Rüşvet siyasi hamisiz olmaz

Güncelleme Tarihi:

Rüşvet siyasi hamisiz olmaz
Oluşturulma Tarihi: Ocak 15, 2001 00:00

Haberin Devamı

Doğruyol Partisi Lideri Tansu Çiller, hükümetin her koşulda biteceğini iddia etti. Çiller, hükümeti yolsuzluk yapanlarla işbirliği cephesi kurmakla suçladı. DYP'ye yolsuzluk dosyaları yağdığını söyleyen Çiller, ‘‘6 ay içinde ülkeyi düzlüğe çıkarırım’’ dedi.

DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, hükümette gerçekleşen yolsuzluklarla ilgili son dönemde partilerine dosyaların yağdığını açıkladı. Başbakan Bülent Ecevit'in ‘‘dürüstlüğünden bir kaygı duymadığını’’ söyleyen Çiller, ‘‘Bir deponun önünde Sayın Ecevit çok güzel dürüst bekçilik yapıyor. Ama deponun arka kapısı ağzına kadar açılmış oradan boşaltıyorlar’’ dedi.

MHP lideri Devlet Bahçeli'nin ‘‘milliyetçiliği katlettiğini’’ ileri süren Çiller, ‘‘DYP azınlık hükümetinin kurulmasına müsade edilmesi halinde Türkiye'nin 6 ay içinde düzlüğe çıkacağını’’ iddia etti.

Çiller, Hürriyet Ankara Temsilcisi Sedat Ergin ve Temsilci Yardımcısı Muharrem Sarıkaya'nın sorularını yanıtlarken şunları söyledi:

DOSYA YAĞIYOR

Bize yolsuzluklarla ilgili dosya yağıyor. Yığınla geliyor. Tabi diğer bakanlıklar içinde çok ciddi şeyler var. Arkadaşlarımız zamanı gelince açıklayacak. Bu dosyalar çok inandırıcı gözüküyor. Bunları getiren kişilerin dolmuş taşmışlığını ve samimiyetini anlatıyor arkadaşlar. Çok büyük işler var. Son yıllarda Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı yolsuzlukların boyutları öyle böyle değil. Nükleer ile ilgili çok önemli şeyler geldi. Biz önemli meseleleri değişik arkadaşların koordinasyonlarına veriyoruz. Biz kişiye gitsin diye değil, ne varsa ortaya çıksın diye yapıyoruz. Nükleerin iptaline ilişkin de bizim kulağımıza gelen şeyler var. Bunlara genel başkanların girmesini doğru bulmuyorum. Ben her kulağıma geleni aksettiremem lazım. Geleni yargıya aksettirmem lazım. Bunu bağımsız yargıya götürmemem lazım. Devletin içindeki uzmanların da katkılarıyla yargıya intikal ettirmem lazım. Biz hiçbirşey yokken siyasetçileri mahkum ettik, siyaset kirlendi. Bunu yapmayalım. Bize yapıldı diye biz yapmayalım. Sadece önünü açalım. Bunun yöntemini bilmiyoruz diyemezler, çok uzmanlıkları var bu konuda.

ECEVİT DEPO BEKÇİSİ GİBİ

Göz yummak, haberdar olmamak, unutmak, bu konuyu ciddiye almamak gibi. Örneğin, bir deponun önünde Sayın Ecevit çok güzel bekçilik yapıyor. Ama deponun arka kapısı ağzına kadar açılmış oradan boşaltıyorlar ve bakmıyor geriye. Yani, gayet dürüst deponun önünde duran bir bekçi. Ama hep böyle oluyor. Arkasını açıyorlar, depoyu boşaltıyorlar. Niye bakmıyor, niye unutuyor? Bir parti lideri bütün parti yöneticileriyle gidiyor, bir söylü dilekçe veriyor. Ama unutuyor. Dürüst bir bekçi, yolsuzluklara göz yumuyorsa buna dürüst denilebilir mi? Kendisi içinden birşey almıyor. Ama arkasındaki kapıyı açmışlar boşaltıyorlar, buna bakmıyor. Meseleye el koymuyor. Bu yetimin hakkını aramak değil. Birinci Ecevit döneminde de oldu. Bakanlar hapise girdi.

