Güner, yürü ve arkana bakma

Yaptığın işte çok iyi olduğunu düşünüyorum.�

Ama dün seni bir kaşık suda boğabilirdim!

Güner Özkul’la ilgili yazdığın yazıdan söz ediyorum. Tamamen popülist, duyarlılıktan nasibini almamış bir yazı.

Zannedersin ki, yaşını başına almış bir adam yazmamış, bir ergen kaleme almış!

*

Sen ana-baba değilsin, çünkü olsan yemin ederim elin gitmezdi, yazamazdın.

O kadın hamile, güzelim.

Ve hamilelik bizim burada çektiğimiz yazı numaralarına, maymunluklarına benzemez.

Biraz daha saygılı olmalıydın.

Çocuk sahibi olamayan, herhangi bir sebeple sevdikleri adamlardan hamile kalamayan kadınlar için sperm bankasından sprem alarak hamile kalmak bir yol.

Senin hoşuna gider gitmez.

Onaylarsın onaylamazsın.

Ama ot tıkamanın, “O spermlerin kime ait olduğunu bilmiyorsunuz, saçma sapan insanlara ait olabilir” demenin manası yok.

Hem sana mı düştü?

Üstelik senin istediğin yazıyı yazma hakkın nasıl varsa, Güner Özkul’un da istediği spermi istediği yerden alıp hamile kalma hakkı var.

*

Bak sevmesem seni, daha ağır yazacağım...

Üstelik, bu konuda topa girmeyen bir kadına bulaşıyorsun.

İlk günden “Ben bu çirkin tartışmalara girmeyeceğim” diyen bir kadına.

O zorlu bir yola başkoymuş. Annelik, sadece hamile kalmak, çocuğu dokuz ay karnında taşımak filan değil. İş, doğurduktan sonra başlıyor.
O bütün bunları göze almış, bu sorumluluğu tek başına sırtlamaya hazırlanmış.

Sana mı düştü onu yargılamak...

Bu yapılanın doğru olmadığını satır aralarında vurgulamak...

Anne ve çocuğun birlikte atlatacağı her badire, düşecekleri her çukur onların sorunu.

Emin ol senin gibi bir sürü insan çıkacaktır, onlara köstek olmak isteyen, böyle tepkiler veren.

İnşallah, hepsini el ele aşarlar.

Güner, ben seni destekliyorum.

Ve çok cesur olduğunu düşünüyorum.

Dünyalar güzeli bir bebeğin olacağına da eminim.

Sen yürü ve hiç arkana bakma!

Ahmet Hakan’ı aradım tabii

Ben böyleyim. Dayanamadım. “Bana bak, hakkında yazı yazdım yarına” dedim. O da “Ya sorma” dedi, “Bu sperm alma hadiselerinde ciddi itirazlarım var. O konuda görüşlerimi daha sonra yazacağım. Ama kabul ediyorum, ironik bir dil kullandım.
Bir esprinin peşinden gittim, yazının kurbanı oldum, kastımı aştım. Ben gerekirse özür dilemesini de bilirim” dedi.

E ben de boşuna bu adamı sevmiyormuşum! “Tamamdır öptüm” dedim, telefonu kapattım.

Hepimiz insanız, çeşitli hatalar, hatta hıyarlıklar yapıyoruz. Mühim olan bunu kabul edebilmek, hatalarımızdan ders alabilmek...

Esin Övet: Işın Karaca’nın eski kocamla birlikte olmasına kızdım çünkü

a) Beni salak yerine koydu �
b)Bu yaptığı racona sığmaz 

* “Işın, eski kocamı tepe tepe kullan!” başlıklı bir yazı yazdınız...

Evet.

* Ne münasebetle?

E çünkü patladım! Bir insan bu kadar da salak yerine konmaz ki?

* Şu olayı baştan anlatsanıza...

Biz isteyerek ayrıldık Sedat’la. Davayı açan da benim. Parti bile yaptım boşanma davasının olduğu gün. Karalar, acılar filan bağlamadım yani. Çok sevdiğim bir insan, ama anlaşamıyorduk, evli kalmamaya karar verdik. O kadar.

* Eeeee?

Eee’si? Işın, beni boşanmadan birkaç gün önce aradı...

