Rasattepe'nin 60 yıllık ev sahibi: Anıtkabir

Güncelleme Tarihi:

Rasattepenin 60 yıllık ev sahibi: Anıtkabir
Oluşturulma Tarihi: Kasım 09, 2013 10:09

Anıtkabir Komutanlığı, büyük önder Atatürk'ün "naaşının mumyalandığı" iddialarını formülle yalanladı. Hazırlanan kitapta, Atatürk'ün naaşının ebedi istirahatgahına taşınma sürecine ait özel fotoğrafların yanı sıra naaşa uygulanan tahnit işleminin tutanağına, yapan heyetin bilgisine ve kullanılan solüsyonunun içeriğine yer verildi.

Haberin Devamı

Anıtkabir'in 60'ıncı yılında "Etnografya'dan Anıtkabir'e 60'ıncı yıl etkinlikleri" düzenlenecek. Anıtkabir Komutanlığının hazırladığı program kapsamında 10 Kasım'daki resmi törende, 1953 yılında olduğu gibi izciler ve seğmenler de görev alacak, mozole binasına 60 yıl öncesindeki gibi devasa Türk bayrağı asılacak.

Etkinlikler kapsamında komutanlık tarafından "Sonsuz Yolculuk, Dolmabahçe'den Anıtkabir'e" kitabı hazırlandı. Sınırlı sayıda özel olarak hazırlanan kitapta büyük önderin veda günü, ölüm raporu, vasiyeti, cenaze töreni, naaşının Anıtkabir'e nakli, Türk basınında yas gibi konular fotoğraflarıyla yer aldı.

Anıtkabir Komutanlığı, Atatürk'ün "naaşının mumyalandığı" iddialarına da bu kitapla yanıt verdi. Kitabın bir bölümünde Atatürk'ün el ve yüz maskı ile tahnit işlemlerine ilişkin bilgiler bulunuyor. Komutanlık tahnit raporu ve kullanılan solüsyonun içeriğini de kitapta paylaştı.

Haberin Devamı

"Hemen çekip gidelim ormanlara... "

Kitabın girişinde Anıtkabir Komutanlığının sunuşuna yer verildi. Sunuşta, şunlar kaydedildi:
"Değerli okuyucular, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete intikalinin üzerinden 75 yıl, geçici kabri Etnografya Müzesi'nden Anıtkabir'e aziz naaşının nakli üzerinden 60 yıl geçti.
Yüce Türk milletinin ebedi istirahatgah olarak ona layık gördüğü bu değerli abidenin Anıtkabir'in açılışının 60'ıncı yıl dönümü münasebetiyle hazırlanan bu eser, Atatürk'e olan şükran borcumuzun bir ifadesidir.
İnanıyoruz ki bağrından çıktığı büyük Türk milleti yüreğinde taşıdığı sevgisiyle eşsiz liderini hiç unutmayacak ve manevi mirasına daima sahip çıkacaktır."

Büyük önderin bir fotoğrafı ile "Gidelim Afet, bir orman kenarına gidelim. Her şeyi bırakalım. Şöyle basit bir ev, ocaklı bir oda...Memleketimizde güzel ormanlık yerler de var. Söyle bakayım, senin bildiğin bir orman var mı? Evet, evet hemen çekip gidelim ormanlara, hele ben bir iyi olayım da..." sözleriyle başlayan kitapta, Atatürk'ün hayata gözlerini kapattığı tarihin takvim yaprağına da yer verildi.

Tahnit işlemi

Haberin Devamı

Vasiyetinin de paylaşıldığı eserde en dikkat çekici bölümlerden biri tahnit işleminin anlatıldığı kısım oldu. El ve yüz maskının fotoğrafına yer verilen "Sonsuz Yolculuk, Dolmabahçe'den Anıtkabir'e" kitabında, tahnit işlemi bölümünde, şu bilgilere yer verildi:
"Atatürk'ün ölümünden hemen sonra İstanbul Hıfzıssıhha Müzesi Müdürü Doktor Nuri Hakkı Aktansel tarafından Atatürk'ün yüzünün ve sağ elinin maskı yapılmıştır. Bu mulajlar Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı kasalarında saklanmış, daha sonra Anıtkabir'e verilmiştir. Yüce önder Atatürk'ün 10 Kasım Perşembe günü saat 09.05'te ebediyete intikal etmesinin ardından naaşı Dolmabahçe Sarayı'nda zamanın İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyelerinden olan Ordinaryus Profesör Şerafettin Yaltkaya'nın nezaretinde İslami usullere uygun yıkanmıştır. Atatürk'ün ölümünden sonra Başbakan Celal Bayar'ın emriyle naaşa tahnit işlemi uygulanmıştır. Tahnit işlemi devrin ünlü doktorları Prof. Dr. Süreyya Hidayet Serter ve Prof. Dr. Mustafa Hayrullah Diker'in nezaretinde Gülhane Patolojik Anatomi hocası Prof. Dr. Lütfi Aksu ve ekibi tarafından yapılmıştır."

