Yılmaz: Gaflet uykusundan uyanalım

Güncelleme Tarihi:

Yılmaz: Gaflet uykusundan uyanalım
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 09, 2002 13:44

Mesut Yılmaz, AB üyeliğinin, Türkiye'nin tıkanan nefesini açacak en önemli imkan olduğunu belirterek, ''Hala anlamsız bir direnişle karşı karşıyayız'' dedi.

Haberin Devamı

''Bugün AB'ye giriÅŸ için gerekli düzenlemelerin yapılmasına aldırmayanların, çok deÄŸil 8 ay sonra aÄŸlamaları fayda etmeyecektir'' diyen ANAP Genel BaÅŸkanı, Devlet Bakanı ve BaÅŸbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, ''askeri müdahalelerin, Türkiye'nin Avrupa trenini defalarca kaçırmasında önemli ölçüde etkili olduÄŸunu'' kaydetti.Â

ANAP Genel Merkezi'nde, ''9 Mayıs Avrupa Günü'' dolayısıyla partinin Uluslararası Ä°liÅŸkiler SekreterliÄŸi tarafından panel düzenlendi.Â

Panelin açılış konuÅŸmasını yapan Yılmaz, Türkiye'nin 40 yıldır AB'de yer alma mücadelesi verdiÄŸini ifade ederek, bu mücadelenin, Türkiye'nin 200 yıllık BatılılaÅŸma çabasından ayrı tutulamayacağını kaydetti.Â

Türkiye'nin geri kalmışlığının ve yaÅŸadığı sıkıntıların temelinde son 40 yıl içindeki AB'den kopuÅŸlar yattığını anlatan Yılmaz, ''Bu kopuÅŸların hepsi hatadır. Devlet ve millet olarak 2002 yılında artık bunu tekrar etmememiz gerekir. Çünkü AB üyeliÄŸi, Türkiye'nin vazgeçilmez milli bir politikasıdır'' dedi.Â

Yılmaz, Türkiye'nin, hayati öneme haiz milli çıkarlarının AB'ye üye olmasını gerektirdiÄŸini ve AB sürecinin en kritik aına geldiÄŸini vurguladı.Â

''Artık ortada durup iki tarafı birden idare etme dönemi sona ermiÅŸtir'' diyen Yılmaz, herkesin tavrını net olarak ortaya koymak zorunda olduÄŸunu söyledi. Yılmaz, Türkiye'nin önünde, müzakere süreci öncesindeki yükümlülüklerini yerine getirmek için çok az bir zaman kaldığına dikkati çekti.Â

Türkiye'nin, AB ile ilişkilerinde bugün bulunduğu noktaya 40 yıldageldiğini kaydeden Yılmaz, ''40 yıllık bir bekleyiş ve emeğin olumlu veya olumsuz sonucunu görmeye çok yaklaştığımız bir noktadayız'' dedi.

''ANLAMSIZ BÄ°R DÄ°RENÄ°Åž...''

Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:Â

''Bu süreçte gemileri birçok defa yaktık. Bugün AB üyeliÄŸine karşıayak direyenlerin, geri dönüp baÅŸka mecralara açılabilecekleri gemileri olmadığını görme zamanı gelmiÅŸtir. Ama hala kör bir inatla siyasi kriterler bakımından taahhüt ettiÄŸimiz bir yıllık kısa vadeli iÅŸleri yerine getirmekte, anlamsız bir direniÅŸle karşı karşıyayız.Â

AB üyeliÄŸi, Türkiye'nin tıkanan nefesini açacak elimizdeki en önemli imkandır. Bütün vatandaÅŸlarıma sesleniyorum: Bugün AB'ye giriÅŸ için gerekli düzenlemelerin yapılmasına aldırmayanların çok deÄŸil 8 aysonra aÄŸlamaları fayda etmeyecektir. EÄŸer bu birkaç ay içerisinde sahip çıkmazsanız, el birliÄŸi ile sahip çıkmazsak, sadece sizlerin deÄŸil, çocuklarımızın geleceÄŸi de elimizden kayıp gidecek. Velhasıl, gaflet uykusundan uyanma zamanı gelmiÅŸtir.''Â

