Viranşehirli beyaz poşu bağladı

TBMM'de çıkan kavga sonucu kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden Fevzi Şıhanlıoğlu'nun cenazesini memleketi Urfa'ya götürmek için havalanında iki uçak ayarlanmış.

Uçakların kalkışı için büyük VIP salonunda beklerken Mardin'in DYP Belediye Başkanı'nın kardeşinin öldürüldüğü haberi yeni bir üzüntüye yol açıyor.

Herkes telefonlara sarılıyor.

Üzüntü bir kat daha artıyor. Tüm milletvekilleri birbirine aynı soruyu yöneltiyor.

‘‘Ne oluyor?’’ ‘‘Nereye gidiyoruz?’’

Uçakta FP Genel Başkanı Recai Kutan, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller ve Şıhanlıoğlu'nun yakını, eski devlet bakanı, Şanlıurfa milletvekili Necmettin Cevheri yan yana oturuyor.

Orta sıralarda DYP'li Kamer Genç'in sesi duyuluyor:

‘‘İktidar bize niye kavga ettin, diyor. Kavga içtüzükte var. Ben olan bir hakkımı kullanıyorum. Kavga müessesesi var kardeşim...’’

Genç'in bu sözleri milletvekillerinin tepkisine neden oluyor. Ayvaz Gökdemir, ‘‘Ne demek bu kavga müessesesi’’ diye yüksek sesle bağırıyor.

Uçağın ön tarafında Çiller ve Kutan uzun süre sohbet ediyor.

Yanlarına yanaşıyoruz. Çiller üzüntülü bir yüz ifadesiyle şöyle diyor:

‘‘On yıldır Meclis'teyim, ilk kez bu dönemki kadar saldırganların yoğun olduğu bir Meclis görüyorum.’’

İsim vermiyor ancak MHP milletvekillerinden söz ettiği, ardından sıraladığı kelimelerden anlaşılıyor.

Kavgaya neden olan içtüzük değişikliğini kendilerinin de arzu ettiğini belirterek ekliyor:

‘‘Ama bu değişiklik muhalefetin sesi kesilerek, yumrukla saldırılarak, ben yaptım oldu zihniyetiyle olmaz.’’

Hemen ardından sözü Kutan alıyor:

‘‘Benim çoğunluğum var yaparım diyemezsiniz. Kürsüyü işgal ettiler, kavga ettik diyorlar. Yahu, Merve Kavakçı'nın yemini sırasında kürsünün etrafını el ele tutup saran kendileri değil miydi?’’

Kutan, Meclis'te iktidarın bir uzlaşma arayışı yerine, ‘‘Ben yaparım olur’’ uygulaması başlattığını vurguluyor.

Sözlerini Necmettin Cevheri tamamlıyor:

‘‘Demokrasi azınlığın haklarının korunmasıdır. Bu yapılmazsa sistem tersine döner. En fazla kanunun bugünkü Meclis tarafından çıkarıldığını kendileri söylemiyor muydu? Muhalefetle uzlaşma sağlanmadan olmaz.’’

Kutan, hemen bir örnekle araya giriyor:

‘‘Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler gümrük kanununu çıkartırken geldi uzlaştı, bakın ne kadar rahat çıktı.’’

Uçak Urfa Havaalanı'na doğru alçalırken, aşağıda kilometrelerce uzanan konvoyu görüyoruz.

Belki de ilk kez bu kadar çok aracı bir arada görüyoruz.

Urfa'dan Viranşehir'e kadar konvoy diziliyor.

Önde Şıhanlıoğlu'nun cenazesi, arkada otomobiller.

Viranşehir'e girdiğimizde dikkatimizi çeken, caddeleri tıklım tıklım doldurmuş olan insanların başlarındaki beyaz poşu oluyor. Aralarında kırmızı ve siyah takanlar da var.

Bunun ne anlama geldiğini sorduğumuzda, bir Viranşehirli şöyle diyor:

‘‘Beyaz poşu barış, dostluk demektir. Siyah yas, kırmızı ise kan istiyorum anlamına gelir.’’

Cenaze Fevzi Şıhanlıoğlu'nun evine vardığında; ‘‘Kahrolsun MHP-Katiller Meclis'ten dışarı’’ sloganları atılıyor.

Viranşehirli yas tutuyor. Her partiden birçok insan taziye için Şıhanlıoğlu'nun evine akın ediyor.

Bir tek MHP'liler hariç.

Bu da hem DYP'lilerin, hem de Viranşehirlilerin tepkisine yol açıyor.

Nitekim, dün uçakta da birçok milletvekilinin dile getirdiği düşünceyi eski bakanlardan DYP Adana milletvekili Halit Dağlı vurguluyor: ‘‘Devlet bey gelse veya Meclis'teki cenazeye bir temsilcisini gönderse ne olurdu. Bir yumuşama sağlanması lazım, kavganın kimseye faydası yok.’’