadar iyi bir kampanya yürüten ve ‘daha çok hakkaniyet’ temasını işleyen ‘Saksafoncu Bill’, özellikle zenci ve ‘hispano’ azınlıklarla kadın seçmenlerin oyunu kaparak rakibini yenilgiye uğrattı.

Gerisini hepimiz biliyoruz. Kim ne derse desin, ekonomik performanstan dış politikaya Bill Clinton iyi bir başkan oldu ve adını altın harflerle yazdırdı.

* * *

ÖYLE anlaşılıyor ki ‘Jr’ Bush babasının 1992 yenilgisinden ders çıkartmış.

Çünkü Teksas Valisi kendisini ‘şefkatli muhafazakar’ olarak tanımlıyor ve Yasemin Çongar'ın dünkü ‘Milliyet’te belirttiği gibi, ‘gel, kim olursan gel’ siyasetini izleyerek genelde ‘ezeli demokrat’ addedilen alt ve marjinal sosyal grupları da cezbetmeyi planlıyor. Sağı merkeze çekmek taktiğini uyguluyor.

Üstelik, makam Beyaz Saray pratiğinde ikincillik arzetse bile, pederi dönemindeki savunma bakanlığından dolayı iyi bir devlet tecrübesi olan ve tutuculuğunda hiç ölçüyü kaçırmayan Dick Cheney'i başkan yardımcısı ataması, mahdum George Bush'un dengeleri her kademede korumak istediğini gösteriyor.

Başka bir deyişle, ‘şefkatli muhafazakar’ son sıfatıyla fil amblemli partinin ‘keklik müşterilerini’; yeni boyut içeren ilk sıfatıyla da normalde rakibine oy atması gereken ‘liberal’ kitleleri hedefliyor.

Kasım'da seçimi kazanmaya yeter mi ?

İnşallah yetmez !

* * *

İNŞALLAH yetmez, çünkü kendi kendine gelin güvey olan ben Carter gibi vahim ve istisnai durumlar hariç hemen daima Demokrat Parti'yi destekledim.

N'apim, mantığımdan ziyade bilhassa kalbim hep o tarafa meylediyor.

Üstelik, bu defa hem mantığım, hem de kalbim Al Gore'den yana...

Çünkü, ülke isimlerini bile birbirine karıştırarak ve pot üstüne pot kırarak gayet tıntın olduğu izlenimini uyandıran ve Teksas valiliği dışında hiçbir yönetim tecrübesi bulunmayan ‘Junior’ Bush bana güven vermiyor.

Yürek insafından ise hiç bahsetmeyelim, zira muhterem kendisine istediği kadar ‘şefkatli’ desin, ‘patronu’ olduğu eyalet hem insan kellesi uçurmak bab'ında ABD'nin ilk sırasında yer alıyor; hem de iş sosyal hakları bir nebze korumaya gelince, tersine en son sıraya düşüyor. ‘Şefkat’e kitakse !

Dolayısıyla, tekrar 1992'ye dönüyorum ve bütün kalbimle temenni ediyorum ki, olumsuz sondajlara rağmen Demokrat Parti adayı önümüzdeki üç ay içinde durumu toparlasın ve 7 Kasım günü mahdum Bush'un eline pasaportunu versin...

Yazarın Tüm Yazıları