Orhan Duru

Sezai Karakoç’un ‘ateşten bir azab’ı

Sezai Karakoç’un ‘Hâtıralar’ı büyük bir şairin, önemli bir düşünce insanının büyük bir gözlem gücüyle, ayrıntılı olarak anlattığı yaşamöyküsünün yanında, çağına tanıklığı olarak da önemli bir eser. Keşke daha çok anlatsaydı...

Hayvan hakları tarihi

Hayvanlarla insanlar arasındaki bağ ve bunun kuralları konusu sevgili arkadaşımız Mario Levi sayesinde yeniden gündeme geldi. Bir sokak köpeğinin saldırısına uğradı biliyorsunuz. Kendisine buradan da geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Hayvan haklarını yazarken insanın yaşama hakkını da unutmuş değilim. Konu gündeme gelmişken İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yayını olan ‘Hayvan Hakları Tarihi ve Türkiye’ kitabından söz etmek istiyorum.

Ne izlesem okusam dinlesem

İlkini sevdiyseniz “Minyonlar 2: Gru’nun Yükselişi” ve Colin Farrell’ın başrolünde olduğu bilimkurgu “Yang’dan Sonra”, sinemalarda. Ceylan Özgün Özçelik’in farklı formatları deneyerek korku türünde ilerleyen ‘Cadı Üçlemesi’nin ikinci filmi “15+”, haftanın ekran tavsiyesi…

Onat Kutlar ile Ülkü Tamer’in anısına

Büyükşehir Gaziantep’in ‘Cumhuriyetimizin 100. Yılına Armağan’ kitabında Türk edebiyatının Gaziantepli iki büyük ustası, Onat Kutlar ve Ülkü Tamer üzerine yazılar, bir kentin yalnız tarihini değil edebiyatını da yansıtması açısından önemli.

Bu yaz yapacak çok şey var

Evde oturmanın değil, güzel havanın tadını çıkarmanın tam zamanı. Masmavi gökyüzünün altında yemyeşil çimlere uzanıp yeni çıkan şarkıları dinleyebilir, favori yazarımızın son kitabını okuyabiliriz. Yıldızların altında konser izlemek... Ya da püfür püfür esen bir kafede yenen yemeğin ardından sinemaya, sergiye, tiyatroya gitmek... Bol arkadaşlı grupla festivallere koşmak... Bizi bu yaz çok güzel filmler, oyunlar, albümler, sergiler, festivaller, konserler bekliyor. Alanında uzman gazeteciler etkinliklere baktı, uzun listelerinden seçtiklerini bizimle paylaştı.

Ne izlesem okusam dinlesem

Alex Garland’ın merakla beklediğimiz son filmi “Adamlar”, Jessie Buckley’i başrolüne taşıyan huzursuz edici bir korku filmi. Panah Panahi’nin Cannes’da yarışmış ilk filmi “Yola Devam”, İran sineması takipçilerine önerilir. Restore edilmiş kopyasıyla MUBI ekranlarına gelen 1960 yapımı meşhur gerilim filmi “Hizmetçi” ise dijital platformlarda haftanın filmi.

1960 sonrası hikaye özellikleri nelerdir ve yazarları kimlerdir? Örnekleri ile konu anlatımı

Türk Edebiyatında, 1860 - 1895 yılları Tanzimat Dönemi olarak adlandırılır. II. Meşrutiyetin ilan edilmesiyle başlayan Milli Edebiyat Dönemi, 1923 yılına kadar sürmüş, daha sonra 1960 yılına kadar devam edecek olan Cumhuriyet Dönemi başlamıştır. 1960 sonra hikaye özelliklerini örneklerle birlikte detaylı bir şekilde derledik.

Ne izlesem okusam dinlesem

Penélope Cruz’un gelecek hafta açıklanacak Oscar Ödülleri’nde kadın oyuncu dalında yarıştığı Almodóvar draması “Paralel Anneler” sinemalarda. Aksiyon arayanlara Jake Gyllenhaal ve Yahya Abdul-Mateen II’yu buluşturan “Ambulans”, yerli sinemada yılın en iyilerinden “Okul Tıraşı” ve Noomi Rapace’in başrolünde olduğu post-apokaliptik gerilim “Black Crab”, haftanın öne çıkan diğer filmleri.

Maviciler şiir anlayışı nedir, özellikleri nelerdir ve temscilcileri kimlerdir?

Genel anlamda maviciler akımı edebiyat derslerinde ve tarihinde oldukça sık bir şekilde karşımıza çıkmakta olan bir edebi akım olmaktadır. Bu durum genel anlamda maviciler şiir akımının ne denli önemli bir edebi akım olduğunun bir göstergesi olarak adlandırılmaktadır. Birçok farklı edebiyatçıyı çatısında toplamış olan maviciler akımının birçok genel özelliği olmaktadır. İşte, merak edilen tüm detayları derledik.