YOLSUZLUĞU ÖNCE BİZ UYARDIK

Bir yıl önce grup başkanvekilleri ve genel başkan yardımcıları ile liderleri ziyaret ettik. Mavi Akım ile ilgili olarak Sayın Ecevit'i uyardık. Sayın Bahçeli'ye de gittik. Bütün liderleri dolaştık. Ecevit bu anlattıklarımızı hayretle dinledi. Netice itibarıyla bunu inceleyeceklerini söylediler. Son olarak Almanya'da Kohl olayında da görüldü ki siyasi politikalar satılabiliyor. Bir partinin ağırlık noktası belirlenebiliyor. Türkiye'nin çıkarıyla değil. Kendi aralarındaki çıkarlarıyla da belilerlenebiliyor. Mutlaka bir karşılığı olması lazım. Biz bunları içeren bir öneriyi de ilettik. Birkaç ay sonra tekrar gittik. Yine enerji meselesi ve seçim ve siyasi partiler yasalarını sorduk. Sayın Ecevit daha önce ilettiğimiz konuları hatırlamadı. Aynen bankalar olayında görüldüğü gibi bunun çok önceden bilindiği raporların olduğu Dünya Bankası, DPT, Enerji Bakanlığı içindeki bir takım denetçilerin hazırladığı raporların olduğu, bir takım belgelerin hazırlanıp Bakan'a kadar iletildiği bir süreç görüyoruz. İlginçtir, bunların arkasında çıkan kişiler maalesef bu iktidarın yolsuzlukların üzerine giden değil, bizzat yapan, işbirlikçiler cephesi halinde yapan, bir bölümünün milletvekili pazarlarında transferlerinde rol oynayan isimler olduğu görüldü.

RÜŞVET SİYASİ HAMİSİZ OLMAZ

Bu tip olayların bir siyasi hamisi olmadan yapılması mümkün değildir. Meseleyi orada açmak lazım. Kim varsa ne varsa hepsinin çıkması lazım.

Bürokratların konuşmasından yana değilim

Kurumların bürokratların konuşmasından yana değilim. MİT Müsteşarı'nı Başbakan'ın konuşturduğu, hatta teşvik ettiği bir ortamda bir diğer bürokrata da konuşma deme hakkını kendi elinden almış olur. O zaman da söyledik; kurumları birbirine düşürür, daha sonra bürokrasiyi siyasete egemen kılarsınız. Siyasetçinin arkasına bürokrat saklanır, bürokratın arkasına siyasetçi saklanmaz. Siz teşvik ettiğiniz zaman, sonra dönüp de reaksiyon gösterme hakkınızı elinizden alırsınız. Bürokratın hakkını da siyasetçi savunmalıdır. Siyasetçi o savunmayı yapmaz, hatta töhmet altında bırakırsa, o da kendi nefsini savunacak. Sen diyorsun ki, askeri dönemlerde sen daha fazla yolsuzluk yapıyorsun diyorsun. Hükümetin içinden çıkıp da bu kurumu savunan da hiçbir ses yok.

HER ŞARTTA BİTERLER

Bu hükümetin devam edemeyeceği de açık. Bu hükümet eğer IMF ile devam ederse biter. Vazgeçerlerse yine biter. Eğer demokratikleşme hamlesini gündeme getirirlerse yine biterler. Çünkü kendilerinin geçmişi, sicilleri, yapıları müsait değil. Getirmezlerse yine biter. Yolsuzlukların üzerine giderlerse biterler. Çünkü siyasi ayağı var. Onlar teslim alındılar. Kendileri yapamadığı için dışardan yolsuzluğun üzerine gidildi. Şimdi uzmanlardan oluşan bir ihtisas mahkemesi de kurulmalı. Onlara inceletilmeli. O zaman bu işin siyasi ayağı çıkar. Bütün yolsuzlukları ortaya çıkarmak için siyasi iradenin uzmanlarına hadi bunu yapın demesi lazım. Ben Başbakan iken, bütün uzmanları yurtdışlarına kadar seferber ettiler. Her bakanlık içinde özel Özer Çiller ekipleri kurdurdular. Şimdi aynı iradeyi kendileri için de koyması lazım.

