Sur tartısması

Güncelleme Tarihi:

Sur tartısması
Oluşturulma Tarihi: Eylül 21, 1999 00:00

Haberin Devamı

Önde gelen sanat tarihçilerinin savunduğu bir teze göre, şimdi Cağaloğlu Anadolu Lisesi'nin bahçesinin dış cephesi olan duvarlar, Romalı bir imparatorun ele geçirdiği şehir için yaptırdığı sur duvarlarının bir parçası. Eğer tez doğru ise, İstanbul'un günümüze gelen en eski surları işte bu duvarlar.

Eskiden adetmiş. Bir şehir kuruldu mu, önce etrafına sur örülürmüş. Şehir halkı, dışarıdan gelecek saldırılara karşı sur duvarlarını güvence olarak görür, üzerinde bir savunma hattı kurarmış.

Surları yaparlarmış ama içeride nüfus çoğaldıkça, surların içine sığmaz, bir vakit sonra şehrin dışına yeni surlar yapıp, kullanım alanlarını genişletmek zorunda kalırlarmış. Ya da o surlar yüzünden şehri bir türlü alamamış bir komutan, sonunda kenti zaptettiğinde, surlara sinirlenip hepsini yıktırır, yerine kendininkileri yaptırırmış. Sonuçta şehir halkı belli dönemlerde mutlaka yeni bir sur inşaatına katılırmış.

Cağaloğlu yokuşunun Beyazıt'a dönen köşesindeki duvarların geçmişinde de böyle bir hikáye yattığı iddia ediliyor. Önde gelen sanat tarihçilerinin savunduğu bir teze göre, şimdi Cağaloğlu Anadolu Lisesi'nin bahçesinin dış cephesi olan duvarlar, bir Romalı imparatorun ele geçirdiği şehir için yaptırdığı sur duvarlarının parçası. Eğer tez doğru ise, İstanbul'un günümüze gelen en eski surları işte bu duvarlar.

Komutanın hıncı

İstanbul'un bilinen en eski surları, Sarayburnu ve çevresinde kurulan Bizantion'u çevreleyen duvarlardır. Ancak kalıntılarının üzerine Topkapı Sarayı duvarlarının oturtulduğu tahmin edilen Bizantion'un duvarlarından günümüze hiçbir iz kalmamış. İddiaya konu olan, günümüze kalıntısı ulaşmış en eski surların, işte bu surların etrafına inşa edildiği tahmin edilen Septimus Severus surları olduğu düşünülüyor.

Roma İmparatoru Septimus Severus, 196 yılında uzun bir kuşatmadan sonra Bizantion'u ele geçirdiğinde, kendisine karşı üç yıl boyunca direnen kenti cezalandırmak için her tarafı yerle bir eder. Bu arada direnişin en büyük sebebi Bizantion'un surlarını da yıktırır. Ancak yıkılan surların yerine yenilerini yapmak zorunda olduğundan, daha geniş bir alanı içine alacak şekilde yeni surlar inşa ettirir.

Bu surlar Haliç'in Sarayburnu ucundaki koyun batısından, bugünkü Yeni Cami civarından başlar. Daha sonra güneye doğru tepeye deniz seviyesinden 55 metre yüksekliğe kadar çıkar. Şimdiki Çemberlitaş ile daha sonra yine kendisinin yaptıracağı Hipodrom’u da içine alıp doğuya kıvrılarak, deniz seviyesinden 15 metre yükseklikte denize paralel ilerler ve Üsküdar'ın tam karşısında, şimdiki fenerin olduğu noktada Marmara Denizi ile buluşur. Toplam mesafe yaklaşık 2 kilometredir. Günümüze ulaştığı tahmin edilen ve şimdi Cağaloğlu Anadolu Lisesi'nin bahçe duvarı olan parçanın boyu ise, yaklaşık 100 metre. Eğer bu tez doğruysa 100 metrelik bu duvar tam 1800 yaşında.

Kimi tarihçiler bu teze karşı çıkıyor. Bu duvarın sur duvarı değil, eski bir su sarnıcının kalıntısı olduğunu savunuyor. Bazıları da burada bir sur duvarı olduğunu kabul etmekle birlikte, Severus'un hiç sur yaptırmadığını, Bizantion'un ilk surlarının baştan beri bu çizgiden geçtiğini iddia ediyor.

Mimarlık Fakültesi'nde sanat tarihi dersleri veren şimdi emekli olmuş mimarlık tarihçisi Profesör Doktor Doğan Kuban, buranın sur duvarı olduğunu, hem de günümüze kalıntısı ulaşabilmiş en eski sur duvarı olduğunu söyleyenlerden.

Sonuçta bu tartışmayı bilimsel verilere dayandırabilecek bulgular şu an için yeterli değil. İleride başka kalıntılar, başka bulgulara ulaşılabilirse kesin bir bilgiye sahip olabileceğiz. Şu haliyle sadece bir iddia sözkonusu olan.

Ancak İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doktor Mehmet İhsan Tunay, bu tartışmanın yanı sıra, konunun daha somut bir kısmına değiniyor. Tunay, ‘‘Sur ya da sarnıç, farketmez. Neden bu kalıntıya sahip çıkılmıyor?’’ diye soruyor.

‘‘1934'deki Belediye Nizamnamesi'ne göre duvar ve sarnıçlar belediyeye ait. Bence Anayasa'ya aykırı olarak çıkarılmış bir yasa. Normalde eski eserlerin Kültür Bakanlığı'nın malı olması gerekir, ama değil işte. Ancak kimse bu yapılara sahip çıkmıyor. Ne olduğu belli değilmiş. Ne farkeder! Zaten iki olasılık var. Ya sarnıç ya da sur duvarı. Her halükárda bunların sorumlusu belediye. Ya İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin ya da Eminönü Belediyesi'nin bu duvarı sahiplenmesi gerekir. Oraya bir tabela koyup, duvarla ilgili yaşanan tartışmaları aktarsalar bile bir faydaları olur.’’

Depremden sağlam çıktı

Yaşanan depremden çatlaksız kurtulduğu gözüken duvarla ilgili Doktor Mehmet İhsan Tunay, ilginç bir yorum getiriyor. Tunay'a göre, bu duvarın yapıldığı dönemden 1800 yıl sonra Türkiye'de yaşanan inşaatlarda devlet kontrolü tartışmasını, Romalılar 1800 yıl önce halletmiş.

‘‘Duvarın mimarisi Roma dönemine rastlıyor. Yani bir Roma duvarı. Bunların çakılı, kireci devlet kontrolündedir. Çok sağlam bir harcı vardır. İnşaatı sırasında çok sıkı kontrol edilirler. Ayrıca iş inşaat bitene kadar değildir. Duvar yapıldıktan sonra bir de duvarın muhafazası işi vardır. Değil kırmak, üzerinde bir çatlak oluşturulmasına bile izin verilmez.’’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!