Güncelleme Tarihi:
10 Ağustos ve 27 Ekim tarihlerinde meydana gelen iki büyük depremin ardından, artçı sarsıntıların devam ettiği Balıkesir Sındırgı bölgesindeki endişeli bekleyiş sürerken, Jeoloji Profesörü Şener Üşümezsoy CNN Türk ekranlarında dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu.
"BASAMAK GİBİ"
Bölgede gerçekleşecek üçüncü bir depreme dair kuşkaları olduğunu bu nedenle artçı sarsıntıları yakından takip ettiklerini belirten Üşümezsoy açıklamasında şu ifadelere yer verdi;
"Sındırgı'da risk olduğunu vurgulamıştık. Ağustos ayında olan riskten sonra 6.2'lik deprem olduğunda Sındırgı'nın altına Sındırgı Dağı dalıyordu. Artçılar Sındırgı'da fayın kırıldığı yerde değil Sındırgı Dağı'na doğu gelmişti. Sındırgı Dağı da bir basamak gibi arka arkaya gelen bir faylanma oldu. O faylar arasında bir sürü artçı gelmişti. Onlar artçı değildi bu yeni olan depremin öncüleriydi.
"ARTÇILARI TAKİP EDİYORUZ!"
Şimdi 6.1'lik depremi onlar oluşturdu. Dün de bir tane 5'lik, 5.1'lik deprem oldu. Bu ikinci fayın dışında belki de öncü olacak bir depremdi. Bu anlattığım bayır dediğimiz yere gelen kesim. Depremlerin hepsi birleşerek aşağıda tek faya dönüyor. Burada bir deprem ikiz deprem olarak da ikinci fayı getirdi. Üçüncü deprem de gelebilir mi diye bir kuşkumuz var artçıları o yüzden takip ediyoruz.
Fay Simav fayına doğru gitmiyor ama güneye doğru giden kuzeybatı güneydoğu gidişli. Şimdi burada artçılar var. Bu artçılardan Yüreğir'de var Bayır'da var onlar bir deprem oluşturabilir veya da bu çift deprem yırtılması tamamlanmış da olabilir."
Bu depremlerden bazılarının bilinen bir fay hattı üzerinde değil, daha önce herhangi bir fayın haritalanmadığı alanlarda gerçekleştiğini aktaran Karaoğlu, bu nedenle bölgedeki sarsıntıların alışılmışın dışında, Santorini ve çevresindeki depremlerle benzer özellikler gösterdiğini anlattı.
VOLKANİK FAALİYETLER VAR
Karaoğlu, Sındırgı'da depremlerin yoğunlaştığı bölgenin güneyinde Miyosen dönemi volkanlarının yer aldığını dile getirerek, "Bu bölgede bazı araştırıcılar, herhangi bir volkanizmanın olmadığını söylese de aslında bu bölgenin güneyinde çeşitli havzalar var ve bu havzalar Miyosen dönemi volkanlarıyla bilinmekte. Dolayısıyla daha önce bu bölgenin güneyinde volkanik faaliyetler var." diye konuştu.
Depremlerin dar bir alanda yoğunlaşması, fay sistemlerinden uzak gerçekleşmesi ve bölgede geçmişte volkanik faaliyetlerin yaşanmış olması dikkate alındığında burada magmatik etki olasılığının araştırılması gerektiğini vurgulayan Karaoğlu, şunları kaydetti:
"Depremler tektonik ve magmatik etkenlerin karışımı hibrit bir sistem sonucu meydana gelmiş olabilir. Yer altındaki magma, bölgedeki kırık sistemlerinin içinden geçerken hem dikine hem de yatay şekilde hareket ediyor. Tıpkı camın içinde bir şeyi iter gibi kendine yeni çatlaklar açıyor. Bu çatlaklar da küçük depremlere neden olmuş olabilir. Tüm bunlardan dolayı burada hibrit bir sistem olduğunu düşünüyorum. Magma zorluyor, var olan su, akışkan ve jeotermal sistem, eski kırık sistemlerinin çalışması için oldukça kolay bir ortam hazırlıyor. Buralarda sürekli, pek azı fay sistemlerinde, çoğu fay sistemlerinden biraz daha uzak depremleri görmeye başlıyoruz."
Karaoğlu, bu konunun bilimsel olarak incelenmesi için çeşitli üniversite ve ilgili kurumlardan uzmanlardan oluşan bir ekip kurduklarını ve burada bir jeofizik çalışması gerçekleştirmeyi planladıklarını ifade etti.
"MAGMA SOKULUMUNU TEST ETMEMİZ GEREKİYOR"
Çalışmalar sonucunda magma sisteminin ya da sistemlerinin olup olmadığını belirleyebileceklerini düşündüğünü aktaran Karaoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Sındırgı ve Simav'da iki farklı alanda eş zamanlı olarak bu depremlerin meydana gelmesi yalnızca tektonik kuvvetlerle açıklanabilecek olaylar silsilesi değildir. Bundan dolayı magma sokulumunu çok ciddi bir şekilde test etmemiz gerekiyor. Magmanın gelmesi, burada mekanik olarak kabuğu zorlaması depremleri meydana getirebildiği gibi hiçbir kırığın olmadığı, hiçbir fayın olmadığı alanlarda ama var olan fay sistemlerinde bu zorlama neticesinde orada var olan jeotermal ve akışkanların o fay sistemlerinde dolaşırken onları hareket ettirmesi yeni depremlere yol açmasına sebep olmuştur diye düşünüyorum. Dolayısıyla ana motor güç, burada magmanın yerleşmesi ve yüzeye yakın yerleşmesidir."
Balıkesir Sındırgı'da deprem! İstanbul'dan hissedildi