Güzelliğin anahtar kelimesi: Sağlık

Ne kadar sağlıklı iseniz o kadar güzelsiniz demektir. Sağlıklı bir insanın cildi daha temiz ve diridir. Sağlık, güzelliğin anahtar kelimesidir.

Güzellik benim için sağlıklı olmakla eş anlamlıdır. Bir kadın sağlıklı ise içten gelen bu sağlığı, güzelliği parlak ve diri bir cilt olarak dışarı yansıtır." Bu sözler kitapları en çok satanlar listesinde bir numara olmuş, kendi adını verdiği cilt bakım ürünleri bulunan dünyaca ünlü Amerikalı dermatolog Nicholas Perricone’a ait. Birçok insanın güzelliğin dışarıda başlayan bir şey olduğu yanılgısına düştüğünü oysa güzelliğin içten geldiğini belirtiyor: "Ne kadar sağlıklı iseniz o kadar güzelsiniz demektir. Sağlıklı bir insanın cildi daha temiz ve diridir. Sağlık güzelliğin anahtar kelimesidir". Cilt yaşlanması üzerine yürüttüğü araştırmalarıyla dünyada önemli bir yere sahip olan Dr. N. Perricone, sorularımızı yanıtladı.

Bir doktor olarak hastalarınızda önce hangi detaylarla ilgilenirsiniz?

- Hastamın medikal özgeçmişini tümüyle öğrendikten sonra, sorduğum ilk sorular hastamın günlük olarak tükettiği gıdalarla ilgili olur. İyi beslenme uzun ve sağlıklı yaşamın en önemli kilometre taşlarındandır.

Yaşlanmanın ilk belirtileri özellikle hangi yaşlarda ve nerelerde belirgin olarak öne çıkıyor?

- 30 yaşına geldiğinizde, kötü beslenme alışkanlıklarınızı bırakmış olmalısınız çünkü belirtilerin ilk yansıyacağı yer yüzünüzdür. 40’lı yaşlara geldiğinizde mutlaka balık yağı kapsülleri almalısınız. Ayrıca sağlıklı ve vücuda gerekli yağları içeren besinler tükettiğinizden emin olun. Bunların dışında, renkli sebze ve meyveleri tüketmek de serbest radikal hasarını önlemede büyük önem taşır. Hücre onarımı için gerekli proteini de unutmamak gerekir. Hem cildimiz hem organlarımız için zararlı alkol tüketimine dikkat etmelisiniz. Sigara içmemelisiniz ve cildinizde derin çizgi ve kırışıklıklara sebep olacak şeker ve nişastalı gıdalardan uzak durmalısınız.

Hangi kozmetik ürün içerikleri cilt yaşlanmasında etkilidir?

- Sağlıklı ve canlı bir cilt yaratmada doğru beslenme ve gıda takviyelerinin yanı sıra doğal güzelliği güçlendirmede anti-oksidanlar da sinerjik bir şekilde çalışırlar. Araştırmalarım göstermiştir ki, gıda bazlı besleyici özler topikal olarak uygulandığında anti-inflamatuar ve anti-oksidan etki yaratırlar. En üst seviyede sonuçlar 3 aşamalı programın (beslenme programı, gıda takviyesi tabletler, topikaller) bir parçası olarak uygulandığında elde edilir. Kullandığınız ürünler vücuttaki peptitlerin, lipidlerin ve polisakaritlerin yerine geçecek ve cildinizi canlandırıp güçlendirecek nitelikte olmalıdır. Alfa lipoik asit, DMAE (dimeti amino etanol), nöropeptitler, zeytinyağı polifenolleri, vitamin C ester gibi içeriklerin topikal formüllerde kullanıldığında cilt üzerinde ciddi olumlu etkileri olduğu gözlemlenmiştir.

Sizin de yakından ilgilendiğiniz nöropeptit’lerin hayatımızdaki öneminden bahsedebilir misiniz?

- Beyin ile cildimizdeki sinirlerin hareketi arasında dolayısıyla da beyin-güzellik arasında bir bağ vardır. Beyinde aktif ve iyileştirici olan her şey ciltte de aktif ve iyileştiricidir. Nöropeptitler amino asitler zinciridir. Çeşitli nöropeptitlerin cilde uygulanmasıyla yapılan çalışmalarda uygulamanın hemen sonrasında heyecan verici klinik yararlar gözlemlenmiştir. Nöropeptit ve DMAE içeren cilt kreminin uygulanmasından dakikalar sonra çizgi ve kırışıkların görüntüsünde azalma, cildin yenilenmesi ve nemlenmesinde artma gözlemlenmiştir. Bu nedenle peptit kremlerin kullanılmasını öneriyorum. Yüze ve boyuna günlük uygulama yapılmalı. Cilde sürülen peptitler nemlendirici ve güneş koruma ürünleriyle birlikte uygulanabilir. Nöropeptit cilt kremi uygulaması sonuçları yıllardır süren araştırmalarım boyunca gördüklerim arasında en etkili olanlardır.