Haberin Devamı

Tahnit işlemiyle ilgili tutanak hazırlandığı belirtilen yazıda, Prof. Dr. Aksu'nun tahnit için hazırladığı solüsyondan iki küçük şişeye doldurduğu, ağzı lehimlenen şişelerin Atatürk'ün kollarının arasına yerleştirildiği kaydedildi. Tabut açıldığında şişelerin Prof. Dr. Kamile Mutlu tarafından alınarak Anıtkabir'e gönderildiği belirtildi.

Tahnit raporu

Kitapta tahnit işlemine ilişkin tutulan rapor da yer aldı.

Tahnit işlemini yapan heyetin isimlerinin bulunduğu raporda, "Aşağıda isimleri bulunan tabipler Atatürk'ün defin merasimi yapılıncaya kadar naaşın muhafazası için aşağıda yazılı mahlul ile usulü dairesinde Gülhane Teşrihi Marazi Profesörü Doktor Lütfi Aksu tarafından tahnit yapılmasına karar verilmiş ve bu tahnit derekap yapılmıştır" ifadelerine yer verildi.

Haberin Devamı

Formüle göre tahnit işleminde 200 gram formaline, bir gram sublime, 200 gram tuz, 10 gram acide peheque ile 1000 gram su kullanıldı.

Tahnit işlemi 9-10 Kasım 1953'te büyük önderin naaşının Anıtkabir'e taşınması öncesinde tabut açılarak Anatom Patalog Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu tarafından çözüldü.

Kitapta Atatürk'ün naaşının Dolmabahçe'den ebedi istirahatgahına nakli sırasında düzenlenen törenlere ilişkin özel fotoğraflara da bulunuyor.

Kitabın son sayfasında ise Atatürk'ün fotoğrafı ve büyük önderin "Mesudum çünkü muvaffak oldum " sözleri yer aldı.

ANITKABİR'İN YAPIMI

Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ebedi istirahatgahı Anıtkabir 9 yılda tamamlanabildi. Anıtkabir Projesi'nin belirlendiği uluslararası yarışmayı "25 numaralı" projeleriyle Türk mimarlar kazandı. Dört defa değişikliğe uğrayan projede Aslanlı Yol'un yerinde olması planlanan merdivenli yol kaldırıldı, 35 metre olacak ve iki kattan oluşacak mozole binası mevcut halini aldı. Böylece mozole binası ilk yapılan plandan daha kısa inşa edilmiş oldu.

Atatürk'ün 10 Kasım 1938'de vefatının ardından dönemin hükümetince bir anıt mezarın yapılması kararlaştırıldı. Bununla ilgili en büyük soru işareti ise anıtın yeri oldu. Çünkü büyük önderin konuyla ilgili vasiyetinin olmaması çeşitli fikirlerin ve yerlerin gündeme gelmesine neden oldu. Anıt mezar için Başbakanlık bünyesinde yer tespit komisyonu kuruldu. Komisyona dönemin başbakanlık müsteşarı başkanlık etti, diğer bakanlıklardan yetkililer görev aldı. Komisyon yerli ve yabancı mimarlara Anıtkabir'in nerede yapılması gerektiğine yönelik sorular sordu, incelemelerde bulundu. Çalışmalar sırasında Anıtkabir için Ankara Kalesi, Gençlik Parkı, Çankaya, Gazi Orman Çiftliği'nin isimleri ön plana çıktı. Komisyon çalışmalarını tamamladıktan sonra bir rapor hazırlayarak CHP'nin Meclis Grubuna sundu. Parti tarafından konuyla ilgili 15 milletvekilinden oluşan bir komisyon oluşturuldu. CHP Anıtkabir Parti Grubu Komisyonu, ilk olarak gönderilen uzman komisyon raporunu değerlendirdi ve komisyon üyeleri adı geçen yerleri incelemeye koyuldu. Milletvekilleri bu sırada yeni yerler için de Ankara'da arayışlarını sürdürdü.