‘Edebi İlişkiler’ ebedi ilişkilerdir

Edebiyat eleştirmenliğinde 60 yılı geride bırakan Doğan Hızlan hakkındaki yazı, karikatür ve üç söyleşiyi bir araya getiren ‘Edebi İlişkiler’, Hızlan’ın kişiliğinin pek çok yönünü yakalamayı başarıyor. Hızlan’ın zengin meraklarının kapılarını aralayan kitabın üzerine inşa edildiği temel, ‘duygu’. Tam da bu nedenle diğer ‘armağan kitap’lardan ayrılıyor.

‘Şair hep çocuk, hep yeni’

“Bin dokuz yüz kaç, şimdi aklımda değil. Ama iri bir yaz günüydü, Ankara’ydı, bazı arkadaşlardı, o aklımda. Fakültenin karşısına düşen bir çayevinde oturmuştuk. Mutlaka akşamdı. Varlık’ta Turgut Uyar’ın ‘Tralala’ adlı şiirini taze okumuştuk...”

Orhan Duru’nun yazı masasından...

‘Öykü Yazmanın Sırları’, 1950 Kuşağı’nın önemli isimlerinden Orhan Duru’nun ölümünden kısa süre önce yayımlayıp bir miras gibi meraklılarına emanet ettiği kitabı. Öykünün öykü olma yolculuğuna dair her şey Orhan Duru’nun gündemine geliyor bu kitapta. Kendi yazı deneyimi de...

18 Aralık hangi burç ve burcu ne? 18 Aralık tarihde bugün, doğan Türk ile yabancı ünlüler, yükseleni ve özellikleri

18 Aralıkta doğanlar yay burcudur. Zodyak sıralamasındaki dokuzuncu burç olan Yay, Koç ve Aslan ile birlikte ateş grubunda yer alıyor. Ateş burçları dışında Boğa ve Başak ile de çok iyi anlaşan Yay’ın anlaşamadığı burçlar ise İkizler ve Kova’dır. Yay burcunun uğurlu taşları topaz ve akik, uğurlu günü ise Salıdır. 18 Aralıkta doğan Türk ve yabancı ünlüler kimlerdir? 18 Aralıkta doğanların yükseleni ve özellikleri nelerdir? İşte, merak edilen tüm detaylar.

Ne izlesem okusam dinlesem

Anthony Hopkins’e “Kuzuların Sessizliği”nden 30 yıl sonra ikinci Oscar’ını getiren baba-kız draması “Baba” sinemalarda haftanın en iyi seçeneği. Dan Brown’ın meşhur roman karakteri Robert Langdon’ın maceralarını ekranlara taşıyan dizi “The Lost Symbol” ve Metin Akdemir’in sinemamızdaki sansür ve oto sansür kavramlarını tartışmaya açan belgeseli “Hayalimdeki Sahneler”, bu haftanın ekran seçenekleri. Müzikleri ülkenin sınırlarını aşmış elektronik müzik grubu Islandman’in beklenen yeni albümü “Godless Ceremony”, müzikte haftanın en iyisi.

Nâzım Hikmet’in edebiyatta ve dünyadaki yeri

Muazzam bir sanat dehasının portresi... Göksel Aymaz’ın ‘Bir Ulu Irmak-Nâzım Hikmet ve Manzaralar’ kitabı şairin kendi eksenindeki gelişimini incelerken dünyadaki diğer ustalara da değiniyor.

Ölümle dirim arasında bir kurgu

‘Orhan Duru. Ölmeden Önce | Öldükten Sonra’, “Tek mutluluğum sözcüklerle oyun oldu” diyen bir yazarın, Ferit Edgü tarafından yazıya çağrılması... Edebiyatımızın gelmiş geçmiş en usta kurgucularından Ferit Edgü, biyografiye değil esere ve ona ruh veren espriye odaklanıyor...

Susarak direnenlerin yazarı Yusuf Atılgan 100 yaşında

Doğumunun 100. yılında saygıyla andığımız Yusuf Atılgan, çok az eser vermişti; iki roman, bir hikâye kitabı. Uzun süre çiftçilikle uğraştı, hayattayken görünürlüğü, tanınırlığı azdı. Ne var ki 80’lerden sonra sinemaya uyarlanan ‘Anayurt Oteli’nin de etkisiyle yeniden keşfedildi. Bugün edebiyatımızın en önemli isimlerinden biri olarak kabul edilen Atılgan, bütün anlatılarında yalnız ve yabancılaşmış insan temasını çeşitli veçheleriyle incelemişti. Aylaklığı bir değer olarak savunan C’nin susuşu bir boyun eğiş değil; tıpkı ‘Anayurt Oteli’ndeki Zebercet gibi, susarak direnmektir.

