Suriye Halkının Dostları Washington'da bir araya geldi

Türkiye ve Katar'ın eşbaşkanlığında, ABD'nin evsahipliğinde, Suriye rejimine yönelik ekonomik ve finansal baskıların artırılması kapsamında uluslararası toplumunun çabalarının parçası olarak, Suriye Halkının Dostları Uluslarararası Çalışma Grubu'nun Paris'ten sonraki ikinci toplantısı Washington'da yapılıyor.

Türkiye'yi Dışişleri Bakanlığı İkili Ekonomik İşler Genel Müdür Yardımcısı Murat Ülkü'nün temsil ettiği toplantının açılışında konuşan ABD Hazine Bakanı Geithner, eş başkanlığı yürüten Türk ve Katar hükümetlerine teşekkür ederek, “İki ülke de Suriye'deki krize uluslararası toplumunun yanıt vermesinde liderliği yürütüyor” dedi.

Toplantıda, Esad rejiminin zalimliğini kınamada ve Suriye halkının isteklerini desteklemede birlik halinde olan 55'ten fazla ülkenin temsil edildiğini belirten Geithner, şöyle devam etti:

“Birlikte, 15 aydır süren şiddetin sona erdirilmesini sağlayacak bir siyasi değişimi hızlandırmanın yollarını arayacağız. Bir katliamın gölgesinde bir araya geldik. Ne söyleyeceğimiz hiçbir şey bu tür bir olaya yanıt vermede yeterli ne de yaptırımlar tek başına aradığımız değişimi getirebilir. Ama yaptırımlar, önemli bir rol oynayabilir.

Etkili uygulanan güçlü yaptırımlar, Suriye rejimini, bunun devamlılığını ve Suriye halkına baskısını sürdürmesini sağlayan kaynaklarından yoksun bırakmaya yardım edebilir. Güçlü yaptırımlar, Suriyelinin iş camiası ve diğer rejim destekçilerine, Esad rejimi iktidarda kaldıkça geleceklerinin iç açıcı olmadığını açıkça gösterebilir. Bu nedenle, Arap Ligi'nin, tarihlerinde ilk kez benimsediği bir dizi güçlü ekonomik yaptırımlarına yönelik eylemlerini takdir ediyoruz. Hemen yanı başındaki komşusu olarak bulunduğu konum göz önünde bulundurulduğunda, yaptırımları, kritik önemdeki Türkiye'nin eylemlerini takdir ediyoruz. Bunun yanında, Katar hükümetinin geçen hafta Suriye Uluslararası İslami Bankası'na karşı takındığı tutumdan memnunuz”.

“Gerekirse, BM ana sözleşmesinin 7'nci maddesi dahil, uygun eylemler...”
Geithner, ayrıca, AB'nin yaptırımlarından da memnuniyetlerini dile getirerek, henüz Suriye'ye yönelik yaptırım kararı almayan tüm ülkeleri bir an önce bu yönde eyleme geçmeye çağırdı.

Bu kolektif finansal yaptırımların Suriye halkını hedef almadığını da vurgulayan Geithner, bugün Suriye halkı için en büyük tehdidin iktidardaki rejim olduğunu ve Esed rejimi ne kadar uzun iktidarda kalırsa, Suriye halkının da o kadar çok acı çekeceğini, daha fazla kan akabileceğini ve dünya için önemli bir konumda olan kırılgan yapıdaki Ortadoğu'ya yönelik risklerin artacağını dile getirdi.

Geithner, “ABD olarak, tüm sorumluluk sahibi ülkelerin, yakında, Suriye rejimine karşı, Arap Ligi'nin geçen hafta çağrıda bulunduğu gibi gerekirse BM Güvenlik Konseyi'nin ana sözleşmesinin 7'nci maddesi de dahil uygun şekilde harekete geçmeye katılacağını umuyoruz” dedi.

Suriye rejiminin, Annan Planı'na uymaktan yoksun tavrının, kendilerini yakında bu yöne yönelteceğini ifade eden Geithner, “Bununla birlikte, burada Suriye Halkının Dostları olarak toplandık. Suriye Halkının Dostları olarak, görevimiz, Esed rejiminin şiddetini durdurmak ve barışçıl siyasi değişim ve bilinci sağlamak için mümkün olduğunca hızlı ve etkili biçimde, Esed rejimi ve destekçilerine maksimum finansal baskıları yürürlüğe koymak” diye konuştu.

Geithner'in konuşmasında belirttiği, BM ana sözleşmesinin 7'nci maddesi, BM Güvenlik Konseyi'ne herhangi bir ülkeye yaptırım kararı alabilme imkanı veriyor.