Töre vahşetinde mucize

Güncelleme Tarihi:

Töre vahşetinde mucize
Oluşturulma Tarihi: Şubat 14, 1998 00:00

Haberin Devamı

Daha 19'unda zorla evlendirilmişti. Hem de halasının oğluyla. Dayanamadı ve sevgilisine kaçtı. Aile meclisinin kararı ölümdü. Fırat Nehri'nin kıyısına götürüp, eşarpla boğdular. Öldü diye de nehre attılar. Ama can alan Fırat'ın soğuk suyu bu kez can verdi... Soğuk suyun şoku kurbanı kendine getirdi.

Gönül Aslan, henüz 19 yaşında. Bir memur ailesinin kızı. Turizmin başkenti Antalya gibi modern bir kentte büyüdü. Kimi zaman başını örttü, kimi zaman kot pantolon giydi, modern yaşadı. Ancak ailesi Güneydoğu kökenliydi, o da ‘töre mağduru’ olmaktan kurtulamadı. İstemediği halde, hem de imam nikâhıyla, beşik kertmesi olan halasının oğlu Sakıp ile evlendirildi. Bunu içine sindiremedi ve kaçtı. Töreye göre aile meclisi toplandı ve onu ölüme mahkûm etti. Kocası olacak kişi ve öz amcaları, Gönül'ü Fırat Nehri kenarında eşarpla boğdu, öldüğünü sanıp nehrin soğuk sularına fırlattı. Ama bugüne kadar çok canlar alan, adına ‘kanlı’ ve ‘zalim’ diye türküler yakılan Fırat, bu vahşete isyan edercesine, ‘Yerin dibine batsın böyle töreler’ dercesine güzel Gönül'e kıyamadı. Boğazındaki eşarbı çözen Gönül Aslan, Fırat'ın azgın sularında uzun süre çırpındı ve sonunda kıyıya çıkmayı başardı.

KOCA: ÖLDÜRELİM

Aslen Şanlıurfa'nın Viranşehir İlçesi'nden olan ve Antalya Bayındırlık İl Müdürlüğü'nde sivil savunma memuru 49 yaşındaki Ali Aslan'ın 7 çocuğundan biri Gönül Aslan. Gecekondu semtinde oturan bir ailenin kızı olmasına karşın Gönül, modern yaşayan bir genç kız olarak büyüdü. Okumayan ve çeşitli işlerde çalışarak aile bütçesine katkıda bulunan Gönül'ün hayatı, bundan 2 ay önce ‘beşik kertmesi’ olan halasının oğlu Sakıp Aslan'la imam nikâhıyla evlendirilmesiyle karardı. Oysa Gönül'ün, bir turistik otelde çalışa komşularının oğlu Nihat Türk ile gönül ilişkisi vardı. Bu evliliği hiç istemeyen Gönül, töreler gereği Şanlıurfa'nın Viranşehir İlçesi'ne gelin gitti. Viranşehir'e de, eşine de bir türlü ısınamayan Gönül Aslan, Şeker Bayramı öncesi kocası Sakıp'ı bırakıp, Antalya'daki ailesinin yanına ziyarete geldi. Bayramın son günü de, sevdiği Nihat'la kaçtı. Bir süre Aydın'da kalan Gönül ve Nihat, kaçak yaşamı daha fazla sürdüremeyeceklerinin farkındaydı. Nihat'ın amcası Recai Türk, Gönül'ü alarak, Antalya'daki ailesinin yanına getirdi. Kızının evliyken, bir gençle ortadan kaybolmasını affetmeyen baba Ali Aslan, aile meclisini toplamaya karar verdi. Ali Aslan, kardeşleri Antalya'da tarım işçiliği yapan Hacı'yı, Adana Ceyhan'da oturan Abdullah'ı ve Şanlıurfa Birecik'te oturan Mahmut'u, Antalya'ya çağırdı. Sonra da kardeşlerine kiraladığı 07 S 0256 plakalı otomobili vererek, ‘‘Alın bu kızı kocasına götürün’’ dedi.

Amcası Hacı'nın kullandığı otomobile bindirildi Gönül. Yanına da diğer amcaları Mahmut ve Abdullah Aslan. Çarşamba günü yola çıktılar ve bir çırpıda Viranşehir'e ulaştılar. Beşik kertmesi ve imam nikâhlı eşi Gönül'ün evi terkettiğini söyleyen Sakıp Aslan, ‘‘Tüm bu olanlardan sonra ben onu artık kabul etmem’’ dedi, diretti. Sonra amcalarına namustan söz etti, ‘‘Öldürelim’’ dedi. Perşembe sabahı aile meclisi nihai kararı verdi. İmam nikâhlı eşi Sakıp, amcaları Hacı, Abdullah ve Mahmut, talihsiz Gönül'ü kurbanlık koyun gibi otomobile bindirdi. Birecik girişine geldiklerinde, Fırat kıyısında infazı gerçekleştirmeye karar verdiler. Sakıp Aslan, iddiaya göre amcası Hacı'nın yardımıyla Gönül'ün başındaki eşarbı çekip aldı ve genç kadının boğazına sardı. Otomobilden nehir kenarına indirdi ve tüm kiniyle Gönül'ün boğazını sıktı. Gönül, bir anda hareketsiz kalınca öldüğünü sandılar. Ortada cinayet izi bırakmamak için Gönül'ün hareketsiz bedenini Fırat'a attılar.