Avrupa'nın, ilk günden itibaren Türkiye'yi tamamıyla dışarı itmeyecek, ama içeri de almayacak bir politika izlediÄŸini kaydeden Yılmaz, ''Kapıda bekletme ve fakat içeriye almamadır, bu politika... Türkiye'ye 'hayır' demeyip vakti uzatmak, Avrupa'nın 40 yıllık deÄŸiÅŸmeyen politikasıdır'' diye konuÅŸtu.Â

Bu politikanın temel bir ayağının, Türkiye'nin AB'ye giriÅŸini mümkün olduÄŸu kadar ertelemek olduÄŸunu ifade eden Yılmaz, Avrupa'nın baÅŸlangıçtan itibaren her dönemde BirliÄŸe giriÅŸ için gerekli olan ÅŸartları yerine getirebilmede Türkiye'nin, kendisinin öngördüğünden daha fazla süreye ihtiyacı olduÄŸunu savunduÄŸunu anlattı.Â

''İÇİMİZDEKİ MANİVELALAR...''

GeliÅŸmelerin de bu ÅŸekilde olduÄŸuna, ortaklık anlaÅŸmasının gecikmeyle imzalandığına, katma protokolün gecikmeyle yürürlüğe girdiÄŸine, geniÅŸleme sürecine de daha büyük bir gecikmeyle dahil olunabildiÄŸine iÅŸaret eden Yılmaz, ''Avrupa bu ertelemeyi kimi zaman doÄŸrudan kendisi yapmıştır, ama çoÄŸunlukla da içimizdeki manivelaları vasıtasıyla Türkiye'nin kendisine yaptırtmıştır'' dedi.Â

Türkiye'nin AB'ye girmesini saÄŸlayacak ÅŸartları yerine getirebilmesi için çok daha uzun süreye ihtiyacı olduÄŸunu bugün Avrupa'da savunanların da bulunduÄŸunu ifade eden Yılmaz, ''Bizi üzen; Türkiye'deki engellecilerin de aynı tezleri savunarak Avrupa'nın içinde bu odakların amaçlarına hizmet ediyor olmasıdır'' dedi.Â

Yılmaz, Türkiye'nin 40 yıllık AB üyeliÄŸi macerasından, yaÅŸananlardan dersler çıkarma mecburiyetinde olduÄŸunu belirterek, Türkiye'nin Avrupa ile bütünleÅŸmesinin karşısındaki ciddi engeller ve sorunların 40 yıl boyunca eksik olmadığını, ancak bu sorunların kamuoyuna hemen hemen hiç yansımadığını bildirdi.Â

''Aynı durumun tekrar yaÅŸanmaması için bugün AB üyeliÄŸimizle ilgili her geliÅŸmeyi halkımızla paylaşıyoruz'' diyen yılmaz, 40 yıl boyunca yaÅŸanan sorunların temelinde demokrasinin kesintiye uÄŸraması ve gerekli siyasi irade yokluÄŸunun bulunduÄŸunu anlattı. Yılmaz, şöyle devam etti: ''40 yıl boyunca Türkiye sürekli bocaladı ve birbirine ters düşüncelerle hareket ettiÄŸi için AB üyeliÄŸi 1960, 1971 ve 1980'de üç defa ciddi biçimde sekteye uÄŸramıştır. Bundan dolayı da bocalamaları ve tereddütleri aÅŸmaya önem veriyoruz. İç politikadaki çalkantılar, ekonominin rayına oturtulmaması, demokrasinin sürekli kesintiye uÄŸraması, insan hak ve özgürlükleri ihlalleri, 40 yıl boyunca Türkiye'yi Avrupa yolundan alıkoymuÅŸtur. Ä°ÅŸte bunun için sivil siyaseti ve demokratik kurumları üstte tutmaya, iç politikada çalkantıdan uzak durmaya önem veriyoruz.Â

