Yekta Güngör Özden'in konuşan kedisi var

Güncelleme Tarihi:

Yekta Güngör Özdenin konuşan kedisi var
Oluşturulma Tarihi: Aralık 27, 1997 00:00

Haberin Devamı

Onu hiç böyle görmediniz. Ben de görmemiştim. Belki de bu özelliğini hiç bilmiyordunuz? Gerçek bir ‘kedici’ O. ‘Baba ve mama’ diye iki sözcükle konuşabilen, kuyruğu ile derdini anlatabilen, uzun beyaz tüylerini kamuflaj yapıp perdelerin altına iki gün saklanan bir kedisi var.

Gece kaçta eve dönerse dönsün, kendi ifadesiyle ‘sfenks gibi’ camda gelişini bekliyor. Her sabah işine uğurluyor. ‘Stresinin yarısını’, kucağına oturup bir ‘miyavvv’ deyişi, minik patileri ve sevgi dolu tırmıkları ile atıveriyor.

Kedinin adı Pamuk. Size sözettiğimiz kişi de RP'nin kapatma davası ile gündemin en üst sırasına yerleşen Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden. 31 Aralık'ta yaş haddinden emekliye ayrılacak Özden'in, emeklilikte daha çok zaman ayıracağı ‘aileden biri' de Pamuk.

Pamuk, İran-Rus karması, yeşil gözlü, 2.5 yaşında, 5 kilo ağırlığında, genç-yakışıklı bembeyaz bir erkek. Adı gibi bir pamuk yumağı. İki kuş ve bir balıkla birlikte yaşıyor. En sevdiği oyuncak bir aylık yavruyken verilen küçük arabası. Topları da seviyor. Ama en çok köfteyi...

Benek ilk gözağrısı

Başkan Özden ve Pamuk'la röportaj yapmak üzere Çankaya'daki Anayasa Mahkemesi Lojmalarına gidiyoruz. Evi boşaltmaya hazırlandığı için her yer koli ve kutularla dolu. Pamuk'ta bunu farketmiş iki gün huysuzluk yapmış, şimdi de taşınma hazırlıklarından rahatsız. Yani biraz keyifsiz...

Başkan Özden'e önce Pamuk'la nasıl tanıştıklarını sorduk, gözleri sevgi dolu, kucağında okşarken anlattı: ‘Bizim ilk kedimiz Benek'ti. Benek dişiydi. Üzerinde çok güzel benekleri olan, orta boy bir sokak kedisiydi. Şimdi 4.5 yaşında. Onu kısırlaştırmıştık. Sonra Pamuk geldi. Kedileri sevdiğimi bilen Çankaya Lisesi Edebiyat Öğretmeni Gönül Hatay Eren var. 2 Mayıs 1995'te beni aradı ve 'Güzel bir kedi var, bembeyaz alır mısın' dedi. Çok küçük ve bembeyazdı. Eşimle, bakarız dedik, baktık.’’

Daha önce, bir haftalık üç yavru kediyi istemeyen Benek, aynı tepkiyi Pamuk'a da göstermiş. Yavru kedileri Hürriyet'e ilan vererek, aile sahibi yapan Özden'ler Benek-Pamuk çekişmesini de aile arasında çözmüş. Benek, Özden'in oğlu ve gelini tarafından evlat edinilmiş.

Suyu insan gibi içer

Özden, Pamuk'u anlatmayı şöyle sürdürüyor: ‘‘Uysal bir kedi. Çok temiz, kaprisli değil. Oynamak istediği zaman belli ediyor, hemen koşuyor, 'benimle oynayın' diyor. Kendi istediği zaman oynar. Kedinizden birşey istemeyin, birşey yapmaya zorlamayın. O isterse, daha kolay oluyor. Her sabah 07.00'de kalkar. Kurulmuş saat gibi. Bizim odaya gelir, başlar miyavlamaya. Kendi dilinde 'Bana mama verin' diyor. Obur bir kedi değil. Tüyleri yüzünden şişman görünüyor. Özel birşey yemiyor. Eşimin verdiği yiyeceklerle besleniyor. En sevdiği yemek köfte. Arada bir kedi bisküvisi de alıyoruz. Su kabını patilerinin arasına alır, insan gibi içer. Geceleri biz bir yerdeysek, dönüşte arabanın sesinden anlar. Mutlaka aşağı iner bizi karşılar. Bir de öbür kedi Benek, her Perşembe evlerindeki temizlik nedeniyle bize gelir. Pamuk, onun kokusunu iki kilometreden alır, başlar miyavlamaya. Anlarız ki; bizimkiler geliyor. Akşamları yattıktan sonra on dakika gelir. İyi akşamlar der gibi ziyaret edip gider.’’

Özden'in, Anayasa Mahkemesi'ndeki görevleri dışında evde de bazı yükümlülükleri var. Yekta Bey, bunu şöyle anlatıyor: ‘‘Akşam bir, sabah iki kez tarıyorum. Özel bir eldiveni var. Taradıktan sonra bu eldivenle okşuyorum. Kalan tüyleri alıyor. Yemek işi hanımda. Kutusunu ben temizliyorum. Hiç yıkanmadı. Kendi kendini temizliyor. Pamuk'u aşılatıyoruz da. İnsan gibi kimlik kartı var.’’

Bakamayan almasın

Pamuk, hemcinsi Benek'in aksine evdeki diğer hayvanlarla barış içinde yaşıyor. Özden'in, biri dişi, biri erkek iki Mandarin ve balığı bugüne kadar Pamuk'un herhangi bir taarruzuna uğramamış. Bunda Özden'in, Pamuk'u karşısına alıp, ‘Bak oğlum onlara dokunma' telkini etkili olmuş.

Özden, Meclis'te bekleyen Hayvan Hakları Yasa Tasarısı'nın bir an önce yürürlüğe girmesini istiyor. Hayvanseverlere bir de mesajı var: ‘‘Eğer hayvana bakamayacak onunla ilgilenmeyecekseniz, almayın daha iyi. Bu şeye benziyor. Birisine umut veriyorsunuz. Sonra yanınıza alıyorsunuz, hiçbir şey vermiyorsunuz. Aldatmak işte bu. Benim yaşamda en tiksindiğim şey yalan söylemek ve başkalarını kandırmaktır. Bir tek eşimi kandırdım, evlenirken. Ama kedimi asla kandırmam.’’

İşte Özden'in koruması

Yekta Güngör Özden'e, emeklilik günlerinde yakın koruma yapması için bir yaşındaki, zıpkın gibi bir Rotweiller'a 'Body Guard' eğitimi verildi. Coco'yu Academy Dog Kennels'ın, uzman eğitmeni, emekli Astsubay Yavuz Güldamla yetiştirdi. Coco'nun, bir şiddet olayına hemen reaksiyon gösterip, duruma el koyacak şekilde yetiştirildiğini söyleyen Güldamla şu bilgileri verdi: ‘‘Bıçak ya da tabanca çeken kişinin, hareket eden eline saldırır. Isırdığı zaman çeneleri kilitlenir. Sahibi emir vermeden asla bırakmaz. Bir saldırı anında, sahibine zaman kazandırır. İyi bir koruma, mükemmel bir dosttur. Yalan söylemez, rüşvet almaz.’’ Coco, Yekta Güngör Özden'in bir dostunun talebi üzerine yetiştirildi. Bir süre önce Özden'e takdim edildi. Coco'yu çok beğendiği belirtilen özden, karar için süre istedi. Özden, eğer 'Evet' derse, gelecekteki korumasının kendisini 'Sahip' olarak tanıması için 10 günlük bir oryantasyon programına katılacak.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!