Komisyonun bir üyesi meteroloji binasının yer aldığı, şimdiki adı Anıttepe olan, Rasattepe'ye çıktı. Burayı anıt mezar için uygun bir yer olarak nitelendirdi. "Bir ucu Dikmen'de diğer ucu Etlik'te olan hilalin tam ortasındaki" bu tepede Anıtkabir'in bir yıldız gibi yükselebileceği belirtildi. Komisyon, bu teklifi aralarında Falih Rıfkı Atay'ın da bulunduğu üç karşı oya rağmen oy çokluğuyla kabul etti. Bir milletvekili ise komisyonun karar toplantısına katılmadı. Karşı çıkan milletvekilleri Anıtkabir için en uygun yerin Çankaya'da eski köşkün arkasındaki su depolarının bulunduğu tepede olacağı yönünde ısrar etti. Komisyon kararının nihai olmamasından konu Meclis grubuna taşındı. Burada da yerle ilgili Ankara Kalesi, Çankaya gibi önergeler görüşüldü ancak Rasattepe fikri grup tarafından 17 Ocak 1939'da kabul edildi.

Haberin Devamı

"25 numaralı" proje

İnşaat alanının kabul edilmesinin ardından Rasattepe'de kamulaştırma çalışmalarına başlandı. Bununla ilgili oluşturulan komisyon çalışmalarını hızla sürdürdü. Anıtkabir sahası için Bakanlar Kurulu tarafından farklı zamanlarda çeşitli nedenlerle üç defa kamulaştırma kararı alındı. Peyder pey devam eden kamulaştırma çalışmaları Anıtkabir'in tamamlanmasının ardından dahi devam etti.

Yer tespitiyle ilgili sorunun çözümünün ardından sıra uygulanacak projeye geldi. Bunun için uluslararası bir yarışma düzenlendi. İlk önce sadece yabancı mimarların katılması planlanan yarışma daha sonra gelen tepkilerin ardından yerli mimarlara da açıldı. Açılan serbest yarışmaya 49 proje sunuldu. Bunlardan ikisi yeterli görülmediği için daha değerlendirmeye girmeden elendi. Proje sayısının beklenilen seviyede olmamasında İkinci Dünya Savaşı'nın neden olduğu ortamın büyük etkisi olduğu belirtiliyor. Yabancı mimarların da bulunduğu juri yaptığı uzun incelemelerin ardından Alman Profesör Johannes Kruger, İtalyan Profesör Arnaldo Foschini ve İstanbul Mimarlık Fakültesi Profesörü Emin Onat ile Doçent Orhan Arda'nın projelerini ödüle layık bularak hükümete bildirdi. Ancak üç eserde de tadilat yapılması gerektiği juri raporunda vurgulandı. Bakanlar Kurulu daha sonra Profesör Emin Onat ile Doçent Orhan Arda'nın 25 numaralı projesinin tadilattan geçirilerek uygulanmasına karar verdi. Hükümetin kararı yayımlanan tebliğle açıklandı.

Merdivenler kaldırıldı

Projede öngörülen değişikliklerin yapılması için bir komisyon oluşturuldu. Onat ve Arda istenilen düzenlemeleri yaparak projelerini komisyona teslim ettiler. Komisyon bazı eksiklikleri belirleyerek farklı zamanlarda projede üç defa değişiklik yapılmasını istedi. Değişikliklerle proje farklılaştı. Şimdiki Aslanlı Yol'un yerinde olması planlanan merdivenli yol kaldırıldı, merdivenlerin başındaki geçit törenleri için hazırlanan alan çıkarıldı. Anıtkabir'in çevresinde yapılması planlanan yüksek duvarlardan vazgeçildi, daha önce mozole binasının ortasında bulunan mozele de mevcut yerine alındı. Projedeki düzenlemeler, yapım sürecinde gecikmelere neden oldu. Yapılan düzenlemeler sonunda 9 Ekim 1944'te düzenlenen törenle Türkiye'nin sembol mekanlarından Anıtkabir'in temeli atıldı. Törene Başbakan Şükrü Saracoğlu, bakanlar ve kalabalık bir davetli katıldı.

