Hadi Uluengin: AB ormanı Türkiye ağacı

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

TAMAM, her koyun kendi bacağından asılır ve ateş düştüğü yeri yakar... Dolayısıyla, AB Komisyonu'nun Türkiye'ye ilişkin olarak yayınladığı ‘Katılım Ortaklığı Belgesi’ne pür dikkat kesilmemiz bir dereceye kadar normal.

Fakat, tekrarlıyorum, ancak bir derece kadar... Bakış açımızı ağacın tekilliğiyle sınırlayıp ormanın bütününü ıskalamanın alemi yok !

Bunu şunun için söylüyorum, bizim ‘KOB’ aslında, Brüksel'in çarşamba günü yaptığı genel ‘genişleme değerlendirmesi’ içinde yalnızca bir noktaydı.

Topluluk yürütme organı sadece Ankara konusunda değil, üyeliğe aday diğer on iki başkent için de görüş beyan etti.

Buna söyle bir göz atalım da kendi ağacımızın ormandaki yerini saptayalım.

* * *

AB Komisyonu özet olarak dedi ki, ekonomik açıdan hiç sorun çıkartmayacak iki ülke Malta ve Kıbrıs'tır. Bunlara Macaristan ve Estonya da eklenebilir.

Biraz daha diş sıkmak kaydıyla hadi Polonya da bünyeye girsin.

Onlardan sonrakilere ise Allah kerim... Tarih vermek için de zaman erken.

Ve, bugüne kadar yürütülen genişleme müzakerelerinin gayet alargadan gittiğini çağrıştıran Romano Prodi'nin örgütü, esas kararı verecek olan Ortak Pazar başkentlerini sıkıştırdı:

‘Yeni üye almadan önce iç mekanizmayı mı değiştireceksiniz, oy çokluğunu mu benimsiyeceksiniz, federasyon anayasa mı yazacaksınız ne halt edecekseniz bir an önce edin, çünkü üç, dört, beş her neyse, ilk adayların 2004, bilemedin 2005 yılı başında Brüksel koltuğuna oturması gerek... Sözünüzü unutmayın !’

Bu yaklaşımın nedenleri üzerinde duralım.

* * *

KOMİSYON kendi devletlerini ‘sıkıştırıyor’, zira en önce Paris ve Berlin, ‘motor başkentler’in ilk başta yaşadığı ‘genişleme heyecanı’ balon gibi söndü.

Ayakların suya değmesi normal, örneğin yukarıdaki ilk beş adayın toplam GSMH'si ancak bir Hollanda ediyor. Sadece Polonya tarım sektörü dev bir sorun.

Zaten dikkat, ‘her şeyiyle hazır’ denilen Çekya artık listede yok...

Dolayısıyla, ‘on beş’ler faturanın kabarıklığı karşısında paniklediler.

Pamuk elleri cebe atmamak için bin bir dereden su getiriyorlar.

Nitekim, aynı ‘on beş’lerin kamuoyu da döndü. Son yoklamada ‘genişlemeden yana mısınız’ sorusuna ‘evet’ cevabı verenlerin genel ortalaması yüzde 38'i geçmiyor. Bu oran Almanya'da yüzde 34'e, Fransa'da yüzde 26'ya kadar düşüyor.

Eh, millet yeni üyelerin kendisine yeni vergi ve yeni gaileyle geleceğinin farkında, ‘Atlantik’tan Ural'a Avrupa' lafını yalnız edebiyatta seviyor.

Üstelik, hadi papeller çıktı ve ahali ikna edildi diyelim, şu kesin ki mevcut Ortak Pazar yapısı kurumsal olarak on altıncı bir devleti kaldırmaz.

Bırakın onu, kiminin ‘euro’ sistemine bile girmediği, fakat kiminin Kıta federasyonu istediği AB stratejik bir yeni rota çizmeden sağlıklı ilerleyemez.

İşte bütün bunlardan dolayı da, Topluluk başkentleri ne ilk kümedeki, ne ikinci ligdeki aday ülkelere şimdiden kesin üyelik tarihi vermek istemiyorlar.

Ve Komisyon çarşamba günkü raporuyla onları sıkıştırıyor, çünkü olayın göbeğinde oturduğu için en iyi o biliyor ki, genişleme henüz laftadır ve ortada somut bir şey yoktur.

* * *

ORMAN yukarıdaki gibi... Onun sathında bir ağaç olan Türkiye'yi bu genel manzaradan bağımsız düşünemeyiz.

Başka bir deyişle, ‘birinci kümedeki’ adayların üyeliği dahi ortadayken, ne kendimizi için bir tarih tahmininde bulunmanın; veya tersine, ‘KOB’da şunlar bunlar yazıyor diye işin sarpa sardığını düşünmenin anlamı var.

Biz şimdi ‘yol haritamızda’ ilerleyelim de ormanın içinde kaybolmayalım...

Yazarın Tüm Yazıları