Ekşioğlu ve kitap çizerleri

Son günlerde Ertuğrul Özkök ve İhsan Yılmaz, Gürbüz Doğan Ekşioğlu’nun başarılarını yazdılar, yurtdışında yayınlanan kapaklarını yazılarına koydular.

Gelecek günlerin büyük gerçekliği olarak yoksulluk

Orhan Duru’nun öykünün karnına bastırdığı yer, anlatma iştiyakına açık olan noktadır. Söylen, anlatı, hikâye, kıssa, masal, vahiy, destan onu dinleyecek bir kulağa odaklanır. Çok eski olanla çok yeni olanın çatıldığı yerde öykünün canlandığını görürüz.

Seçkin kitapların yayıncısı: Ferit Edgü

İyi bir yazar ve yayıncı olan Ferit Edgü yayıncılığa İlhan Berk’in şiir kitabı ‘Atlas’ı yayımlayarak başlar. Bodrum’da otururken ziyaretine gelen Berk’in “Kim yayımlayacak?” sorusuna “Kimse yayımlamazsa ben yayımlarım” yanıtını vermesiyle Ada Yayınları’nın ilk tohumu atılmış olur.

Bizim için gerçek, sizin için hayalet

Tam bir roman kahramanıydı. Tanısaydınız buna inanırdınız. Ben Hürriyet Yayınları’nı yönetirken bize çeviri yapardı. Yaşamı boyunca 77’si çeviri 117 kitaba imza attı. Hayalet Oğuz’un Kaya Tanış imzalı biyografisi incelikli bir kitap.

Bir ‘Hayalet’i ete kemiğe kavuşturmak

Kaya Tanış’ın, deyim yerindeyse sürekli karşısına çıkan bir hayaletin peşine düşmesinin ürünü ‘Burası Orası Değil - Hayalet Oğuz Kitabı’. Tanış, uzun yıllar iz sürdüğü, yer yer peşinden koştuğu Oğuz Halûk Alplâçin’i, namı diğer Hayalet Oğuz’u bedenine kavuştururken, kaleme aldığı şiir, öykü, yazı ve yaptığı çevirilerle edebi bir otopsisini yapıyor aynı zamanda.

Kentler, kafeler, kadınlar, kanallar: Demir Özlü

Demir Özlü edebiyatına aşina olan herkes kentlerin, kahvelerin, kanalların, kadınların bu anlatılarda tuttuğu yeri bilir. Özlü, su götürmez bir kent yazarıdır. Modernizmin belkemiğini oluşturan kent onda ‘yitik zaman’ın ve melankolinin de ana unsurudur. Son yapıtı ‘Önünde Boş Bir Uzam’ bir ağıttır ve insanın elini yakan bir kitaptır. Bu kitabı ‘Bir Beyoğlu Düşü’yle birlikte okumak, insanı yüreğiyle kavrayan bir duyarlılığın sularına yavaş yavaş gömülmektir.

Kahramanımdınız Demir Bey

"Bütün o büyük, gece vakti ışıklı, parlak cadde; sinemalar, pastahaneler, lokantalarla meyhaneler, vitrinlerinin ışıkları yanan büyük mağazalar, sonra da o ana caddeden aşağıya inen ya da Meşrutiyet Caddesi’yle birleşen Tepebaşı Caddesi’ne açılan, ardından Aynalıçeşme’ye Dolapdere’ye, Kaşımpaşa’ya, Ziba Sokağı’na inen sayısız bakımsız yol... Buydu yaşadığım dünya benim...”

Türkiye’nin yakın tarihinin canlı tanığı... Cahit Kayra

Cahit Kayra’yı bundan 20 yıl önce tanıdım. Mekteb-i Mülkiyemizin yaşayan en eski mezunlarındandı. Devletin sorumluluğu ve hesap sormayan bir halka karşı, hesap verme edebi bizlere Cahit Kayra’nın neslinden kalmadır.

Bir ‘sonradan görme’nin kısa araba sevdası tarihi

Her insanın kendine ait bir “araba” ve “berber” tarihi vardır.

İmkansız aşkların şairi: Attila İlhan

"Ben sana mecburum bilemezsin / Adını mıh gibi aklımda tutuyorum / Büyüdükçe büyüyor gözlerin / Ben sana mecburum bilemezsin / İçimi seninle ısıtıyorum." dizeleriyle hafızalarda yer edinen Türk edebiyatının büyük ustası Attila İlhan vefatının 15. yılında anılıyor.

Adam mezara, kitap mezata derler ki, doğrudur

“ADAM mezara, kitap mezata” yahut “Beyefendi mezara, metrukâtı mezata” sözünü ilk kez yıllar önce Sahaf Simurg’un Hasnun Galip’te dükkân açtığı dönemde duymuştum.