Habercinin kaderi

Güncelleme Tarihi:

Habercinin kaderi
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 18, 2016 01:29

ÇARPICI, bir o kadar da öğretici olsa gerek.

Haberin Devamı

15 Temmuz gecesi, binayı basan darbeci askerlere karşı Hürriyet, Kanal D ve CNN Türk’e destek vermek üzere gelenler arasında, bir yıl kadar önce Hürriyet’e saldıranlar da varmış.

 

O gece, Hürriyet Daily News Genel Yayın Yönetmeni Murat Yetkin’in yanına gelen bir protestocu “Bir gün Hürriyet’i savunacağım hiç aklıma gelmezdi” demiş. Geçen yıl binaya taş atmaya gelenler arasında olduğunu söylemiş. Yetkin de “Derdimiz habercilikmiş değil mi? Demek ki, gün gelir ülkenin cumhurbaşkanının da sesini duyuracak bir yere ihtiyacı olabilirmiş” yanıtını vermiş.

 

Çok haklı değil mi? Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan meydanlara çıkma çağrısını, ilk olarak CNN Türk ekranlarından halka ulaştırabildi. CNN Türk Ankara Temsilcisi Hande Fırat, akıllı telefonla görüntülü arama yöntemini kullanmasa, Erdoğan’ın sesini duyurma olanağı yoktu. Başbakan Yıldırım’ın ardından Erdoğan’ın, sonra CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar’ın konuşmalarının televizyonlarda yayınlanması havayı darbecilerin aleyhlerine döndürdü.

 

Haberin Devamı

Hürriyet internet de Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin’in CNN Türk’te vurguladığı gibi, ilk andan itibaren darbeye karşı tutum aldı; demokratik değerlerden ödün vermeyen bir yayıncılık çizgisi izledi. Bereket ki, TRT’yi işgal ederek kamuoyunu yönlendirebileceklerini sanan darbeci askerler geç uyandılar Hürriyet ve CNN Türk’ün halkı bilgilendirmekte ne denli etkili olduğuna. Gece 03.23’te binaya baskına geldiklerinde iş işten geçmiş; darbeciler için yenilgi kaçınılmaz hale gelmişti. Binada ancak bir saat kadar kalabildiler.

 

Gazetecilik ilkeleri, demokrasiye sahip çıkmayı gerektiriyordu. Doğan Grubu başarılı bir sınav verdi. Hakkını yemeyeyim, sadece Doğan Grubu değil, genel olarak bütün medya demokrasi sınavından yüz akıyla çıktı. Darbe girişiminin başarısızlığa uğramasında medyanın oynadığı etkin rolü Başbakan, bakanlar ve diğer siyasiler de kabul etti. Umarım bağımsız ve eleştirel gazeteciliğin demokrasi açısından önemini hiç unutmazlar.

 

Haberin Devamı

Siyasiler anladı ama foto muhabiri arkadaşımız Selçuk Şamiloğlu’nun Boğaziçi Köprüsü üzerinde öldüresiye dövülmesi, Ankara’da Meclis önünde gazetecilere saldırılması, bazılarının “derdimizin habercilik olduğunu” hâlâ anlamadığını gösteriyor. Bir yanda Hürriyet’e destek vermeye gelen geçen yılın protestocuları, öbür yanda gazetecilere saldıranlar. Habercinin kaderi de bu.

 

IHLAMUR PARKI’NA FİKRİ TAKİP

 

 

İSTANBUL Beşiktaş’taki Ihlamur Parkı’nın panellerle çevrilip inşaat hazırlıklarına başlanmasıyla ilgili “Ihlamur Parkı’na 5 kat, 30 daire” haberine semt sakinleri tepki gösterdi. 9 Temmuz’daki haberi eleştiren Ali Murat Ergül, gönderdiği elektronik postada “haberde projeye övgüler düzüldüğü” görüşünü savundu:“Muhteşem bir inşaat projesiymiş, halihazırda orada tinercilerden kurtulunacakmış gibi gerçeği yansıtmayan bilgiler anlatılıyor.

 

Haberin Devamı

Haberde advertorial/reklam ibaresi yok ama projenin negatif yanlarına dair bilgi yer almıyor. Dörtte üçü halka ait olan arazinin tamamının etrafının çevrilmesinin, ‘özel mülktür’ tabelası asılmasının sorgulamasına asla ve kata girilmiyor. Birinci derece sit alanı olduğundan bahsedilmiyor.”Haberi bu eleştiriden sonra yeniden okudum. Okurun projenin olumlu gösterildiği izlenimi almasının nedeni, sanırım şirket yöneticisinin sözlerine haberde geniş yer verilmesi. Ancak haberin üst başlığı “Bakanlık projeyi onayladı/Belediye ruhsatı vermedi/Arazi sahibi projeyi açıkladı” şeklindeydi. Bu da haberde konunun üç ayrı açıdan incelendiğine işaret ediyordu. Nitekim haberin girişinde mahallelinin tepkilerine yer verilmişti:“... Ihlamur Parkı, 21 Haziran’da panellerle çevrilmeye başlandı. Parktaki ağaçların kesilip rezidans yapılacağı iddiaları mahalleliyi ayağa kaldırdı.” Ayrıca “Çocukluğumuz burada geçti”, “Kültürel mirasımız” ve “Beşiktaş Belediyesi: İtiraz ettik, kabul edilmedi” kutularında da semt sakinlerinin inşaata yönelik eleştirileri ve belediyenin görüşü de okura aktarılıyordu. 

