Sonunu görüyor muyuz?

Güncelleme Tarihi:

Sonunu görüyor muyuz
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 14, 2005 00:00

SAYIN Başbakan’a daha önce de ‘Şu danışmanlarınızı bir gözden geçirseniz iyi edersiniz’ diye, bu sütun aracılığıyla -çok dostane- ricalarda bulunduk. Neyi ne kadar dikkate aldığını bilemiyoruz. Ama teröre ve Güneydoğu Anadolu ile ilgili sorunlara dönük son yaklaşımından bir kere daha anlıyoruz ki, maalesef sadece kötü değil, ayrıca kötü niyetli danışmanlarla çalışıyor.Kötü niyetli derken Türkiye’nin ‘tek uluslu devlet’ yapısını bozmayı amaçlayan yaklaşımlardan söz ediyoruz.Başbakan’a o yüzden ‘Kürt sorunu’ dedirttiler. Parantez açıp soralım: İngiltere’yi tam 36 sene uğraştıran IRA terörü yüzünden neden İngiliz politikacıları hiç ‘İrlanda’ veya ‘İrlandalılar sorunu’ndan söz etmeyip ‘IRA terörü’ dediler? IRA’nın amacı ve metotları PKK’nınkinden farklı mıydı?Gördüğünüz gibi Başbakan’a aynen Abdullah Öcalan’ın deyimleriyle ve onun amaçlarını paylaşıyormuş gibi çağrışımlar yaptıran sözler söylettirdiler. Örneğin ‘Kürt sorunu ya da daha başka pek çok sorun bizim açımızdan birer demokratikleşme sorunudur’ cümlesini sarf ettirdiler. Onunla kalmadılar, aynen Öcalan gibi, (bu sorun) ‘Büyük demokratikleşme şemsiyesi altında, demokratik cumhuriyet prensipleri içinde (...) ele alınmalıdır’ demesini sağladılar.Bu cümlelerin yanlış olduğunu söylemiyoruz. Bunların patenti Öcalan’a ait diye de bir iddiamız yok. Ama örneğin köykent sözünü sırf ‘O Ecevit’in projesidir’ diyerek ağzına almayan Başbakan’ın, Öcalan’ın kendi özlemlerini dile getirirken kullandığı cümle kalıplarının neredeyse aynını kullanmasının yanlış olduğunu vurguluyoruz.Bu durumun, Başbakan’ı bu yeni yaklaşıma yönlendiren ve değindiğimiz konuşmayı kaleme alan danışmanlarının marifeti olduğunu düşünüyoruz.Nitekim Başbakan, ‘düşünen, yazan, çizen’ bir kısım insanımızla 10 Ağustos günü yaptığı görüşmede söylediklerini iki gün sonra Diyarbakır’da bir ölçüde düzeltmeye çalıştı. Adını koymasa da ‘Türkiye sınırları içinde tek devlet, tek ulus, tek bayrak’ politikasından vazgeçmediğinin mesajını verdi.Ama Sayın Başbakan’ın o ilk konuşmasının etkisini hemen gördük:Gebze’de 11 Ağustos akşamı ‘siyasi süreci değerlendirme’ amaçlı bir toplantı düzenleyen DEHAP İlçe Başkanı Veli Aramaz’ın ‘22 kişiyle başlayan Kürt özgürlük mücadelesi bugüne kadar büyüyerek geldi. Bu mücadeleye gönül veren, destek veren herkese teşekkür ediyorum’ diyerek söze başladığı ve ‘Başbakan bu sorunun bir tarafı olduğunu söylüyor. Peki diğer muhatap kim? Kürt sorununda muhatap Sayın Abdullah Öcalan’dır’ dediği bildiriliyor.Aramaz, ayrıca ‘Türkiye’de Kürt sorunu ile demokrasi ve insan hakları ihlallerini çözmek istiyorsanız Kürt sorununun varlığını kabul etmelisiniz. Bu teoride olmayacak. (...) Kürt halkının onuru ve lideri Abdullah Öcalan’ı muhatap kabul edeceksiniz. Üzerindeki tecriti kaldırıp, toplumsal barış için ayrımsız genel af istiyoruz. (...)’ diye ilave etmiş.Sayın Başbakan’ın ve onunla görüşen ‘düşünür, yazar ve çizer’lerimizin ‘özgürlük’ ve ‘demokratikleşme’ özlemlerine destek veren biri sıfatıyla soralım:Birinci gün yukarıdaki örnek ortaya çıkarsa, bu iş nerede duracak?
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!