Türkiye'deki askeri müdahaleler, ülkemizin Avrupa trenini defalarca kaçırmasında önemli ölçüde etkili olmuştur. Demokratik rejime sahip olmayı, üyelik için temel şart sayan Avrupa karşısında, bu müdahaleler Türkiye'nin elini kolunu bağlamıştır. Bugün bizim sivilsiyaset vurgusunun üzerinde ısrarla durmamızın önemli sebebi de budur.Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) döneminde bile demokratik bir rejime sahip olma, ortaklığın temel şartlarından birisiydi. Bu nedenledir ki,Avrupa konusunda Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilk makas 1960 ihtilali ile açılmıştır. Türkiye, ihtilalin ardından 7 Haziran'daki görüşmeleri ertelerken, Yunanistan ile AET arasındaki anlaşma 1961'de imzalanmıştır.'' 

DEĞİŞİM

ANAP Genel BaÅŸkanı Yılmaz, deÄŸiÅŸim kavramının, olur olmaz kullanıldığı için dejenere edilmiÅŸ bir kavram haline geldiÄŸini kaydederek, ''DeÄŸiÅŸim sözünü aÄŸzından eksik etmeyenler arasında statükonun en dirençli ve keskin savunucuları vardır'' dedi.Â
Bütün eski alışkanlıklara, düşüncelere, yöntemlere ve yöneliÅŸlere sıkı sıkıya sarılarak, deÄŸiÅŸimin içinde olunamayacağını kaydeden Yılmaz, deÄŸiÅŸimi istememenin, bu sürece karşı olmanın da bir tutum olduÄŸunun saygıyla karşılanması gerektiÄŸini söyledi. Yılmaz, ''Ama deÄŸiÅŸimi istemeyenlerin çıkıp bunu açıkça söylemeleri ve ona göre duruÅŸ sergilemelerini beklemek de hakkımızdır'' dedi.Â

AB'nin, Türkiye için sadece kurumsal bir bütünleÅŸmeyi deÄŸil, köklübir deÄŸiÅŸim projesini ifade ettiÄŸini belirten Yılmaz, ''Buradan açıkçailan ediyorum: AB sürecine, Kopenhag kriterlerine, katılım ortaklığı belgesinde belirtilen hususlara, ulusal programda verilen sözlere karşı çıkan herkes, deÄŸiÅŸimin karşısındadır'' diye konuÅŸtu.Â

''SINIRLARI ZORLAYABİLECEK SEVİYE BİLE DEĞİL...''

Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:Â

''DeÄŸiÅŸime karşı çıkanlar, insanımızın inanç, düşünce ve hayat biçimi farklılıklarına tahammül edemeyenlerdir. DeÄŸiÅŸime karşı çıkanlar, ekonomik yapıda hür teÅŸebbüs ve toplum aleyhine var olan çarpıklıkların ortaya çıkardığı rantı paylaÅŸanlardır.Â
Değişim, AB üyeliğidir. Yönü de bu süreçte yerine getirmemiz gereken yükümlülüklerdir, uymamız gereken kriterlerdir. Bunlar, farzı kifaye gibi değerlendirilemez. Bu sürecin olmazsa olmaz niteliğinde, Birliğe üye ve üyeliğe aday olan herkesin yerine getirdiği, getirmek zorunda olduğu asgari şartları vardır. Bunlar bizim için icat edilmiş kriterler değildir. Elbette her alanda olduğu gibi burada da şartlardan ve yorum faklılıklarından kaynaklanan esnek sınırlar vardır. Ama Türkiye, henüz o sınırları zorlayabileceği seviyeye dahi gelememiştir.''

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!