Beslenmenin cilt sağlığındaki önemi büyük

Dr. N. Perricone, yıllardır sürdürdüğü araştırmalarının sonucunda kalp rahatsızlıkları, diabet, alzheimer, romatizma, bazı kanser formları, sarkık ve kırışık bir cildin tek ve en büyük tetikleyicisi olduğu sonucuna varmış: "Bunu vücudumuzdaki zararlı enflamasyonu, enflamasyonu azaltacak ve yaşlanma sürecini yavaşlatacak 3 aşamalı program ile yenebiliriz" diyor. Perricone programının en önemli unsurlarından biri anti-enflamatuar bir beslenme programı:

á Balık; özellikle somon, kümes hayvanları, yumurta gibi yüksek protein kaynakları

á Düşük glisemik karbonhidratlar; renkli taze sebze ve meyveler, fasulye, mercimek gibi tahıllar

á Sağlıklı yağlar özellikle soğuk su balıklarında rastlanan türden (Alaska somonu, sardunya, ançuez, vs) fındık, keten tohumu ve zeytinyağı

á Günde 8-10 bardak su

á Yeşil çay gibi anti-oksidanlarca zengin sıvılar

Bu gıda ve içecekler doğal anti-enflamatuar gibi davranıp daha sağlıklı, dinç ve genç görünmenizi sağlayacak ve kötü yağı depolamanıza engel olacak.

Enflamasyona sebep olan gıdalardan uzak durun:

á Şekerin her formu

á İşlem görmüş gıdalar

á Makarna

á Ekmek

á Unlu gıdalar

á Kek, patates cipsi gibi gıdalar

á Soda ve meyve suları

Bu gıdalar sadece istenmeyen kilolara sebep olmakla kalmayıp, yaşlanma sürecinin hızlandırıcısı olarak da organlarımıza ve cildimize de zarar verirler. İlerleyen aşamalarda ciddi hastalıklara ve sarkık ve kırışık bir cilde zemin hazırlarlar.

Daha genç ve güzel görünmenin sırları

Dr. N. Perricone’a göre gerçek güzellik, ışıldayan sağlıklı görüntüdür ve bu yediğimiz besinler ve içtiğimiz sıvılarla başlar. İşte, mucizevi önerileri:

á Anti-enflamatuar bir beslenme şekli edinin

á Gıda takviyesi tabletler kullanın

á Anti-oksidanlar içeren kremler kullanın

á Yaşlanma sürecini hızlandıran stresi azaltma yollarını bulun. Bu konuda benim favorilerim, bir evcil hayvan edinmek, parkta açıkhava yürüyüşlerine çıkmak ve yoga sayılabilir.


Perricone’un "Weight Loss"

kitabından diyet ipuçları


á Anti-enflamatuar diyeti takip edin.

á Düzenli bir egzersiz programınız olsun (ideal olarak hergün).

á İyi uyuyun.

á Öğün atlamayın.

á Atıştırmalıklardan uzak durun.

á Bol su için.

á Stresi kontrol etmeyi öğrenin.

á Her yemekte ağzınıza attığınız ilk lokma "protein" olsun. Çünkü protein iştahın bastırılmasına yardımcı olur. En iyi protein kaynağı somondur.

á Her öğünde 3 parmağınızı kaldırıp, "Protein, düşük glisemik karbonhidrat, yararlı yağ tükettim mi" diye sormalısınız.

á Taze meyveyi öğünün sonuna saklayın. Böylece meyvelerde doğal olarak bulunan şekerin kan şekerinizi zıplatmasına engel olursunuz. Amacımız insülini tetikleyen kan şekeri seviyesinin birdenbire zıplamamasıdır.

á Bu gerçeği unutmayın: İnsülin yükselmesi=yağ depolama!

á Omega 3 yumurta tüketin.

á á Süt ürünlerinde de organik olanları tercih etmeye özen gösterin.


Gençler dişlerini günde bir kez fırçalıyor

Medicana Hastaneler Grubu’nun 1000 kişi ile 11 il merkezinde yaptırdığı Diş Sağlığı Araştırması, Türk halkının diş ve ağız sağlığına gösterdiği önemi ortaya koyuyor. Araştırmaya göre, Türk halkının yüzde 36’sı dişlerini günde bir defa, yüzde 24’ü iki defa, yüzde 12’si ise iki günde bir fırçalıyor. Araştırma, kadın katılımcıların erkek katılımcılara oranla diş sağlığına daha fazla özen gösterdiğini ortaya koyuyor. Araştırmaya göre 15-24 yaş grubu arasındaki gençlerin büyük çoğunluğu (yüzde 51.9) dişlerini günde bir defa fırçalamakla yetiniyor. 65 yaş üstündekiler ise diş fırçalama alışkanlığını terk ediyor. Günde en az iki kere diş fırçalama alışkanlığı üst sosyo-ekomik seviyede daha sık görünüyor.

İnce bir vücuda sahip olmak zor değil

İnce olmanın ve öyle kalmanın en iyi yolu nedir? Sağlık ve güzelliğin birlikte olduğu bir yaşam tarzı... İşte, 3 adımda iyi bir vücuda sahip olmanın sırrı...

Dengeli beslenin

Dengeli beslenin. Dengeli beslenme, tüm aile tarafından benimsenmeli. Dışarıda akşam yemeğine gidildiğinde bu alışkanlıktan vazgeçilmemeli. Yoyo rejimlerinden uzak durulmalı, 40’lı yaşlara doğru kilo almanın önüne geçilmeli.

Cilt bakımına dikkat

Kozmetik ürünlerinin günlük uygulamaları, kişinin vücudunun özenli kalmasına imkan tanıyor.

Fiziksel egzersiz

Düzenli spor egzersizi, kasların gelişmesine ve enerji kullanımının dengelenmesine yardımcı olur. En önemlisi, yemekten sonra spordan kaçınmak gerekir. En uygun zaman ise sabah kahvaltısından önceki zamandır. Spora uzun bir süre ara verildiyse doktora danışmakta fayda vardır.

(Kaynak: Clarins Rehber Kitapçığı)
Yazarın Tüm Yazıları