Sağ memeden kalan yere bir dövme yaptırsak

Güncelleme Tarihi:

Sağ memeden kalan yere bir dövme yaptırsak
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 23, 2009 00:00

Fotoğrafçı Ayten Alpün Yılmaz’la röportaja giderken, habis bir tümör nedeniyle memesinden olan bir kadının “ağlatan” hikayesini dinleyeceğimi sandım. Zannettim ki Ayten Alpün (42) kendini nasıl eksik bir kadın hissettiğini, eşiyle ilişkisinin bundan nasıl kötü etkilendiğini, artık kendini hiç mi hiç seksi hissetmediğini anlatacak...

Bütün önyargılarım yıkıldı. Ne Ayten Alpün ne de 19 yıllık hayat arkadaşı eşi, tanınmış meslektaşı Tamer Yılmaz (51) memesiz kalmayı dert ediyor. Tam tersi bu durumla ikisi de eğleniyor. Habire parlak fikirler üretiyorlar! Tamer Yılmaz’ın eşine önerisi, sağ memesinden geriye kalan cilt üzerine omuzlarından inen büyük bir dövme yaptırmak. Hatta karısının tek omzu açık giysilerle çok seksi ve hoş olacağını da söylüyor. Ayten Alpün Yılmaz, “Hayat memeden ibaret değil” diyor. Olmayan memesiyle, “Umut Perileri” projesinde fotoğrafçı Bennu Gerede’nin objektifinin karşına geçmekten de kaçınmadı.

Sağ mememde ağrıyan noktayı fark ettiğimde, önceki yıl yaptırmam gereken meme kontrolünü atladığımı hatırladım. 22 Şubat’ta kanser tanısı kondu. 3 Mart’taki ameliyatta da memem ve lenf bezlerim alındı.
Aslında her şey çok çabuk oldu bitti. Sağ mememde iki tümör vardı. Bir cuma günüydü. Tamer şehir dışında çekimdeydi. “Şüpheli lezyon var” dediklerinde ilk aklıma gelen çocuklarım oldu. İkiz oğullarım Tibet ve Robin henüz 10 yaşındaydı.
Memenin tümünün ve lenflerin alınması gerekiyordu.

DEMİR KAPAKLI MEME YAPTIR ANNE

Çocuklarımızı karşımıza alıp her şeyi açık açık anlattık. Tibet “Memeni verme” dedi. Robin’in fikri de hoştu: “Demir kapaklı yaptırsana, içine süt koyalım.”
Eşim, arkadaşlarım beni ameliyata neşeli, parti havasında gönderdi. Öyle de çıktım. Ben böyle rahat olunca, etrafımdakiler de benzer davrandı. Bütün gün ziyaretçilerim oldu. Ben yatağın içinde, ameliyat olmamış gibi oturuyordum. Ertesi gün evime döndüm. Sargıları çıkarınca başta bakamadım. Dikişlerden korkuyordum, Frankenstein gibi mi dikmişler diye... 2-3 gün bakamadım, sonra alıştım. Abartacak bir şey yoktu yani...
ABD’ye gönderilen biyopsi örneklerine uygulanan genetik testte, kanserin tekrarlama riski düşük bulundu, kemoterapi ve radyoterapiye gerek duyulmadı. Zaten kemoterapi ile meme arasında seçim yapmam gerekse, memenin alınmasını tercih ederdim!

EŞİM BENDEN KAÇMADI SEVİŞTİK HER ZAMANKİ GİBİ
/images/100/0x0/55ea7db7f018fbb8f8836d79


