Windsor Dükü, bir Nazi casusu muydu

Güncelleme Tarihi:

Windsor Dükü, bir Nazi casusu muydu
Oluşturulma Tarihi: Haziran 26, 2000 00:00

Haberin Devamı

Aşk hikayesi mi Espiyonaj filmi mi

Bir neslin gözünde aşk sembolü olan 8. Edward'ın gizli planı iktidarı geri alabilmekti

20. yüzyılın ilk büyük aşkıydı. İngiltere Kralı 8. Edward sevdiği kadınla evlenebilmek için tahtını terk etmişti. Ancak, Windsor Dükü ile

Madam Simpson'ın muhteşem aşk hikayesi, belki de, İngiltere Krallığı'nın altmış yıldır gizlemeyi başardığı bir ‘milli ayıbı örtmeye’ yönelikti. Bir İngiliz tarihçi, Windsor Dükü'nün Naziler'le işbirliği yaparak vatanına ihanet ettiğini iddia ediyor.

‘Bir Kral’ın çocuğu, Kral'ın kardeşi, kendi de eski bir Kral olmasaydı eğer, vatana ihanetten kurşuna dizilirdi!'

Araştırmacı-yazar Martin Allen'in bu kadar ağır sözlerle suçladığı, dillere destan bir aşk yüzünden İngiltere tahtından feragat eden Windsor Dükü Edward'dan başkası değil.

‘İhanet eden kral’ (*) adlı kitabın yazarı Allen'e göre Windsor Dükü, bir Nazi dostuydu ve Hitler'e bilgi sızdırarak ülkesine ve kardeşi Kral 6. George'a ihanet etti.

KARANLIK FRANSIZ'IN İZİNDE

Ünlü İngiliz tarihçi Peter Allen'in oğlu olan Martin Allen konuyu araştırmaya başladığında ilgilendiği Windsor Dükü değil, Charles-Eugene Bedeaux isimli ‘karanlık’ bir Fransız'ın 2.Dünya Savaşı sırasında oynadığı roldü.

Babasının arşivinde bulduğu, Fransız gizli servisinin 1917 tarihli ‘çok gizli’ bir belgesi dikkatini çekti. Belgede, Bedeaux'nun 2.Dünya Savaşı sırasında Almanya hesabına casusluk yaptığı yazılıydı.

Allen'in aklına derhal bir muzırlık geldi.

Bedeaux 1937 yılında Touraine'deki muhteşem şatosunu, düğünleri için, Windsor Dükü ve Wallis Simpson'a tahsis etmişti ve eski Kral'ın yakın dostuydu. Sakın, Dük de...

BELGELERİ CHURCHILL YAKMIŞ

Allen içindeki bu kuşkuyu gidermek için arşivlere yöneldi. Polonya, Çekoslovakya, Rusya, Belçika ve tabii Amerika, İtalya, İspanya... 1930'lu ve 1940'lı yıllara ait bütün resmi ve gayriresmi belgelerin peşine düştü.

Sıra İngiliz ve Alman belgelerine geldiğinde, Windsorlar aklanacağına, Allen'ın kuşkuları arttı. İngiliz arşivlerinde eski Kral'la ilgili hangi belgeye elini atsa, aldığı cevap olumsuzdu: ‘Kayıp’ yahut ‘2016’ya kadar gizli'.

Nazi arşivlerindeki Windsorlar'la ilgili belgelerin büyük bölümünün de imha edildiğini öğrendi. Emri... Winston Churchill vermişti.

Allen buna rağmen 2.800 belgeye ulaşmayı başardı. Ve bu bilgiler - araştırmacının iddiasına ve kurgusuna göre - bütün bir neslin gözünde ‘aşkın sembolü’ haline gelen Dük Edward'ın Naziler'in adamı Bedeaux ile yakın ilişki içinde olduğunu ve ‘vatana ihanet ettiğini’ göstermekteydi.

Bundan sonrasını yazarın yorumuyla aktaralım:

ŞEYTANİ İKTİDAR PLANI

O günlerde Edward ve (uğruna tahtı terk ettiği) Wallis halkın gözünde monarşinin kurbanı, sınır tanımayan aşkın sembolleriydiler.