* Arkadaşınız mı Işın Karaca?

15 yıldır tanışıyoruz. Sezen’in vokalistiyken ilk haberini ben yaptım. Orada burada hep karşılarız. Bir dolu kez, aynı masada oturmuşluğumuz, sohbet etmişliğimiz var. Dost değiliz belki ama evet arkadaşız. “Boşanacağını duydum, çok üzüldüm Esinciğim” diye aradı. Aradığına göre yakınız değil mi? Yoksa niye arayasın boşanan birini, halini hatırını sorasın? “Nedir bu başınıza gelenler?” dedi. Ben da anlattım. “Sen de yaşadın bunu” dedim. “Bitti. Artık dönüşü yok...” O kadar da masum anlatıyorum ki. O soruyor, ben cevap veriyorum. “Yaşı kaçtı Sedat’ın?” dedi. “Kaç yıldır birlikteydiniz siz?” dedi. “Bana bak kötü huyları mı var bu adamın söylemediğin?” Ben de safım ya, ne sorsa cevap veriyorum. Meğer adamı benden ‘çek’ ediyormuş! Kapattıktan sonra, “Allah Allah bunları bana niye sordu?” dedim, çok da üstünde durmadım. Benim facebook’um da Işın’da vardı, baktım o hafta, gözüme soka soka Sedat’la fotoğraflarını koyuyor, yazılar yazıyor.

* Sedat’a sormadınız mı peki “Sen bu kadınla birlikte misin?” diye...

Sormaz mıyım? Sordum. “Nereden çıkarıyorsun bu şaçmalıkları?” dedi. “İyi ama millete biz birlikteyiz diye yayıyor” dedim. “Yok, sen paranoya yapıyorsun!” dedi.

* Siz en çok neye kızdınız?

Beni aptal yerine koymuş olmalarına! En çok da Işın’a kızdım. Çok yakın bir arkadaşımı araması da bardağı taşırdı. “Biliyor musun Sedat’la birlikteyim” demiş, o da “Kim ya Sedat?” demiş, “Esin’in kocası!” Yok artık daha neler. Sen ne yapıyorsun arkadaşım ya. Bir dur yani. Birlikte olabilirsin. Ne istersen yap ama her şeyin bir yolu yordamı var, raconu var. Bu düpedüz saygısızlık. Benim alnımda enayi mi yazıyor?

* Şimdi anlıyorum sizi. Oysa hakkınızda çıkan haberleri okuduğumda “Ne var ki bunda?” diye düşünmüştüm, “Adamla boşanmışsın kiminle birlikte olursa olsun...”

Öyle değil işte. İş yanlış yansıtıldı. Işın, beni 26 Mart’ta aradı, biz 31 Mart’ta boşandık. Nisan’ın ilk haftası da, eşimi, dostumu bütün arkadaşlarımı arayıp, “Ben Sedat’la birlikteyim” dedi.

* Son durum ne?

Sedat acayip ağır mesajlar atıyor.

* “Yakamızı bırak” filan mı diyor...

“Kendini herkese güldürdün, insanlar seninle dalga geçiyorlar farkında değil misin!” türünden şeyler. Söylemek istemediğim hakaretler de var. Sinir oldum. Yoksa, çok da umurumda değil. Ama tabii ki canımı sıkan bir şeyi yazacağım.

* Bu olaydan ne ders çıkardınız?

Kadınlar bu tür şeyler yapıyorlar. Acı ama gerçek bu. İlk kez de gelmiyor başıma. 10-12 yıl önce de sevdiğim bir adam vardı, en yakın arkadaşım gitti onunla birlikte oldu. “Ya aman, bırak bunu, değmez, ne yapacaksın bu herifi!” diye diye. Ben “Işın Karaca kocamı elimden aldı” filan demiyorum, yanlış anlamayın ama bir tuhaflık yok mu hadisede? Beni ara dürüstçe, “Ya Esin, böyle bir şey var. Ben Sedat’la birlikteyim ya da birlikte olmak üzereyim. Benden duy istedim de...” Tamam benden izin almasına gerek yok, ama en azından beni hıyar yerine koymasa iyi olurdu! Budur. Başka maruzatım yoktur.