Meme, kadın, şudur, budur vs. bunları hiç düşünmedim. Emzirdim, meme görevini gördü, eee artık doğurma gibi bir düşüncem de yok... Olmasa da olur işte! Hayatımız memeden ibaret değil. Karanlıkta soyunmak, sevişmekten vazgeçmek gibi şeyler yaşamadım. Eşim için de meme önemli değildi. Benden kaçınmadı, garipsemedi, seviştik her zamanki gibi... Tek yapmamız gereken sağ koluma dikkat etmek, yüklenmemek!
Aslında kadınlar memelerini sever. Ben de form olarak severim, güzel memeye bakılır... Ancak belki de mesleğimden ötürü, insan vücudu işimizde kullandığımız bir alet aslında.
Memesizliğe katlanabiliyorum. Ancak insanlar memesiz kadın görmeye alışık değiller. Geçen gün markete gittim, laylaylom dolanırken baktım gözleriyle takip ediyorlar... Neden bakıyorlar anlamıyorum. Böyle dolanacağım ortalıkta. Görsünler, alışsınlar.
Galiba protez taktırmayacağım boşalan yere. İlk kez geçen gün özel protezli sutyen baktım. Elbisenin altına lazım olur diye düşündüm. Çok komikti, ten rengi, kocaman. Asla böyle bir şey takmam dedim. Sadece damla şeklinde protezi aldım, normal sutyenle denedim oldu, aldım. Ama hâlâ takmaya başlamadım.

DEMEK Kİ KORKUMLA YÜZLEŞMEM GEREKİYORDU

Kendimle ilgili çok ilginç bir süreç yaşadım. Travmatik değildi kesinlikle. Kanser tanısı kondu, sonra tamamen unuttum. Kanseri hiç konuşmadık. Oldu, bitti. Kolay atlattım. Nedeni kendimle ilgili yaptığım keşifler. Bu süreçte yıllardır yaşamadığım bir huzuru yaşadım. Kanserden korkum büyüktür. Babam kanserden öldü. Uzun ve ağrılı bir süreç yaşadı. Demek ki benim korkumla yüzleşmem gerekiyordu. Hayat bazen insana böyle tekme vuruyor. Bazı şeyleri görebilmek, kendinizle ilgili bazı şeylerin değerini bilmeniz için atıyor tekmeyi.

KOCASI TAMER YILMAZ
Tek meme şahane!


Tamer Yılmaz ünlü bir moda fotoğrafçısı. Güzel kadınları, bedenlerini fotoğraflıyor. Yılmaz için de meme önemsiz. “İşimiz moda. Bir süre sonra beden bir materyal haline geliyor bizim için. Meme de bu malzemelerden biri. Ben bir erkek olarak memeyle ilgili değilim. Ayak, el, dudak gibi organlar daha seksi gelir bana her zaman. Meme salakça geliyor, hareketi yok, yeteneği yok. Tamam güzel memeye bakarım ama en fazla iki saniye takılırım” diyor.
“Tek meme şahane” diyen Yılmaz, eşinden sağ tarafına kocaman bir dövme yaptırmasını istiyor. “Stil bir dövme çok güzel durur. Bir başka fikrim de geride kalan diğer memeye silikon taktırması. Tek ama şahane bir meme olur” diyor.
Memesizlik meselesine takılmayı anlamıyor. “İkizlerimiz- den biri yürüme engelli. Uzun yıllardır onunla uğraşıyoruz. Bizim hayata bakışımız farklı. Eşim ve ben, bir gün Tibet pantolonunu düğmeleyebilecek mi diye düşünürken, küçük dertler lüks geliyor” diyor.

12 Umut Perisi

Sumru Yavrucuk, Sinem Güven, Burcu Kara, Bennu Yıldırımlar, Fadik Sevin Atasoy, Şenay Gürler, Ceyda Düvenci ve meme kanserini yenen Nursel Durmazoğlu, Andrea Cem, Ayten Yılmaz, Leyla Güngör ve Gül Yılmaz meme kanserine dikkat çekmek için Umut Perileri adı verilen projeye destek verdiler. Türk kadınını meme kanseri konusunda bilinçlendirmeyi amaçlayan bu projeyi Hip Atölye’nin sahibi Nalan Sözer gerçekleştirdi, Bennu Gerede fotoğrafları çekti, Rowenta ise destekledi. 12 kadının fotoğraflarından oluşan sergi, dün İstanbul’daki Astoria Alışveriş Merkezi’nde açıldı ve 1 hafta boyunca gezilebilecek. Anlaşmalı bir kurumun desteğiyle hafta boyunca ziyaretçilere mamografi hizmeti konusunda indirim olanağı da sağlanacak.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!