 

Haberin Devamı

Dolayısıyla okurun eleştirilerine katılmadığımı söylemeliyim. Fakat gazetenin bu haberin yayınlanmasının ardından Ihlamur Parkı’ndaki inşaat ile ilgili gelişmelerin izlenmemesi, eskilerin deyimiyle “fikri takip” yapılmaması, gazetecilik açısından yanlıştı, ciddi bir eksiklikti.13 Temmuz’da mahalleli parka giderek inşaata tepkilerini dile getirmiş, olay yerine giden Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar eylemcilere durumu anlatmaya çalışmış, tartışmalar yaşanmıştı. Bu gelişmeler, televizyonlarda ve ertesi gün bazı gazetelerde yayınlandı ama Hürriyet’te tek satır çıkmadı. Aynı sorun, 9 Temmuz’da çıkan “Kabataş seferleri martı için duracak” haberi için de geçerli. Proje anlatılıyordu o haberde. Sonra oluşan tepkileri ise gazetede göremedik. 

 

Haberin Devamı

OKURDAN KISA KISA

 

MÜZEYYEN Huş: Boş vakitlerimde eski Hürriyet’lere bakmayı seviyorum. Bayram tatilinde de öyle yaptım. Ama 4 Mayıs tarihli gazetede “Teknoloji uyarısı” haberindeki yanlışı görünce üzüldüm. “Cumhurbaşkanı Emine Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan...” diye yazıyor. Aynen böyle. 

 

Alper Akpınar: Kelebek’teki “İki gelinliğe de 10 üzerinden 100” yazısında Neslihan Atagül ve Kemal Doğulu evlendi yazılmış. Bir isim karışıklığı olmuş, Kadir Doğulu olacaktı. (13 Temmuz)

 

Ahmet Ertürk: Dört komşumun ortak serzenişiyle yazıyorum. “Spor ekranı” listenize bir bakın. “Fransa Turu (Bisiklet)/16.00: Kanada-Yeni Zelanda (Basketbol)/17.00: Türkiye-Hollanda (Voleybol) 18.00: Amsterdam 2016 (Atletizm). Atlanacak organizasyon mu bunlar?(10 Temmuz)

NOT: Fransa-Portekiz final karşılaşması da “Spor Ekranı”nda yoktu.

 

Hüseyin İldan: Ekonomi sayfasında “Osmangazi’de paralı süreç” haberinin altındaki “Feribot ücretleri” tablosunda TIR’lar için gidiş ücreti 90, gidiş-dönüş ücreti 340 lira yazılmış. Yanlış olsa gerek. Gidiş 190 lira olacaktı. (12 Temmuz)

 

Alper Tüydeş: “10 bin km uçtu, Türkiye’de elektrik çarptı” haberinde takip cihazı takılmış leyleğin Karacabey’de tellere çarparak öldüğünü yazmışsınız. Bu olay Karacabey’de değil Sakarya merkezde oldu. (13 Temmuz)

 

Altuğ Yücel: Hürriyet internette “Ronaldo’dan Nani’ye anlamlı jest” başlığı atılmış.  Sevinçli müjde gibi bir şey olmuş bu. (12 Temmuz)

 

Songül Balcı: Her sabah internet sayfasında ya da gazetede Atalay Filiz adındaki caniyi görmek istemiyorum. Yakalanma sürecinde bile çok fazla haber yapıldı. Lütfen bu canilerin gündem oluşturmasına izin vermeyin.

 

Altan Funda: 8 Temmuz’da, Beylikdüzü’nde Avcılar başbayisinden aldığım gazetede Galatasaray Spor Kulübü’nün Turgay Şeren için verdiği ölüm ilanında soyadı sehven “Şener” olarak yazılmış.

NOT: İlandaki ve Serhan Asker’in yazısında geçen “Şener” hataları ilk baskılarda çıkmış ama sonraki baskılarda fark edilerek düzeltilmiş.

 

Birgül Ergev: İnfaz kelimesini öldürme, katletme anlamında kullanmasak. Kelimenin lügat anlamı “verilen bir hükmün yerine getirilmesi, uygulanması”. “Adam sokakta infaz edildi” diyeceğimize ‘Adam öldürüldü’ diyelim olup bitsin. “Yavru yunusu infaz ettiler” başlığı o nedenle yanlış. (9 Temmuz)

 

Ayhan Yükseler: “Rolls Royce uçtu” haberinizde arabanın kullanılamaz hale geldiği yazılmış. Ama fotoğrafta pek bir hasar görülmüyor. Camlar bile kırılmamış, lastikler sapasağlam.  Fotoğraf haberi desteklemiyor. (11 Temmuz)

NOT: İlk baskılardaki bu ifade sonraki baskılarda düzeltilmiş.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!