Kimse bu zarif ve mütevazı çiftin İngiltere'de iktidarı tekrar ele geçirmek için şeytanca planlar yapabileceğine ihtimal vermezdi.

Dük, kendini kamuoyuna ‘Tahta ve ülkesine karşı vazifesini yerine getirmeyip aşkı tercih ettiği için Kraliyet Ailesi tarafından dışlanan, Londra Hükümeti tarafından hor görülen bir mazlum’ olarak kabul ettirmişti. Faşizan eğilimleri ise saflığına, ‘politikadan anlamamasına’ veriliyordu.

‘Yalan’ diyor Martin Allen ‘hem de kuyruklu yalan...’

Tam tersini iddia ediyor :

‘Windsor Dükü Edward çok zeki bir adamdı. Ana dili gibi Almanca, iyi Fransızca ve İspanyolca konuşuyordu. Matematik dehası değildi ama para işlerinden ve yatırımdan anlardı. 1936’da hiç beklemediği halde kendini Kral bulan kardeşinden (6.George) çok daha akıllı olduğu bile söylenebilir.'

NASIL ALMAN HAYRANI OLDU

Peki bu hoş, kültürlü, asil adamın Alman hayranlığı nereden?

19. yüzyılın son günlerinde (1894) Richmond Park'ta doğan, Kraliçe Victoria'nın torunu Edward Albert Christian George Andrew Patrick David of Saxe-Cobourg-Gotha bütün çocukluğunu Birleşik Krallık ve Hindistan İmparatorluğu'nun başına gelmek için hazırlanarak geçirdi.

Avrupa'nın bütün kraliyet aileleriyle akraba olan Edward'ın vaftiz babası da Rus Çarı 2. Nikolay idi. Ancak küçük Edward yaz tatillerini ‘Willie Amcası’nın şatosunda geçirmeyi tercih ederdi. Amcası Kayzer 2. Wilhelm ona Almanca'yı, Almanya'yı çok sevdirmişti.

Edward o günden beri sırılsıklam Alman muhibbiydi. Edward, Birinci Dünya Savaşı sırasında Fransa'da Muhafız Kıtası'nda subaydı.

Rusya'da vaftiz babası 2. Nikolay ve ailesinin Kızıllar tarafından katli kanını dondurdu. Bir yandan da bütün Avrupa devrim rüzgarlarıyla sarsılıyordu.

Araştırmacı-yazar Allen'e göre, İngiltere Kralı 5. George da Bolşevizm'den ve tahtını kaybetmekten çok korkuyordu. Bu korkularını varisi Edward'a da aşıladı.

325 GÜN TAHTTA OTURDU

Edward artık adı gibi emindi : Avrupa'yı ancak İngiliz-Alman dostluğu ve dayanışması kurtarabilirdi. Edward'ı hemen suçlamayalım.

O günlerde bu pek yaygın bir inanıştı.

1923'te Fransa, Almanya'nın Ruhr bölgesini işgal etmeye karar verince, karşısında... İngiltere'yi bulmuştu. Londra ‘Almanya yıkılmasın’ diyordu.

1930'lu yıllarda Hitler Almanyası'nın en önemli finansörlerinden biri İngiltere Merkez Bankası'nın guvernörü Montague Norman idi.

Yine bu dönemde Almanya'nın Ren bölgesini (Versailles antlaşmasına rağmen) yeniden silahlandırmasına, Berlin ile iyi geçinme politikası uğruna, göz yuman yine Londra idi.

1936'da Kral 5. George öldü.

42 yaşındaki varisi 8. Edward adıyla tahta çıktı. Sadece 325 gün için.

Aynı yılın 10 Aralık günü, Edward, sevgilisi Amerikalı dul Wallis Simpson ile evlenebilmek için, tahtından feragat ederek yerini kardeşine bırakacaktı.

Ve altı ay sonra, 3 Haziran 1937'de, Avrupa'nın romantik gençlerinin göz yaşları arasında, Edward ve Wallis Fransa'da Conde Şatosu'nda evlendiler.

Naziler'in hesabına çalışan dostları Charles-Eugene Bedeaux şatosunu ünlü çifte ve dostlarına açmış, düğünün krallara layık olması için hiçbir fedakarlıktan kaçınmamıştı.

