Savaş rüzgarı

Tekin ARAL Geçtiğimiz günler ekranlarda esen savaş rüzgarları, televizyon izleyicilerini yerlerinden hop oturttu, hop kaldırdı...Borsa duman oldu... Millet makarna, fasulye stoğuna başladı... Gerilim doruk noktasına tırmandı...Derken Allah'tan araya önce Savaş Ay, sonra da polis girdi de, İbo ile Hasan Bora şimdilik ateşkes uygulamasına geçtiler. Türkiye de büyük bir badireyi zarar görmeden atlattı... Millet derin bir oh çekti...Şimdi bazılarınız, ‘‘Ya arkadaş, sen bizle kafa mı buluyorsun?.. Amerika ile Irak bir savaşın eşiğindeyken, üstelik bu durum bizi de işe bulaştıracak bir manzara arzederken, İbo, Hasan Bora vs. ne oluyor ki?..’’ diyeceksiniz...Haklısınız da tabii. Ama bir ikisi dışında ne kadar televizyonumuz varsa, geçtiğimiz hafta alayının en önemli haberi Tatlısas-Hasan Bora kriziydi... Irak krizi ise, ‘‘İbo, Bora krizi’’ ikinci plana düştükten sonra öne çıkmaya başladı...Şimdi bunları söylüyoruz ama, insan televizyonlara da fazla kızamıyor...Ne yapsın adamlar, ‘‘Vatandaş öyle istiyo... Irak'ı Amerika'yı boşver, sen bize İbo-Bora savaşını anlat diyo!..’’Rating de böyle yükseliyo...Aslında televizyoncusu, seyircisi herkesin gözü hala şu an durulmuş gibi görünen İbo-Bora savaşında...Ben İsmail Cem'in yerinde olsam, Irak'ı falan boşverir, bu ikisinin arasını bulmaya çalışırım... Görünene göre, biz milletçek bu soruna daha çok konsantre olmuş durumdayız...GÜNDEMDEKİLERNTV'de hafta içi hergün ekrana gelen Murat Birsel'in hazırlayıp sunduğu ‘‘Gündemdekiler’’ adlı bir söyleşi programı var... İzliyor musunuz bilmiyorum... Denk düşürdüğünüzde izleyin...Murat Birsel çok kez günün önemli konularını ve bu konularda izleyenleri bilgilendirecek kişileri getiriyor ekrana...Aradabir konukları, sanatçılar, sporcular, yaşamın çeşitli kesitlerinden insanlar da oluyor...Murat programda bir televizyoncu gibi değil de daha çok bir gazeteci gibi davrandığından program satmıyor ve konunun önüne çıkmıyor...Yarım saatlik programda ekranda bile üç beş dakika görünüp sözü daha çok konuğuna bırakıyor...Ayrıca ekonomik sorular sorduğundan program da o artık bıkkınlık veren ‘‘geyik’’lere dönüşmüyor...KAYIP İLANIUzun süredir evine gelmeyen ve kendisinden haber alamadığımız Yaşar Nuri Öztürk'ü, geceleri bilumum televizyon kanallarında izliyoruz ama gene de içimiz rahat değil...Gaybubetinden endişe ediyoruz...Evine dön Yaşar Hoca... Seni çok özledik... AilesiKABLOLU SEKS‘‘Kablolu Seks’’ deyimi sanki bir seksüel fanteziyi çağırıştırıyor gibi... Örneğin, bu sözü duyanların, sevişen çiftlerin kendilerini kabloyla birbirlerine bağladıkları gibi şeyler gelebilir akıllarına...Ama yukarıda sözünü ettiğim ‘‘Kablolu Seks’’ bizim Kablolu Yayın'ın patronu Telekom'un geçtiğimiz günler gazetelerde haberi yayımlanan son bombası!..Telekom yetkililerince açıklandığına göre, sözverdiği kanalları sürekli eksiltip parasını aldığı abonelerini üçkağıda getiren Telekom, yakında kanal sayısını 80'e çıkaracak, bir de paralı ‘‘porno’’ kanalını devreye sokacakmış...O 80 kanala aklım ermedi ama, Telekom'un parayla satacağı o seks kanalının açıklaması gayet basit...Bunca zamandır sürekli abonesini afbuyurun ‘‘düdükleyen’’ Telekom, demek bunları banda kaydetmiş, şimdi de ‘‘seks kanalı’’ olarak topluma geri döndürüyor...Siz abonesini bu kadar düşünen bir Telekom'un kablosunu nasıl takdir etmezsiniz (!) arkadaşlar...Ha, bu arada Kablolu Yayın'ın yaratıcısı Telekom'la ilgili iki de küçük haberim var...Birincisi: Telekom yeni aboneleriyle sözleşme yaparken, hala eski sözleşme formunu kullanıyor... Onları adam yerine koymayıp, kendilerine SAT 1, PRO7, RTL, MTV'yi izlettireceğini söylüyor, paralarını hala öyle alıyor...İkincisi: Telekom'u, bir sürü kanalı yayımdan çıkardığı ve anlaşma dışı davrandığı için dava edenlerin sayısı, hergün artıyor...Ve herkesin tepkisi, aslında Telekom'un sözleşmelere uymadığı konusunda yoğunlaşıyor...Yahu sayın Telekomcu'lar... N'olur abonelerinizin sesine kulak verin... Sonunda onları TELEKOMinist yapacaksınız!...