Tarhan: Görünmeyen engel 'Duygusal engel'

Tarhan, Üsküdar Üniversitesince düzenlenen "Türkiye'de Engelli Profili" Panelinin açılışında, görünmeyen engelliliğin "duygusal engel" olduğunu söyledi.

Duygusal engelliliğin özelliklerini inatçılık, negatiflik olarak sıralayan Tarhan, pozitif psikolojinin bu insanlara "duygusal pozitifliği", "zihinsel esnekliği" ve "davranışsal olarak kucaklayıcı olmayı" öğretmeyi çözüm olarak sunduğunu söyledi.

Tarhan, engelin, insanın yaşam felsefesine bakış açısıyla ilgili olduğunu belirterek, "Bazı insanlar hayata dezavantajlı başlıyor. Dezavantajlı insanların sınavı, engellere rağmen hayatta ilerlemeyi başarabilmektir. Sağlıklı ve avantajlı gözüken insanların sınavı da engellilikle ilgili bilinç sahibi olup da üzerine düşeni yapabilmektir. Gelişmiş toplumlarla gelişmemiş toplumları ayıran en büyük özellik dezavantajlı insanları ele alma biçimidir" diye konuştu.

"ENGELLİLERLE İLGİLİ ÇOK SAĞLIKLI YASAL DÜZENLEMELER YAPILDI"

Üsküdar Üniversitesi Sürekli Eğitim, Uygulama ve Araştırma Müdürlüğü (ÜSEM) Müdürü Mustafa Öztürk de Üsküdar Üniversitesi'nin engellilere bakacak, onları psikolojik olarak hakları konusunda hayata hazırlayacak Engelli Bakım ve Rehabilitasyon Bölümü'nü açtığını kaydetti.

Öztürk, Türkiye'de en temel sıkıntıyı, "engellilere bakabilecek, engellilerle iletişim kuracak ve onların psikolojisini bilecek profesyonellerin olmaması" olarak açıkladı.

Türkiye'de 2002'de yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye nüfusunun yüzde 12,8'inin, yani yaklaşık 8,5 milyon kişinin engelli olduğunu aktaran Öztürk, şu bilgileri paylaştı:

"8,5 milyon engellinin yüzde 7'si erkek, 5'i kadın. Türkiye'de engellilerin dağılımı, Marmara, Ege, Karadeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri olarak sıralanıyor. Engelli grupları ise bedensel engelliler, omurilik felçlileri, görme engelliler, işitme ve konuşma engelliler, zihinsel engelliler, otistik engelliler, ortopedik engelliler, spastik ve süreğen hastalıklar. 8,5 milyon engellinin yüzde 36'sı okuma yazma bilmiyor. Yüzde 59'u lise ve dengi okul mezunu. Bu yüzde 59'un içine zihinsel engelliler için açılmış olan iş eğitimi okulları da dahil edilmiştir. Engelli nüfusun yüzde 4'ü üniversite mezunu, yüzde 1'i yüksek lisans ve üzeri eğitime sahip. Engelli nüfusun yüzde 60'ı açlık sınırında yaşıyor."

Öztürk, devletin, özel sektörü teşvik etmek adına güzel yasalar çıkardığına işaret ederek, uzmanların ya da yazılı, görsel medyanın çok iyi kullanılmaması nedeniyle özel sektörün bu konuda harekete geçirilemediğini anlattı.

Mustafa Öztürk, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Özel sektör engellileri istihdam etmek yerine, engelliler adına devletin koymuş olduğu cezayı ödemeyi yeğlemiştir. Şu anda İŞKUR'da engelli çalıştırmadığı için kişi başına 1300 lira para ödeyenlerden toplanan paranın oranının, 38 trilyon lira civarında olduğunu biliyoruz. Oysa özel sektörün engelli çalıştırmak adına yapabileceği birçok şey var. Çünkü devlet, onu teşvik edebilecek güzel düzenlemeler yapıyor. Özel sektör bu anlamda biraz gayretli olsa ya da onlara engellilerin performansları doğru anlatılsa engellilerin istihdam edilmesine özel sektör çok büyük katkı yapabilir."

Engellilerle ilgili yasal düzenlemeler yapıldığını ancak bunların uygulanmasında aynı heyecanın görülmediğini ifade eden Öztürk, 50 bin özel öğretmen, 20 bin okul açığı bulunduğunu kaydetti. Öztürk, toplumda engellilik bilincinin oluşturulması ve engellilerin toplumda hak ettiği saygınlığa ulaştırılması gerektiğini sözlerine ekledi. Panelde, üniversite tarafından fiziksel engelli 10 kişiye tekerlekli sandalye hediye edildi.