Hadi Uluengin: Mezarlıktaki Halloween

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

HAZAN ayının ilk günü ya, yarın Katolik aleminde ‘ölüler yortusu’dur. Ritüel, Müslümanların bayram arifesi ziyaretlerini andırır.

Anne, baba, çocuk, nine, Hıristiyan aidiyetten insanlar bütün familyayla birlikte kabristan yolunu tutarlar. Açıkgöz çiçekçilerin fahiş fiyata sattığı kasımpatı demetlerinden alır ve hısım akraba mezarı üzerine bırakırlar.

Belki daha erken saatteki ayin-i ruhaniye de katılmış olan inançlılar merhumun başında istavroz çıkartır. Diğerleri huşu içinde durmakla yetinir.

‘Ölüler yortusu’, ölülerin rahmetle anıldığı mukaddes güne tekabül eder.

* * *

GALİBA ‘ederdi’ demek ve ‘di’li geçmiş zaman kullanmak daha doğru olacak!

Çünkü baksanıza, şu ‘halloween’ moda oldu olalı, kocalarını unutamayan üç beş yaşlı dul hariç kimsenin ‘ölüler yortusu’nu taktığı yok... Mezarların üzerinde dikenli ot bitecek... Papazlar cemaat bulamamaktan yakınıyor... Ve eminim ki, kasımpatı satan açıkgöz çiçekçiler de artık şekerci dükkanı açacak.

Kabul, kabul, belki Acem damarım tuttu ve muhtemelen biraz abartıyorum...

Fakat yine de inanın, tanrıtanımaz zamanların İrlanda kökenli adeti ABD aktarmalı olarak ve refah toplumu pırıltılarını saçarak tekrar Eski Kıta'ya döndüğünden beri İsevi kimliğin kutsal yortusu yavaş yavaş ortadan kayboluyor.

Neymiş, Kelt takvimine göre yaz 31 Ekim'de bitermiş de; ertesi gün öbür taraftakiler tekrar bizim tarafa gelirmiş de; onları korkutmak için pek dehşet giyinmek gerekirmiş de; bezirganlar da göçmenler tarafından Amerika'ya taşınan bu ritüelin üzerine atlayıp onu tüketici çocuk bayramına dönüştürmüş de...

Dolayısıyla, şimdi 1 Kasım deyince veletler ve ‘teenager’lar yine ölümü hatırlıyor ama, buradaki ölüm, haftalardır mağaza reyonlarını dolduran ve sabah şen şakrak surata takılan iskelet maskesinden başka bir şey değil !

Bir de, elalemi yolda çevirip ‘ya şaklabanlık yap, ya bonbonu sökül’ anlamında ‘trick or treat’ diyeceklerinden, akıl fikir şeker kavanozunda...

Hani nerede kaldı ‘ölüler yortusu’ndaki kutsevilik ?

* * *

NİTEKİM, okuduğuma göre, Fransa'daki Clermont Ferrand şehri piskoposu Monsenyör Hyppolyte Simon yukarıdaki duruma kazan kaldırmış.

Din adamı ‘halloween’in simgesi kabak artık kabak tadı verdi dercesine, ‘laiklik’ (!) adına Fransız eğitim bakanlığı tarafından da okullarda bilhassa desteklenen ve yaygınlaştırılan bu tanrıtanımaz adetin, özünde insanları ölüm gerçeği karşısında düşünmeye sevkeden İsevi yortuyu unutturduğunu söylüyor.

Açıklamasına bir de, ‘böylelikle, ülke paganlaşıyor’ cümlesini eklemiş.

Benim siyah cüppelilerle aynı fikri paylaşmam pek nadir bir şeydir ama işte bu defa piskoposun görüşlerine katılıyorum.

Doğru tabii, mesele inanmakta veya inanmamakta değil kimlik aidiyetinde...

Ve, söz konusu aidiyetin çok önemli bir boyutunu oluşturan ve aslında binyılların tecrübesinden süzülen din kültürünü durmadan hadım etmeyi sürdürürsek, nihayetinde, bizi biz yapan şeyleri bütünüyle yitiririz.

‘Halloween’ şamatasına ve tatil kaçamağına itirazım yok da, eğer İseviler ölülerini unutarak ve mezarlarına kasımpatı bırakmayarak 1 Kasım'da salt cadı kıyafetiyle eğlenirlerse; bizler de arifelerde kabirleri ziyaret etmeyerek ve bayramlarda el öpmeyerek onları yalnız tatil fırsatı olarak algılarsak, her iki din kültürü eninde sonunda, Monsenyör'ün deyişiyle, ‘paganlaşır’

Üstelik, yine her iki uygarlığın manevi değerleri tam tırpan yiyeceğinden, maddiyatçılık had safhaya varır. Tekdüzelik inanılmaz raddeye ulaşır.

Dolayısıyla, yarın Katolik kimlikli bir Batı şehrinde iskelet maskesi takmış bir ‘halloween’ veleti ‘ya şaklabanlık yap, ya bonbon şekerini sökül’ diye şaka kabilinden yol keserse, inançlı veya değil, Hıristiyan aidiyetten yetişkin ona demeli ki, ‘kerata, git önce dedenin mezarına kasımpatı bırak’ !

Yazarın Tüm Yazıları