Devlet Bahçeli milliyetçiliği katletti

En büyük milliyetçilik bu milletin hakkına sahip çıkmak. Bence milliyetçiliği Tarım ve Sanayi Bakanlığını elinde tutan Başbakan Yardımcısı katletti. Bundan daha büyük bir milliyetçilik katlini düşenemiyorum. Kendi eliyle tarımı katlediyor. Dereceli üstünlüğü olan bir yeri tasfiye ediyorlar. Yine aynı suskun Başbakan Yardımcısına kobileri, esnafı katlettiriliyor.

Siyasiler olarak biz çok büyük tahribat yaptık

Geçen seçimde mesajlarımız ulaşmadı. Sustucu takılmış gibi bir Türkiye var. Bizimle ilgili imaj mücadelesi yapıldı. Çiller'e güvenilmez gibi yoğun bir imaj tahribatı yapıldı. Dört yıl boyunca Çiller'in üzerine gidilmesine rağmen Çiller hakkında nokta yok. CIA ajanlığından, eroin kaçıkçılığına, mal varlığına kadar nasıl bir didiklenme. ABD tarandı, özel ekip kuruldu. Hani nerede? Millet yapılan haksızlığı da şimdi farkediyor. Siyasiler olarak biz çok büyük tahribat yaptık. Siyaset tahrip edildi. Medya da tahrip edildi. Zaten medya ve siyasetin güvenirliği beraber devam eder. Hepimiz kendimize düşeni yapmalıyız. Sen beni, ben seni affettim meselesi değil. Kurumsal bir restorasyona ihtiyacı var. Siyaset ve medya arasında ciddi bir kurumsal dayanışmaya ihtiyaç var. Liderler bir yuvarlak masa etrafında toplanıp program tartışması yapmalı. Kimin nesi var çıksın ortaya. Bunu çok özlüyorum. Bu bir şov da değil. Sen yaptın da yapamadının ötesinde birşey söylüyorum. DYP'nin son kamuoyu yoklamasındaki oyları yüzde 21. Yüzde 30'da hiç oy vermeyeceğim diyor. Ama bu yüzde 30'un yüzde 5'i hiçblir partiye vermeyeceğim derken, geri kalanı bu hükümeti oluşturan partilere kesinlikle oy vermeyeceğini söylüyor.

6 ayda ülkeyi doğru yola çıkarırız

Hükümetin alternatifi yok değil var. Türkiye bir kere bu alternatifsizlik psikozundan vazgeçecek. Ecevit-Yılmaz yanlarına bir üçüncü suskunu alıyorlar, DTP gibi MHP gibi. Bu üçüncü suskunlar hükümetinin aslında 1997'de başladığını görmemiz lazım. Ben diyorum ki, biz girersek bu işin içine, altı ayda bunu doğru yola koyarız. En iyi ekonomi ekibine biz sahibiz. İddia sahibi olan bir parti varsa, ben bunu düzeltirim diyorsa ona şans verilmesi lazım. Sayın Ecevit azınlık hükümeti kurmadı mı? Bu bir model. ANAP çıksın biz bu hükümetin içine girelim demiyoruz.

DSP modeli en iyisi

Partiler açısından aslında DSP modeli en iyi model. DSP Avrupa modelini uyguluyor. Avrupa'da da örneğin seçim yapılıyor, seçimden sonra bir komisyon kuruluyor. Milletin gönlünde yer etmiş kişiler tesbit ediliyor ve onlar dört yıl sonraki seçimde aday olarak hazırlanıyor. Ama Adalet Partisi ve Demokrat Parti modeli bizim demokrasimizin kendi içinde şablonu olmuş. Örneğin bir yerden beş aday mı gösterilmeli, 15 aday gösterelim. Eğer kendileri göstermeyecekse izin versinler biz gösterelim. Millet arasından en iyisini tercih etsin.

Yenilikçi hareket tutmaz

Bizim için en nihai sonuç sandıktır. Niye sandıktan kaçınılıyor ki. Siyasi bölünmüşlük var. Milletin bu defa bir takım partileri yüzde 10 barajının altında bırakıp yoğunlaşacağını düşünüyorum. Yenilikçiler, şunlar bunlar geliyor deniliyor. Tutmaz. Bunu o kadar çok denediler ki tutmaz. Parlak parlak isimler geldi. Cem Boyner'ler geldi. Devletin içine soktular. Büyük destek verip, ciddi tahribat yaptılar bölünmüşlük çıktı ortaya.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!