Gurumu arıyorum

Ayşe ARMAN
Haberin Devamı

Dikkat!

Yine bir Yavuz Turgul yazısı yazmaya hazırlanıyorum.

‘‘Yeter be!’’ demeye kalkmayın.

Vallahi kafa atarım.

Cidden yaparım...

* * *

Hep ‘‘Bir sonraki, bir sonraki’’ diye yaşamaktan, seksek oynamaktan, bu hızdan, ‘‘Vur kaç’’lardan, sığlarda dolaşmaktan yoruldum ben. Üzülüyorum. Birine, bir meseleye, kafamı takıyorsam, yedi gün üst üste yazmak istiyorum.

Ama böyle bir lüksüm yok, biliyorum.

Gazeteler, matkapla biraz daha diplere inmeye uygun değil.

Yüzeylerde seyretmek icap ediyor.

* * *

Bir şeye daha üzülüyorum:

Yetişmek istiyorum ben. Yetiştirilmek istiyorum. Geç mi kaldım acaba? 31 yaşında bana bir haller oldu, öğrenmek istiyorum. Bir dolu şeyi. Ama biliyor musunuz, yanında yetişebileceğim, birikimlerinden beslenebileceğim o kadar az insan var ki çevremde...

Duralım biraz ya!

İçi boş beyaz sayfalar misali nam salmak, para kazanmak istemiyorum ben. Başkalarının olsun, isimler soyadlar, o paralar. Şarj olmak istiyorum. Birilerini örnek almak istiyorum. Hayranlık duyayım istiyorum. ‘‘Çekirge’’ olmak istiyorum. ‘‘Hocam’’ demek istiyorum. Beyin dokunuşları istiyorum. Fikir tokuşturmak istiyorum. Bedeninin belirli organlarından çok beyni çalışan insanlar istiyorum.

İdare etmeye çalışmaktan, durumu kurtarmaya uğraşmaktan, tüm bunları yapanlardan, ucuz numaralardan, fena fena yazılar döktürenlerden, içi bomboş heriflerden acayip sıkıldım. Kendime yetmez oldum. Zaman zaman kendimden utanır oldum. Utanmayanlardan, sersemliklerini, eksiklerini fark etmeyenlerden, ben yaptım oldu diyenlerden, onlara hayret etmekten...

Ay içim daraldı...

Bu cümle uzayacak...

Kesiyorum arkadaşlar.

Çok sıkıldım!

* * *

Dünkü Hürriyet Pazar'a göz attıysanız...

Yavuz Turgul denilen adamı karşıma alıp, soru yağmuruna tutamadığım için, onu çok iyi tanıyan insanlarla görüştüğümü fark etmişsinizdir. Tabii bütün konuşulanlar bir tam sayfaya sığmadı.

Oysa biri vardı ki, benim yaşımda bir kadın, İkinci Bahar'ın yönetmeni Türkan Derya, beni mahveden şeyler anlatmıştı...

* * *

Yavuz Turgul'u topu topu üç kere görüyor hayatında...

Kara Melek'i çekmiş genç bir yönetmenden söz ediyoruz. Fakat o kadar içi bayılmış ki, piyasanın bu abuk sabuk halinden, Yavuz Turgul ona, İkinci Bahar'ın son onbeş bölümünü çekme teklifi götürdüğünde hiç oralı değil. Kaş'a gidip dalış hocalığı yapmayı tercih edecek bir vaziyette. Bırakıp gidecek herşeyi. Adam da ona, ‘‘Senin yaşın kadar tecrübem var benim. Bir daha böyle bir şeyi yaşamayacaksın. Bu teklifi kabul et’’ diyor.

Sonuç ne oluyor dersiniz?

Kız, adamın haklı çıktığını söylüyor.

Türkan Derya, hayatının bir döneminde Yavuz Turgul'a değmiş olmaktan fevkalade mutlu. Bu gözlerinden okunuyor. ‘‘Öyle birinin elinin ensemde olmasından o kadar memnun oldum ki’’ diyor.

Çok kıskandım tabii...

Sözünü ettiğim bu işte!

* * *

Yavuz Turgul'la dibine kadar konuşmak nasip olmadı ama arkasından iş çevirirken, işte böyle hayat dersleri aldım.

Üstelik sayesinde sıkı bir gece yaşadım.

Hakkında yaptığım soruşturma, Hürriyet'in barında başladı, (Şener Şen, Türkan Şoray, Türkan Derya, Meral Okay, CNN Türk'te Cüneyt Özdemir'in konuğuydu), Neshe Taverna'da son buldu.

Kalktık bizim binadan, Neshe’ye gittik.

Arnavutköy'deki bin yıllık Neşe, olmuş Neshe...

Yenilenmiş, güzelleşmiş, serpilmiş...

Yavuz Turgul hakkında anlatılanlar mı?

Yoksa orada Ali Haydar'la dans etmek mi başımı daha çok döndürdü kestiremiyorum.

Bildiğim ben hálá gurumu arıyorum...

Yazarın Tüm Yazıları