İnşaatta sorun

Türkiye'de o dönem yaşanan depremler anıt mezarın yapılacağı bölgede zemin etüdü yapılması fikrini getirdi. Anıtkabir yurt genelinde zemin etüdü yapılan ilk binalar arasında yer aldı. 1945'teki etüt sonucunda genellikle killi topraktan oluşan tepenin 150 ton ağırlığındaki yapıyı kaldıramayacağı ve sağlam olmayacağı belirlendi. Bunun üzerine yapıda ve inşatın temel sisteminde değişikliğe gidilmesinin gerekliliği vurgulandı. İnşatın temel sisteminde istenen değişim yüklenici firmaya ek maliyete neden oldu. Bununla ilgili firma ile Bayındırlık Bakanlığı arasında ödenek sorunu ortaya çıktı. Yüklenici firma bunu dava konusu haline getirdi ve inşaat durma noktasına geldi. Ağırlaşan savaş koşulları Anıtkabir inşasında aksamalar yaşanmasına neden oldu. Sorunun çözümlenmesiyle 1948'de inşaatta çalışmalar yeniden hızlandı.

Anıtkabir'in yapım çalışmaları sürerken 1950'deki seçimlerin ardından Demokrat Parti iktidara geldi. Anıtkabir'in tamamlanması için çalışmalara hız verildi. Zemin etüdünden çıkan sonuç ve Anıtkabir'in yapımının uzaması nedenleriyle projede son defa değişikliğe gidildi. Komisyonun değişiklik teklifi kabul edilmesi ve proje mimarlarının da onayıyla Atatürk'ün mezar odası bir kat aşağı indirildi ve mozole binasının üzerine yapılması planlanan 28 metre yüksekliğinde üzerinde milli mücadele ve Türk inkılaplarını anlatan kabartmaların bulunacağı ikinci katın yapımından vazgeçildi. Böylece 35 metre yükseklikte olması planlanan mozole binası şimdiki yüksekliği 17 metre oldu. Hükümetin verdiği ek ödemenin ardından inşaat hızlandı ve 1 Eylül 1953'te Anıtkabir'in inşası tamamlandı.

Bayrak direği ABD'den

Bu arada inşaat sürerken New York'tan Başbakanlığa bir mektup gönderildi. ABD'e bayrak direği ve malzemeleri imal eden bir şirketin sahibi Türk asıllı Nazmi Cemal, 21 Haziran 1945 tarihli mektubunda fabrikasında ürettiği bayrak direğini Anıtkabir'e hediye etmek istediğini belirtti. Cemal, direğin nakliye, sigorta ve on yıllık bakım masraflarını da üstleneceğini vurguladı. Mektubunda Avrupa'nın en yüksek bayrak direğini imal ettirdiğini kaydeden Cemal, direğin projesinin resmine de yer vererek hediyesinin kabul edilmesini talep etti.

Anıtkabir inşaatı sırasında New York’tan başbakanlığa bir mektup gönderildi. Mektup, New York’ta gemiler için bayrak direği üreten American Flagpole şirketinin sahibi, asıl adı Nazmi Cemal olan Türk asıllı William Johnson’dan geliyordu.Bayrak direği Türkiye’ye gönderilmeden önce New York’ta 3 Mart 1946’da tören düzenlendi. Direk, gemiyle büyük okyanusu aşarak 11 Nisan 1946’da İstanbul’a ulaştı. Ankara’ya getirilmesi için özel bir çalışma yapılan direk 9 Kasım 1950 günü bugün bulunduğu yere monte edildi.

Proje, Bayındırlık Bakanlığına gönderildi. Direğin alemi için fikir istenilmesi üzerine projenin mimarı Prof. Emin Onat'a başvuruldu. Onat'ın yönlendirmesiyle asistanı Nezih Eldem'in alemle ilgili hazırladığı proje kabul edildi.

Daha sonra Başbakan adına Nazmi Cemal'e bir mektup yazıldı ve hediyeden dolayı duygulanıldığı bildirildi. Alem projesine de yer verilen mektubun ardından 1946'da ABD'de düzenlenen törenle direk Türkiye'ye gönderildi. İstanbul'a ulaşan direk, demiryoluyla Ankara'ya getirildi. Direk, 9 Kasım 1950'de bugünkü yerine monte edildi.

