Esther Hollander, bir dönem 136 kiloya kadar çıkmış, bu durum sağlığına zarar vermeye başlayınca çaba sarf ederek 77 kilo vermeyi başarmıştı. Ancak bir süre sonra tekrar kilo almaya başladı. Üstelik bu kez aldığı kilolar bacaklarında toplanıyordu. Bacakları o kadar ağırlaşmıştı ki Hollander, “bacaklarında tuğla dolu torbalarla yürüyormuş gibi” hissediyordu. Peki Esther Hollander'ın yaşadığı bu durumun sebebi neydi? İşte Hollander’ın yaşadıkları ve uzman görüşleri…
#SağlıkEva Longoria, bir süredir New York sokaklarında boy gösteriyor, etkinlikten etkinliğe, yayından yayına koşuyor. Ve bu yoğun koşturmacanın arasında çekilen birbirinden güzel fotoğrafları da neredeyse her gün gazetelere manşet oluyor.
#Eva LongoriaUmumi tuvaletlerin mikrop yuvası olduğunu hemen hepimiz tahmin ediyoruz. Peki bu mikropların ne kadar fazla ve riskli olabileceği konusunda herhangi bir fikriniz var mı? Umumi tuvaletlerden bulaşma riski olan tüm hastalıkları uzman isimlerle konuştuk
#Umumi TuvaletlerAynaya baktığımızda hepimiz ışıl ışıl parlayan bir ciltle, aydınlanmış göz altlarıyla, dinamik ve mutlu bir ifadeyle karşılaşmak isteriz. Aksi takdirde enerjimizi kaybederiz, motivasyonumuz düşer. Özellikle son dönemde artan çevrim içi görüşmelerle nasıl göründüğümüz daha da önem kazandı. İyi bir görünüm sağlamada en büyük destekçimizin “vitaminler” olduğunu söyleyebilirim.
#VitaminBoşanması, yeni klibindeki tarzı, kimlerle mesajlaştığı... Ve son olarak selülitleri... Son dönemde neredeyse her adımı haber olan Gülben Ergen, “selülit” muhabbetine son noktayı Elele dergisine verdiği röportajda koydu: “Selülitler, bedenimin en güzel izleri... Ben bedenimle barışığım.” Ergen, fotoğrafların çekildiği gün önlemsiz olduğunu da söyledi.
Hamileliğinde yolu yarılayan Ebru Şallı Tan’ı görenler gözlerine inanamıyor. Formundan hiçbir şey kaybetmeyen hatta daha da güzelleşen Şallı, formunu nasıl koruduğunu, hamilelik sürecinde yaşadıklarını ve güzellik sırlarını Formsante dergisinin haziran sayısında anlattı.
Sosyoloji jargonumuza yeni bir terim girdi: Amazonta. Kadın savaşçı anlamındaki ‘amazon’la, kabalıkta ısrar edenleri tanımlayan ‘zonta’ sözcüğünün birleşmesinden oluşuyor. Amazontalık nedir derseniz, henüz bugüne kadar yapılmış dört başı mamur bir tanımı yok. Rahat davranan, çevreye kendini olduğu gibi dayatan kadın anlamına geliyor. 80’lerin kıro’sunu hatırlatan bu terim aslında iki radyocuya ait: Ayça Şen ile Bilge Kocaefe bir yıldır ‘Amazontalar’ adlı bir radyo programı hazırlıyor.
Dört yeni köşe yazarı : Önce lahanasız bir ninni - Hülya Avşar, Seda Sayan, Oya Aydoğan veee Yeliz Yeşilmen - Yeşilmen sözüm ona yazarlara laf atmış - Oya Aydoğan, Seda Sayan’ın seviyesine inemeyeceğini söylemiş - Hülya Avşar gazetecilere layık oldukları muameleyi yapmış - Saddam’ın falcısı olmakla övünebilir mi insan - Şimdi ağzısın işi var, demiş ihtiyar - Şok sorular, Özcan Deniz’in 999.960 hayranı tatilde mi vb alıntılar işte...
Çalışma yaşamında kadınların erkeklerle aynı koşulları paylaşmaları günümüz kadınının anne olma planını daha ilerilere atmasına neden oluyor. İlerleyen yaşla birlikte anne adayının kafasında ister istemez soru işaretleri oluşuyor. Bunlardan ilki daha genç yaşlara göre kıyaslandığında aynı kolaylıkla gebe kalınıp kalınamayacağı. Daha sonraki kaygıları; gebeliğin sağlıklı şekilde sürüp sürmeyeceği, doğum sırasında çıkabilecek güçlükler. Kuşkusuz en büyük endişe ilerleyen anne yaşının bebeğinin sağlığını ne yönde etkileyeceği.
Panik atak, insanı yanıltan fizik bulgularla kendisini gösteren özünde ruhsal bir bozukluktur. Bu hastalarda kalbe ait yakınmalar ön planda olduğundan sıklıkla ilk başvurdukları doktor kalp doktorlarıdır. Hastalığın özünde genetik yatkınlık olduğu düşünülmektedir. Başlangıç yaşı genellikle ergenliğin sonu ile 30 yaş arasındadır. Her yüz kişiden onunda hastalığın bulguları görülmekle birlikte toplumumuzda yüz kişiden dördünün panik atak tedavisi gerektirecek düzeyde hastalığı olduğu düşünülmektedir. Panik atak hastalığına kadınlarda daha sık rastlanmaktadır.