Mutlu çiftin Ekim ayında Almanya'ya yapacağı ziyareti de, en küçük detaylarına kadar, Bedeaux ayarladı.

Edward ve Willis önce Hitler tarafından ağırlandılar, sonra Göring'in şatosuna konuk oldular. Windsor Dükü bu vesileyle bir SS Eğitim Kampını da teftiş etme imkanı buldu.

Bunlar, zamanın bütün monden dergilerinde yer almış ‘sosyete haberleri’. Ancak Allen bu gezilerin zannedildiği kadar da saf ve olağan olmadığını iddia ediyor.

HİTLER'E BİR MEKTUP GÖNDERDİ

Allen'e göre Edward ve Willis ‘Son derece egoist bir çitfti. Avrupa kan ve gözyaşı içindeyken sadece kendilerini, konforlarını ve keyiflerini düşündüler. Zaten çift kısa zamanda İngiltere için bir sorun haline geldi.’

Londra ‘ne yapacağını bilemediği’ eski Kral'ı Fransa'ya İngiltere Askeri Misyonu'na tayin etti. Görevi Fransız ordusunun cephelerini gezmekti. ‘Tuhaftır, diyor Allen, Fransız birliklerini her teftişten dönüşünde, Dük, dostu Bedeaux ile buluşup, uzun uzun sohbet ediyordu.’ 6 Kasım 1939 günü Bedeaux, Hitler'e gizli bir mektup ulaştırdı.

İmza : E.P. yani Edward Prince.

İngiliz gizli servisi mektuptan haberdar olunca, Londra Hükümeti Edward'a bir rica-emir gönderdi : ‘Charles-Eugene Bedeaux adlı şahısla bütün ilişkilerinizi kesmeniz, ülkenin menfaati icabıdır!’

Ancak Dük ve eşi bu uyarıyı duymamazlıktan geldiler.

Hatta Portekiz'de buluştukları, Hitler'in sağ kolu Rudolf Hess, Edward'a Nazi liderinin bir önerisini getirdi: ‘Sizi tarafsız bir ülkeye kaçıralım. İngiltere’ye teslim olma çağrısı yapın!' Windsor Dükü'nü bu çılgın ihanet fikrinden caydırmak ve Bahama adalarına gönderilmelerini sağlamak için Churchill bütün ağırlığını kullanmak zorunda kaldı.

‘Bunlar Windsor Dükü’nün Naziler'le işbirliği yaparak vatanına ihanet ettiğini ispata yeter mi?' diyeceksiniz.

Allen bu iddiasını kanıtlayacağına inanıyor. Zaten en kötü ihtimalle İngiliz arşivleri... 2016'da halka açılacak. Edward ve Wallis'in işi zor. Mecelle düsturunca ‘beraat-i zimmet asıldır’ yani ‘suçsuzluğu ispat edilmedikçe insan suçsuzdur’.

Bu kural kamu vicdanı için pek geçerli değildir malum.

Araştırmaların sonucu ne olursa olsun, günümüz gençliğinin deyişiyle Edward-Wallis aşkının ‘karizması resetlendi’ bir kere.

20. yüzyılın ilk büyük aşkı

Wallis Warfield (1896-1986) Amerikalı köklü bir ailenin kızıydı. 1916'da Amerikalı bir havacıyla ilk evliliğini, 1927'de İngiliz Ernest A. Simpson ile ikinci evliliğini yaptı. O sırada Galler Prensi ünvanını taşıyan Edward'la Londra sosyetesinde tanıştı. Birbirlerine aşık oldular. Edward Ocak 1936'da Kral oldu. Wallis ise sevdiği adamla evlenebilmek için Haziran 1936'da boşanma davası açtı. Ancak iki kere boşanmış bir Amerikalı kadınla evlenmesinin mümkün olmadığını bilen 8. Edward, Aralık 1936'da tahttan feragat etti. Tacını kaybettikten sonra Windsor Dükü ünvanını alan Edward, 3 Haziran 1937'de Fransa'da yakın dostu Charles-Eugene Bedeaux'nun şatosunda sevdiği kadınla evlendi. Çiftin macerası, 20. yüzyılın en büyük aşklarından biri olarak çok konuşuldu. Edward 1972'de, Wallis ise 1986'da öldü.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!