NEHİRDE CAN PAZARI

Direksiyon başına geçen Hacı Aslan, kardeşi Mahmut'u Birecik'e, yeğeni Sakıp'ı Viranşehir'e bıraktı. Diğer kardeşi Abdullah'ı da Ceyhan'a götürüp oradan Antalya'nın yolunu tutmak üzere bölgeden ayrıldı. Cellatlarının ayrılmasından sonra, Fırat Nehri'nin buz gibi sularında kendine gelen Gönül Aslan, can havliyle boğazındaki eşarbı çözdü. Fırat'ın azgın sularında bata çıka sürüklenen Gönül, Kelaynak Üretme İstasyonu yakınlarında son gücünü kullanarak kıyıya ulaştı. Fırat kıyısında bir süre bitkin halde yatan Gönül, daha sonra, Üretme İstasyonu Yolu'na çıktı. İlk gelen araca binerek polise başvurdu ve başından geçenleri anlattı. Birecik Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Gönül Aslan tedavi altına alındı. Bir günlük tedaviden sonra Gönül Aslan'ın sağlığının düzeldiğini belirten doktorlar, ancak psikolojik açıdan kötü durumda olduğunu söylediler. Polis, korkunç olayın faillerini bulundukları yerlerden tek tek toplamaya başladı.

Aşığıyla kaçtı

Aşığı Nihat Türk ile kaçtığı için Fırat'ta öldürülmek istenen Gönül Türk, hayat dolu bir kız olarak tanınıyor. Şimdi askerde olan amcasının oğlu Ahmet Aslan'la görülen Gönül'ün kaçtığı Nihat Türk kayıplara karıştı.

Ölüme gönderdi

Antalya Bayındırlık İskan Müdürlüğü'nde 25 yıldır görev yapan 49 yaşındaki Ali Arslan, kızı Gönül'ü amcalarına teslim ettiğini, onların ne yaptığını bilmediğini söyledi. Ali Aslan, gözaltına alındığı Antalya Emniyet Müdürlüğü'ndeki ifadesinde şunları söyledi: ‘‘Yedi çocuğumdan üçüncüsü olan kızım Gönül'ü, ablam Senem'in oğlu Sakıp'a iki ay önce verdim. Viranşehir'e yerleşti. Evlendikten sonra 25 Ocak'ta kocasını Viranşehir'de bırakıp Antalya'ya yanıma tatile geldi. Meğer, bizim komşunun oğlu Nihat Türk ile daha önceden ilişkişi varmış. Geldikten bir kaç gün sonra bu oğlanla kaçtığını öğrendik. Sonra, Nihat'ın amcası Recai Türk, kızı getirdi. Ben de kardeşlerimi Antalya'ya çağırıp 'Bu kızı götürüp kocasına teslim edin' dedim. Araba kiralayıp gönderdim.’’

Keşke geberseydi

Antalya'da gözaltına alınan Gönül'ün amcası 38 yaşındaki Hacı Aslan pişman olmadığını söyledi. Gönül'ü eşarpla boğarken kocası Sakıp'a yardım eden amca Hacı Aslan, ifadesinde şöyle dedi: ‘‘Ağabeyim Ali'nin isteği üzerine, kardeşlerimle birlikte Gönül'ü Viranşehir'e götürüp, kocası Sakıp'a teslim ettik. Sakıp, 'Ben Gönül'ü karım olarak kabul edemem. Öldürelim' deyince hep birlikte Birecik'e gelip arabadan indirdik. Gönül'ün boynundaki eşarbı çıkarıp boğduk. Öldü sanıp Fırat'a attık. Ölmediğini polis beni yakalayınca öğrendim. Keşke geberseydi. Pişman değiliz. Namus davası. Allah belasını versin.’’

Gönül’e, zalim Fırat bile acıdı

Fırat Nehri, Dicle ile birlikte Mezopotamya'ya hayat veren akarsu olmanın yanında, tarih boyunca çok canlar aldığı için ‘kanlı’ ve ‘zalim’ olarak da adlandırıldı. Efsaneye göre Dicle Nehri dişiyi, Fırat Nehri ise erkeği temsil eder. İkisinin arasında büyük aşk vardır. Büyük aşka rağmen, kavuşmaları çok uzun sürer. Fırat delidir, köpürür akar, Dicle ise sakindir, gelin inceliğinde süzülür. Fırat'ın büyük sevgileri kıskandığı söylenir. Fırat'ın kanlı olduğu, toplu katliamlarda insan cesetleriyle dolup taştığı efsane olunur. Fırat Nehri'nin suyu her yıl onlarca can alır. ‘‘Genç kızların, gelinlik çağdaki kızların girip bir daha çıkmadığı Fırat'ın bazen sevgi ile kucakladığı da olur’’ derler. Fırat için, nice türküler yakılmıştır. Hemen tümü de acıyla doludur bu türkülerin... Giderek filmlere bile konu olmuştur. En son örneği İbrahim Tatlıses'in çektiği Fırat'ın Türküsü dizisi... Büyük sevgileri kıskanan Fırat bu kez Gönül Aslan'ı kıskanmadı ve geri verdi.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!