"Kazanan proje yapım sürecinde yüzde 70 oranında değiştirildi"

Çankırı Karatekin Üniversitesi Öğretim Üyesi ve "Anıtkabir'in İnşası" kitabının yazarı Yrd. Doç. Dr. Tunç Boran, Anıtkabir'in zorlu dönemlerden geçerek inşa edildiğini söyledi.

Anıtkabir inşaatının 1944'te başladığını söyleyen Boran, inşaatın zaman zaman duraklamasıyla 9 senede tamamlandığını ifade etti. İnşaatta taş seçiminden kullanılan malzemeye kadar çok titiz davranıldığını dile getiren Boran, "Eğer titizlik gösterilmeseydi bu kadar çürük bir zemine bu kadar sağlam bir bina inşa edilemezdi" diye konuştu.

Projenin birçok değişikliğe uğradığını anlatan Boran, son değişiklikle mevcut mozole binasının üzerinde Kurtuluş Savaşı rölyeflerinin olacağı 28 metrelik dikdörtgen yapının yapılmamasına karar verildiğini aktardı. Boran, şunları söyledi:
"Bunu da şu şekilde gerekçelendiriyorlar, 'Bir an önce bitsin'. Ama sadece 'Bir an önce bitsin' demek sıkıntılı bir şey. Binanın bu yapıyla tamamlanması çok ağır olacak ve 'Belki zemin bunu taşıyamaz' diye de gerekçe üretiyorlar. Ancak ana gerekçe Anıtkabir'in bir an önce bitmesi. Bu anlamda bakıldığında Anıtkabir aslında yarım kalmış bir projedir. Kötü mü olmuştur? Hayır kötü olmamıştır, mimari tercihtir sonuç itibarıyla. Ama ilk projeyi kazandıklarıyla son projenin çok fazla alakası yok. Bu süreç mimarları da çok zorlamıştır. Mimarlar hiçbir zaman bundan açıkça şikayet etmediler. Genel olarak bakıldığında kazanan proje yapım sürecinde yüzde 70 oranında değiştirildi."

İnşaat sırasında iki işçi öldü

Anıtkabir'in tamamen Türk mimarları, işçileri ve mühendislerince yapıldığını vurgulayan Boran, sadece mozole binasındaki bazı mozaiklerin İtalya'da yapıldığını söyledi. Anıtkabir inşaatında yaklaşık 3 bin işçinin çalıştığını belirten Boran, "İki işçi Anıtkabir inşası sırasında kaza sonucu taş altında kalarak hayatını kaybetti" diye konuştu.

Anıtkabir'in Türkiye Cumhuriyeti için simge bir yapı olduğunu ifade eden Boran, bu yapının inşa süreciyle ilgili kitap yazmaya karar verdiğini de anlattı. Uzun süren araştırmaların ardından "Anıtkabir'in İnşası" adlı kitabı tamamlandığını dile getiren Boran, kitabının 8 yıllık emeğin eseri olduğunu, 1938-1953 arasında Anıtkabir ile ilgili tüm belgeleri incelediğini kaydetti.

ATATÜRK'E ÇİÇEK VERDİĞİ ANI UNUTAMIYOR

Silifke ilçesine bağlı Taşucu beldesinde oturan 89 yaşındaki Maide Tokmar, 1935'de beldeyi ziyaret eden Mustafa Kemal Atatürk'e çiçek verdiği günü unutamıyor.

Tokmar, 20 Şubat 1935'de Ege Vapuru ile Taşucu'na gelen Mustafa Kemal Atatürk'ün, vatandaşlar tarafından coşkuyla karşılandığını anlattı.

Karşılayanlar arasında yer aldığını ve 11 yaşındayken Atatürk'e çiçek verdiğini belirten Tokmar, şöyle konuştu:
"Ben dördüncü sınıfta okuyordum. Onu çiçekle karşılamaya gittim. Yanıma gelip, 'Bu çiçeği kime vereceksin?' dedi. Ben de 'Atatürk'e' dedim. Daha sonra çiçeği elimden alıp, teşekkür etti. Atatürk, dayım Sadık Taşucu'nun evinde de misafir kaldı. Ben Atatürk'ü çok seviyorum. O günü unutmam mümkün değil. San ki dün gibi hatırlıyorum, çok etkilenmiştim."


Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!